AKP’nin yıllardır seçim vaadi olarak sunup yerine getirmediği 3600 ek gösterge düzenlemesi açıklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 600 puanlık bir yükseltmeye gitmeyi kararlaştırdıklarını, 5,3 milyon kamu emekçisinin bu düzenlemeden yararlanacağını söyledi. Sayıları 500 bini aşan ve ek göstergesi bulunmayan sözleşmeli personel konusunda ise bir detay paylaşılmadı.
Sonuç itibarı ile ek gösterge artışı olan memurların maaşları yılsonunda 1000 ile 1200 lira civarında artacak, emeklilik ikramiyelerinde de 40 – 50 bin liralık artış olacak. Bu artışların yüzde 200’lere ulaşan enflasyon karşısında bir değerinin olmadığı ortada. Memur sendikalarının önümüzdeki Temmuz ayında yapılacak enflasyon zammı konusunda birlikte mücadele etmesi ve gerçek enflasyon oranında ücret zammı talep etmesi çok daha önemli.
3600 ek gösterge ne demek
Sendikaların ayrımsız şartsız 3600 ek gösterge talebi yerine, ek göstergelerde 600 puan artışa gidildi. Ancak Erdoğan’ın 3600 ek gösterge için “1. dereceye gelmiş olma” şartını açıklaması ise dikkat çekti. Mevcut durumda memurlar eğitim durumlarına göre belirli derece ve kademeden başlıyorlar. Görevleri süresince derece ve kademeleri yükseliyor. Buna göre ilkokul, ortaokul ve lise mezunu memurlar daha düşük derecelerden başladıkları için 1. dereceye kadar çıkamıyor. Örneğin ilkokul mezunu olup yardımcı hizmetler sınıfında başlayan bir memur en fazla 7. dereceye kadar yükselebiliyor. Lise mezunu bir memur ise 13. dereceden göreve başlayıp en fazla 3. dereceye kadar gelebiliyor. Bu haliyle 3600 ek göstergeden yararlanma hakkı ön lisans ve üzeri mezunlara getirilmiş oluyor.
Detayları henüz belli olmasa da Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklama ve sendikalardan gelen cevaplara göre, 2008 yılından sonra göreve başlayan memurların, 3600 ek göstergeden, emeklilik maaşı ve ikramiyesi açısından yararlanamayacağı ortaya çıkıyor. 2008 yılında çıkarılan mezarda emeklilik yasası ile emeklilik yaşı 65’e yükseltilirken, emeklilik bağlama oranları da düşürülmüştü.
KESK: Beklentiyi karşılamadı
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Erdoğan'ın açıklamasının seçime yönelik olduğunu söyledi. Ek göstergede 600 puan yükseltmenin kamu emekçileri açısından çok bir şey ifade etmediğini belirten Bozgeyik, şöyle konuştu: "Eşitsizliğin ortadan kaldırılmadığını söyleyebiliriz. 2008 yılında çıkarılan 5510 Sayılı Kanun kapsamında çalışan 1 milyon 750 bine yakın kamu emekçisi ek göstergeden yararlanamıyordu. Emeklilikleri işçiler gibi hesaplanıyordu. Bu nedenle emeklilik aylığına bağlama oranlarının yükseltilmesi gerekiyor. Kamu emekçileri açısından eşitsizliğin ortadan kaldırılması için özel hizmet tazminatlarının, emeklilik aylığına bağlama oranlarının yükseltilmesi gerekiyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı 3600 ek gösterge için 1. derece şartı olduğunu söyledi. Oysa yasaya göre yardımcı hizmetler sınıfında yer alanlar 15. dereceden göreve başlıyor. Bu nedenlerle beklentilerimizi karşılamadığını ifade etmek istiyorum."
KAMU-SEN: 3600’ün altındakilerde dengesizlik azalmayacak
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Ek göstergeden yardımcı hizmetli personelin faydalanması, bütün memurlar için 800 puan artırılması ve artışın genele yayılması konularını ısrarla dile getirdik.
Yapılacak düzenlemenin detayları tam olarak belli olmasa da açıklamalardan, ek göstergeye bağlı tazminat yansıtma oranlarının değiştirilmeyeceği sonucu çıkmaktadır. Bu durum, ek gösterge rakamı 3600’ün altındaki memurlar aleyhine var olan dengesizliği azaltmayacaktır. Memurların ek gösterge ve emeklilik sorunlarının tamamen çözülmesi için ek göstergesi 3600’ün altında kalan personelin tazminat yansıtma oranları mutlak surette yeniden ele alınmalı ve yükseltilmelidir".
BİRLEŞİK KAMU-İŞ: Enflasyonla ellerinden geri alınacak
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkan Mehmet Balık yaptığı yazılı açıklamada, Erdoğan’ın bu akşam müjdelediği 3600 ek göstergenin, gelecek yılbaşında maaşlara yansıyacak 1000-1200 lira fark olduğunu, bu paranın enflasyonla bir ay bile sürmeden eriyeceğini söyledi.
“3600 ek gösterge talebi her ne kadar konfederasyonumuzun yıllardır hükümetten istediği bir hak olsa da, geç verilen hak bir işe yaramayacak. AKP iktidarı seçim kaybetme korkusu ile hareket etmekte. Kamu emekçileri ve emeklilere gerçekçi bir iyileştirme yapmak isteniyorsa Temmuz ayında verilecek zamları TÜİK aracılığı ile yurttaşlardan çalmaması gerekmektedir. 3600 ek göstergenin yanı sıra hakkımız olan enflasyon farklarını TÜİK’in açıkladığı çarpıtılmış oranlardan değil, çarşı ve pazardaki fahiş fiyat artışlarına göre belirlemesi gerekmekte” dedi.
MEMUR-SEN: Tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır
Memur Sen Genel Başkan Ali Yalçın tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Çalışmaya ilişkin detayları henüz göremiyoruz. Ek göstergeleri 3600’ün altında kalan kamu görevlilerinin Tazminat Yansıtma oranlarında artış yapılması beklentileri karşılayacaktır. Süreci ve sonuçlarıyla, harcanan emek ve ortaya konan irade yönüyle bu reformist çalışma bir bütün olarak ele alındığında, boşlukların giderilmesi ile birlikte ve özellikle tazminat yansıtma oranlarında düzenleme yapılması halinde kamu görevlilerinin beklentileri tamamen karşılanacak ve refah seviyelerine olumlu etki edilecektir."
Gebze’de kendi geri dönüşüm işini yapan emekçiler; bu işi sadece kendisinin yapacağını iddia eden bir firma nedeniyle çalışamaz hale geldi.
Koç Holding’in TÜPRAŞ Aliağa rafinerisinde 22 işçinin iş akdini feshetmesinin ardından Petrol-İş Aliağa Şubesi Twitter'da #KendineGelKoç diyerek hashtag kampanyası başlattı.
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından hazırlanan Toplum Yararına Programların Yürütülmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. İşsizlerin kısa süreli (ortalama 1 yıl) gelir elde edebilmesi için oluşturulan bu programa işçilerin katılma koşulları zorlaştırıldı.
İŞKUR, söz konusu kişilerin çevre temizliği, çevre düzenlemesi, bakım onarım ve temizlik işleri yapılması, restorasyon, tarihi ve kültürel mirasın korunması, ağaçlandırma, park düzenlemesi gibi işlerde istihdam edilmelerini sağlıyordu.
Ücretsiz izin hakkı, 14 günden 5 güne indirildi
TYP katılımcılarına asgari ücret üzerinden ödeme yapılıyor. Fazla mesai hakkı yok. Hafta tatili ve resmi tatil haricindeki çalışmadıkları günler, ücretlerinden kesiliyor. Ücretli izin hakları bulunmuyor. Çalıştıkları kurumdan onay alarak ücretsiz izin alabiliyorlar.
Ücretsiz izin süresi daha önce 14 gün iken, yeni yönetmelikle 5 güne indirildi. Sağlık sorunları, evlenme, doğum, birinci derece yakınlarının vefatı ve benzeri durumlar da 5 günlük ücretsiz izin kapsamında değerlendirilecek. Herhangi bir nedenle 5 günden fazla ücretsiz izin kullananlar programdan çıkartılacak. Hastalanmaları halinde en geç 5 gün içinde iyileşemezlerse işlerini kaybedecekler.
Toplum Yararına Programın azami süresi de 9 aydan 6 aya indirildi. Süre uzatımı yapılmayacak. Daha önce bir kişi 12 aylık dönem içinde 9 aya kadar TYP’ye katılarak çalışabiliyordu, aynı kişi peş peşe iki yıl TYP’ye katılabiliyordu. Yeni düzenlemeye göre, bir kişi TYP’den 6 aydan fazla yararlanamayacak.
İŞKUR’un bu kararı, işsizler için kısa dönemli bir gelir kapısı olan TYP’yi büyük ölçüde etkisiz hale getiriyor. İşverenlere her gün yeni destekler, avantajlar sunan İŞKUR, sıra işçilere gelince mevcut kuralları daha da zorlaştırıyor. İŞKUR, bütün kaynaklarını işsiz kalan işçiler için harcamalıdır.
Koç Holding, TÜPRAŞ’a bağlı İzmit, Batman, Kırıkkale ve Aliağa rafinerilerinde çalışan 87 işçinin "uyumsuzluk" ve "sık rapor alma" gibi gerekçelerle işten çıkarılacağını duyurdu. İşten çıkarma kararının duyulmasının ardından işçiler TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisi'nde direnişe başladı.
Kendilerini işyerine kapatan işçiler daha sonra fabrika bahçesinde eylemlerini sürdürdü. İşçiler vardiya sonrası da eylemlerini sürdürüyor.
İşçiler adına açıklama yapan Petrol-iş Sendikası Aliağa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Toptan, yıllardır TÜPRAŞ işvereninin gündemden düşürmediği o “malum” süreçle karşı karşıya olduklarını söyledi.
İşverenin 27 çalışanı işten atmak istediğini dile getiren Toptan, “Kimini sosyal medya paylaşımlarından, kimini engelli olduğu için performans alamıyorum bahanesiyle işten çıkarmak istiyor. Tüm bunların yanı sıra 27 arkadaşımız üzerinden pazarlık yapmamız bekleniyor. Özellikle üstüne basa basa belirtiyoruz; hiçbir arkadaşımız pazarlık konusu olamaz. Bu asla kabul edilemez. Buradaki sorun yüz kızartıcı bir konu olmadığı sürece üyelerimizin her zaman arkasındayız. Sosyal medya paylaşımları hakaret içermediği sürece suç değildir, herkes fikrini söylemek konusunda özgürdür. Engelli kadrosundaki arkadaşlarımız engelleri bilinerek işe alındılar. Şimdi performans alamıyorum, çalıştırmayacağım diyemezsiniz” dedi.
TÜPRAŞ tarihinde yaşanmamış bir süreç ile karşı karşıya olduklarını belirten Toptan, yapmış oldukları tüm görüşmelerde çalışan arkadaşlarının psikolojisinin kötü yönde etkilendiğini, çok tehlikeli bir iş kolunda bu psikolojiyle çalışmanın yaşanabilecek tüm tehlikeleri dile getirmelerine rağmen, işverenin tüm bunlara kayıtsız kaldığını söyledi. Mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Toptan, “Tüpraş işvereni geri adım atmazsa, başlattığımız eylemsellik süreci kararlılıkla devam edecektir. İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte sonuç alana kadar mücadelemizi süreceğimizi tüm kamuoyuna bildiririz” dedi.
İşçilerin vardiya sonrası evlerine dönmeyeceği, işyeri önünde çadır kuracağı ifade edildi.
Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ile bazı sağlık emek meslek örgütleri, Ankara'daki Beyaz Mitingte taleplerini haykırdı.
Çeşitli illerden Ankara'ya gelen sağlıkçılar, Valilik engellemeleri sonucu kısıtlanan ve yeri değiştirilen miting alanında baskılara rağmen toplandı.
Anıtpark'a pankartlarla giren sağlık emekçileri "Çalışırken ölmek istemiyoruz", "Yaşamak, yaşatmak istiyoruz“, “Sağlık haktır, satılamaz” sloganları attı.
Mitingin başında pandemiyle savaşta yaşamlarını yitiren sağlık çalışanları için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Covid-19'un bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi talebi dile getirildi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı şunları söyledi:
"Sağlığı sermayeye teslim edenlere, yurttaşları sağlıksızlığa mahkûm etmeye çalışanlara karşı bir araya geldik.
Emeğimizi değersizleştirenlere karşı, bizi küçücük poliklinik odalarına sıkıştırıp birbirimizden ayıranlara, performansa mecbur edip yoksullaştıranlara, sağlıkta dönüşümün tahrip ettiği sağlığımızın günah keçisi yapanlara, bitmeyen günlere hapsedip tüketerek kamyon altına sürenlere inat değerimizin farkındayız.
Taleplerimiz bizim, sizin, hepimizin. Toplumda sağlıksızlık üreten ne varsa, ona karşı mücadelemiz. Savaşlara, adaletsizliğe, baskılara, zulme, açlığa, yoksulluğa, bu gezegeni daha fazla kar uğruna tüketim nesnesi görenlere, yaşamlarımızı tüketenlere, umutlarımızı hapsedenlere karşı.
Bizi emeğimize yabancılaştıranlara, parçalayıp bölerek yönetmeye çalışanlara, birbirimize düşmanlaştıranlara, yalnızlaştırıp yarıştıranlara, kölelik koşullarını dayatanlara karşı emeğimizden, birlikte değiştirebilmekten aldığımız güçle buradayız.”
Alanda açılan bir masada TTB'nin başlattığı Sağlığımız İçin Hekimlere Kulak Verin! başlıklı 10 acil talebi içeren imza kampanyası sürdürüldü ve kürsüden yapılan konuşmalarda, çalışanların taleplerine yanıt vermeyen Sağlık Bakanlığı ve iktidar eleştirilerek, acil taleplerin yerine getirilmesi istendi.
Mitingin sonunda Kardeş Türküler konseri başladı. Konser yasaklarına çeken Kardeş Türküler, dayanışma mesajı verdi.
Devasa kârlar elde ettiği halde çalışanlara insanca ücret ödemeyen ve esnaf kurye dayatmasını sürdüren Yemek Sepeti'nin önünde, hakkını istediği için işten çıkarılan Doğu Yılmaz ile dayanışıldı.
Şirketin genel müdürlük binası önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Doğu Yılmaz şunları söyledi:
Haksız hukuksuz işten atmayı kabul etmiyorum!
Yemeksepeti yönetimi, açlığı yoksulluğu örgütledi bizler birliği direnişi örgütleyelim!
Yemeksepeti işçileri olarak diğer sınıf kardeşlerimizle birlikte daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için mücadele ettik. Anayasa ile güvence altına alınmış sendikalaşma hakkımız başta olmak üzere bir dizi hakkımız keyfi gerekçelerle gasp ediliyor. Bunlar yetmezmiş gibi sefalet ücreti dayatması ile karşı karşıya kalıyoruz. Yemeksepeti patronu 2022 yılında beş yüz seksen dokuz milyon dolar kar yaparak en çok kazananlar listesine girdi. Bizlere ise, düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, baskı, mobbing, işçi sağlığı ve güvenliğini hiçe sayan koşulları reva gördü. Her şeye her dakika zam yapılırken, bizlerin ücret artışına, insani çalışma koşulları talebine ise baskı, mobbing, işten atma saldırısı ile karşılık veriyorlar. Tüm bu saldırılar karşısında sessiz kalmadık. Emeğimiz, onurumuz, can güvenliğimiz için mücadele ettik. Ülkenin dört bir yanında binlerce Yemeksepeti çalışanı olarak mücadelemizi büyüttük.
Yemeksepeti yönetimi mücadelemizi kırmak için her türlü saldırıyı devreye soktu. Yalan, iftira, işten atma tehdidi ve saldırısı, esnaf kurye uygulaması ile bizleri parçalamaya dönük adımlar hayata geçirdikleri saldırıların bir kısmıdır. Bazı arkadaşlarımız dayatılan sefalet ücretiyle geçimini sağlayamadığı için ayrılmak zorunda kaldı. Bazıları ise biraz daha fazla gelir elde etmek için gece gündüz her türlü riski alarak esnaf kurye olmaya zorlandı, kuralsız çalışmak zorunda kaldı. Gelinen aşamada saldırılarını artıran Yemeksepeti yönetimi birçok arkadaşımıza keyfi gerekçelerle tutanak tutuyor, ezmeye, sindirmeye çalışıyor, işten atarak tüm arkadaşlarımıza gözdağı vermeye çalışıyor.
Bu saldırıların amacı emek onur mücadelemizi ezme, tüm işçi arkadaşlarımıza gözdağı verme hesabıdır. Fakat yanılıyorlar. Bu saldırılara boyun eğmedik. Emek, onur mücadelemizi, sendikal haklar başta olmak üzere örgütlenme mücadelemizi boğmak isteyenlerin karşısında durduk, durmaya devam edeceğiz.
Ayrıştırıldığımız yerde birleşerek daha güçlü geliyoruz!
Yemek sepeti işçileri olarak mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz. Tüm saldırıları boşa düşürerek daha güçlü geliyoruz.
Bizleri şirket çalışanı, esnaf kurye olarak bölen parçalayanları boşa düşüreceğiz. Hepimiz biriz, çıkarlarımız bir. Esnaf kurye uygulaması ile çalışanları bölenler, baskı, mobbing, tutanak saldırısıyla ezmeye sindirmeye çalışanlar kaybedecek. Bizi ayrıştırdıkları yerde birleşiyoruz. Ortak çıkarlarımız için ortak mücadelemizi büyütüyoruz. Direnerek kazanımlar elde ederek hak ettiğimizi almak için hazırlanıyoruz. Yakın zamanda başlattığım direniş, Manisa’da TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan kardeşlerimizin sendikal tazminat ve işe iade davasını kazanması daha büyük kazanımların habercisidir.
Birliğimizi güçlendirerek bizlere kölelik dayatanlardan hesap soracağız!
Yemeksepeti direnişimiz binlerle başladı. Direnişimizin en zayıf yanı süreci yönetecek, tüm çalışanların ortak iradesini temsil edecek güçlü bir odak oluşturamamamız oldu. Gelinen aşamada bunun eksikliğini daha yakıcı biçimde hissediyoruz. Şimdi atmamız gereken adım tüm ayrımlarımızı bir kenara bırakarak ortak taleplerimiz etrafında kenetlenmektir. Hangi sendikaya, derneğe üye olduğumuz, bizleri ayrıştıran bir şeye dönüşmemelidir. Taleplerimiz ortaksa mücadelemizde ortak olmalıdır. Depolarda, kentlerde ve he yerde birliğimiz kurduğumuzda ortak hareket etmek ve kazanmak için en önemli adımı atmış olacağız. Bunun başardığımızda daha güçlü oluruz. Bizlere köleliği reva görenlerin karşısına daha güçlü çıkarız.
Bu bilinçle Yemeksepeti sürecinde öne çıkan kardeşlerim, mücadelemizde emek harcayan sendikalar, kurumlar başta olmak üzere ortak çıkarlarımız için kenetlenmeliyiz. Birliğimiz güçlendirmek için bu adımı atmak sürecin tarafı olan tüm kurumların temel görevidir. Yemeksepeti işçileri başta olmak üzere tüm kuryelerin ortak talepleri ekseninde birleşmesi için daha güçlü adımlar atmak bizleri bekliyor. Mücadeleci sendikalar ve kurumların bu adımı atmasının önünde hiçbir engel yok. Sınıf mücadelesine bu alandan katkı sunmak için de bu parçalı tabloyu sonlandırmaktan başka çaremiz yok. Bu her sendikanın kurumun kendi çalışmasını bir kenara bırakması değil aksine sonuç alıcı bir zeminde ve ortak talepler ekseninde büyütmesine vesile olacaktır.
Kardeşler; Beni yalan ve iftira ile işten attılar. Kullandığım motorun arızalandığı bir günü fırsat bilen yönetim yalan ve iftira dolu tutanak tutarak bu durumu kendince fırsata çevirdi. Ülkenin dört bir yanında binlerle verdiğimiz mücadelenin sönümlendiğini düşündükleri için bu saldırıyı devreye soktular. Depolarda hak mücadelemizde öne çıkan arkadaşlarımıza keyfi gerekçelerle tutanak tutuyorlar. Mücadelemizin sönümlendiğini zannedenler yanılıyorlar. Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Birlikte yola çıktığımız sokaklarda taleplerimizi yükselttiğimiz mücadeleyi boğamayacaklar. Ben bütün Yemeksepeti işçisi arkadaşlarım adına karşı karşıya kaldığım- kaldığımız saldırıya karşı depo önünde mücadelemi büyütmeye devam edeceğim. Mücadelemizi sadece Eyüp-Rami depo önüyle sınırlamayacağız. Birlik olma ve mücadeleyi büyütme çağrısını, bu çabaya omuz veren işçi kardeşlerimle, dostlarımızla, sürecin tarafı olan tüm kurumlarla diğer depolara da taşıyacağız. Bu mücadele tüm Yemeksepeti işçilerinin ve sınıfımızın mücadelesi olarak başladı. Depo önünde başlattığım mücadelede tüm Yemeksepeti işçilerinin, sınıfımızın emek, onur ve gelecek mücadelesidir.
Taleplerimizi kazanana kadar mücadeleye devam!
Taleplerimiz açık ve nettir.
*Ücretler insanca yaşam seviyesine çıkarılana,
*Baskı, mobing, tutanak tehdidi son bulana,
*Sendikal örgütlenme başta olmak üzere örgütlenmenin önündeki keyfi engeller kaldırılana,
*Esnaf kurye adı altında dayatılan güvencesizlik son bulana,
*Performans ve hız odaklı çalışma rejimine son bulana,
*Road, Runner uygulaması üzerinden kuryelere dayatılan kölelik zinciri parçalanana,
*Sürgüne göndermeler son bulana,
*İşten atılanlar geri alınana ve işten atmalar yasaklanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
İşçi kardeşlerimi ve sürecin tarafı olan sendikaları, kurumları temel taleplerimiz ekseninde emek, onur, gelecek, iş güvencesi mücadelemizi birlikte büyütmeye davet ediyorum.
İşçilerin birliği patronları yenecek!
Yaşasın onurlu mücadelemiz!
Yemeksepeti İşçisi
Doğu Yılmaz
Cumhurbaşkanına göre Türkiye'de "aç falan yok." Türk-İş'in araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için gereken harcama 6 bin 17 liraya çıktı. Gıda harcaması için gereken miktar, asgari ücretin 1764 TL üzerinde.
Mutfak enflasyonundaki artışın aylık yüzde 13, son 12 aylık ise yüzde 107 olduğunu vurgulayan Türk-İş’e göre yoksulluk sınırı 19 bin 602 TL’ye çıktı. Yani sadece asgari ücretliler değil tüm işçiler ve emekçiler, ağır yoksulluk koşullarında ayakta kalmaya çalışıyor.
Bekar bir işçinin yaşama maliyeti ise aylık 7 bin 836 TL’ye yükseldi.
İktidar çevrelerinde Temmuz ayında asgari ücret ve emekli maaşlarında iyileştirmeye gidileceği söylense de bu artışın miktarının ne olacağı belirsizliğini koruyor.
Ücretler ve maaşlar enflasyon oranında artırılmadığı takdirde, fiyatların yükselişi karşısında birçok emekçi çok daha zor duruma düşebilir.
Yemek Sepeti’nin Eyüp Sultan Rami Deposu’nda kurye olarak çalışan Doğu Yılmaz, Şubat ayında gerçekleşen eylemlere katıldığı için işten çıkartıldı. Yılmaz, deponun önünde bir basın açıklaması yaparak, direnişe geçtiğini duyurdu.
Hatırlanacağı gibi Trendyol kuryelerinin kontak kapatma eylemi sonucunda ücretlerine yüzde 38 oranında zam kazanmıştı. Ardından Hepsijet, Scotty, Getir ve Yemek Sepeti kuryeleri de sefalet ücretlerine karşı kontak kapatmış, gösteriler yapmıştı.
Doğu Yılmaz da şirketin genel merkezinin önünde günlerce direnen işçilerden biri. Depo önünde direnişe geçen kendisini ziyaret ederek, bir söyleşi gerçekleştirdik.
İşten atılma sürecini özetleyebilir misiniz?
Daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için mücadele ettik. Anayasa ile güvence altına alınmış sendikalaşma hakkımız başta olmak üzere bir dizi hakkımız yönetim tarafından gasp edildi. Şubat ayında yönetim sefalet zammı dayatmasında bulundu. Bizler salgın ve ağır çalışma koşulları altında, her türlü güvenceden yoksun çalışırken, şirket sırtımızdan devasa büyüme rakamlarına ulaştı.
Yemek Sepeti işçileri olarak, emeğimiz, onurumuz, can güvenliğimiz için mücadele ettik. Ülkenin dört bir yanında mücadelemizi büyüttük. İnsanca yaşayabilecek ücret talep ettik. Yönetim talebimizi kabul etmek yerine, her türlü saldırıyı devreye soktu. Baskı ve tehditle bırakıp gitmemizi sağlamaya çalıştılar. Bazı arkadaşlarımız işten ayrılmak zorunda kaldı, bazıları ise sefalet ücreti ile yaşamını sürdüremediği için esnaf kurye olmak zorunda kaldı.
Mücadele sönümlendiği anda saldırıya geçtiler. Depolarda hak mücadelemizde öne çıkan arkadaşlarımıza keyfi gerekçelerle tutanak tuttular. Direniş döneminde tutulmuş benim hakkımda da tutanak vardı. Sonrasında iki tutanak daha tutup, işten atma gerekçesi yarattılar. Geçen hafta sonu emek örgütleri ve dostlarıyla birlikte depo önünde bir basın açıklaması yapıp, direniş kararımı açıkladım. Ben bunu kabul etmiyorum. Mücadelemizi boğmaya çalışanların karşısında durmaya devam edeceğim. Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Talepleriniz neler?
Öncelikle insanca yaşayabilecek bir ücret istiyoruz.
Baskı, mobbing ve tutanak tehditlerine son verilmesini,
Sendikal örgütlenmenin önündeki keyfi engellerin kaldırılmasını,
Esnaf kurye adı altında dayatılan güvencesiz çalışmanın durdurulmasını,
Performans ve hız odaklı çalışma rejimine son verilmesini,
Sürgünlere, işten atılmalara son verilmesini istiyoruz.
Tüm bu taleplerimizi yinelemek üzere 28 Mayıs Cumartesi saat:15.00’de şirketin Levent’deki genel merkezi önünde bir basın açıklaması düzenliyoruz. Tüm emek dostlarını bekliyoruz.