Yıldız Önen

Yıldız Önen son yazıları

15.05.2015 - 12:12

İşçiler ve barış mücadelesi

Hükümet işi yokuşa sürüyor. Çözüm sürecini de, tıpkı Erdoğan’ın parlamenter sistemin alındığını söylediği bekleme odası gibi, bekleme odasına aldı.

Fakat hükümet yetkilileri de Erdoğan da bekleme odasında kurallara uyulacağından çok eminler. Herkes bekleme odasında sakin sakin durmak zorunda değil.

Herkes bekleme odasının kurallarına uymak zorunda da değil.

Hele bekleme odasına zorla sokulmuşsanız, bekleme odasında çıngar çıkartmak, hapishaneye dönüşen bir odada isyan etmek en doğal hakkınızdır.

Hükümet, çözüm sürecini kendi başına, Erdoğan öyle istediği için bekleme odasına aldı. Oysa çözüm süreci sadece hükümetin kararlarıyla belirlenen, sadece hükümetin dediğinin olduğu bir süreç değil. Adı geçen çözüm süreci masasının diğer ucunda Abdullah Öcalan oturuyor. Kürt halkı, masanın diğer ucunda. Masanın etrafında Kürt halkının temsilcileri var. HDP heyeti var. Kürt halkı adına çözüm sürecinde sorumluluk alanlar, çözüm sürecinin gidişatını belirleyen özneler. Hükümet, bu öznelerle birlikte 28 Şubat’ta bir basın açıklaması yaparak bazı kararların altına imza atmıştı.

Ve bugün, seçimlere kadar çözüm sürecini de bekleme odasına aldıklarını açıkladılar.

Çözüm süreci gibi bir süreç, bekleme odasına alınamaz, seçimlerden sonra geleceği hakkında karar verilecek sıradan bir olay gibi ele alınamaz.

Erdoğan ve hükümetin bu kadar pervasız olmasının nedeni, çözüm sürecinin çelişkili karakterinden kaynaklanıyor. Bu çelişkiyi şöyle ifade edebilirim: Süreç, bir yandan çok büyük bir toplumsal desteğe sahip ama aynı zamanda batıda süreci savunan bir toplumsal hareket yok. Kürt halkı ve Kürt hareketi çözüm sürecinin kitlesel olarak arkasında. Batıda ise sürece destek verdiğini iddia edenler, bir hareket olarak örgütlenmiş değil. Bu nedenle, hükümet bir adım iler iki adım geri taktiğini uygulayabiliyor.

Batıda, barıştan başka çıkarı olmayan, savaş koşullarından en çok çeken kesimlerin, hükümetin çözüm sürecinde sergilediği keyfi tutumlara son vermek için harekete geçmesi bir zorunluluk. Aşağıdan bir toplumsal basınç örgütlenmediği sürece, hükümetin süreçte izlediği kaypak tutum devam edecek. Çözüm süreci her kaypaklığın tehlikeli sonuçlar doğuracağı bir lişkiler ağı aynı zamanda.

Bu yüzden, batıda işçilerin, sürece sahip çıkması bir zorunluluk. Bu yüzden batıda her barış hareketi, işçilerin doğrudan mücadelesiyle çözüm süreci için mücadele arasında köprüler kurmalı.

Bu ertelenemez bir hedef. Ertelememeliyiz.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol