Özdeş Özbay

Özdeş Özbay son yazıları

Özdeş Özbay tüm yazıları

18.03.2021 - 10:38

McKibben, Mann, Holthaus: İklim hareketinde antikapitalist vurgular güçleniyor

Son haftalarda iklim hareketinin en önemli isimleri arka arkaya iklim değişimini durdurmak için kapitalizmden kurtulmak gerektiğine dair yazılar kaleme aldılar. Bu son derece önemli çünkü iklim hareketinin yükseldiği son 20 yıl içerisinde antikapitalizm hiç bu kadar net bir şekilde hegemonik bir konuma gelmemişti.

Dünyanın en tanınan iklim aktivisti Bill McKibben Şubat ayı sonunda New Yorker’da yazdığı makalede¹  ABD Başkanı Biden’ı bekleyen çelişkileri ve özellikle finans şirketlerinin fosil yakıt şirketleriyle ilişkilerini anlattı. Yazısında “İnsan, kapitalizmin mevcut biçimine benzer herhangi bir şekilde hayatta kalıp kalamayacağını merak ediyor” dedikten sonra Paris İklim Anlaşması’nda belirtildiği şekilde küresel ısınma iki derecenin altında tutulacaksa geriye sadece 9 yıl kaldığını ama kapitalistlerin hala gereken adımları atmaktan uzak olduklarını söyledi. “Artık kapitalizmin - bilim insanlarının söylediğine göre - zamanı yok” diyor ve aktivistlerin iki şeyi yapmaya odaklanacağını; bunlardan birinin teker teker şirketlere baskı yapmak, ikincisinin de ABD özelinde şirketlere karşı Biden yönetimine baskı yapmak olduğunu söylüyor. Hızlı bir şekilde büyük kampanyalar inşa edileceğine vurgu yapıyor McKibben.

Üçlü acil durum

Meteorolog ve iklim yazarı Eric Holthaus ise yazdığı bir makalede² insanlığın üçlü bir acil durumun ortasında olduğunu söyledi. Bunları; iklim, kapitalizm ve adalet acil durumları olarak belirtti.  Ekonomist Julia Steinberger’den şu alıntıyı yaptı yazısında: “Ekonomik büyüme gelecekteki refah için bir mekanizma olarak uygulanabilir değildir. Hatta, gelecekte felaketlere yol açacaktır.” Holthaus ardından - az sonra okuyacağınız üzere -aynı Mann gibi konuyu iklim değişimini durdurmak için ileri sürülen bireysel çözümlere getiriyor. Bireysel hayatlarımızda karbon ayak izini azaltmanın önemli olduğunu belirtmekle birlikte, artık aktivistlerin bunun ötesine geçmekte olduğunu anlatıyor. İklim değişiminin sistematik yönü ve bireysel yaşantılarımızın da bu sistemin sürmesindeki payının farkına vardıkça insanların mülkiyet, rekabet ve büyüme dışında; dayanışmacı, işbirliğine ve karşılıklı bağımlılığa dayalı pratikler geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor. Bunu şu cümlelerde açıklıyor Holthaus; “Sonuçta bu, tek kullanımlık plastik kullanımına son verme veya vejetaryen beslenmeyi seçmenin çok ötesine geçen bir hikaye. Bu, tam da doğru zamanda daha kapsayıcı bir insanlık çağını içeren bir kimlik bulmakla ilgili.” 

İklim inkarcılarından geriye kalan

İklimbilimci ve jeofizikçi Michael Mann aynı günlerde yeni kitabı “Yeni İklim Savaşı” hakkında Guardian gazetesine verdiği röportajda 1999 yılında, karbon salımlarındaki radikal artışı “hokey sopası grafiği” ile ortaya koyduğu dönemde, iklim inkarcılarının kendisini ve diğer iklim bilimcileri itibarsızlaştırmak için büyük bir saldırı başlattıklarını ancak günümüzde iklim inkarcısı pek kalmasa da yeni bir iklim savaşının yürümekte olduğunu anlatıyordu.³  Eylem karşıtları olarak adlandırdığı bu eski iklim inkarcısı grupların ve şirketlerin şimdi sistem değişikliği talebinin önünü kapatmak için “iklimi değil kendini değiştir” diyerek bireysel çözümleri öne çıkardıklarını söylüyor. Yaşam tarzımızda değişiklikler yapmanın önemli olduğunu söylemekle birlikte asla yeterli olmadığını anlatan Mann, artık eylemsizlik yanlılarının insanları suçlu hissettirmeye çalıştıklarını gösteriyor yeni kitabında. Et yememek, plastik kullanmamak, uçağa veya otomobile binmemek, karbon ayak izini hesaplamak ve benzeri şeyler gerçek bir değişim için atılması gereken adımları engellemek için kullanılıyor diyor. Öte yandan felaket anlatıcılığının da aynı şeye hizmet ettiği üzerinde duruyor Mann. Bilimsel olarak hala zaman olduğunu hatırlatarak “artık çok geç” diyenlerin endişe ve umutsuzluk yayarak gezegenin kurtarılmasının mümkün olmadığı algısını yaydıklarını söylüyor. Her ne kadar sistem değişikliğinden ne anladığını söylemese de sistemi değiştirmek gerektiğine vurgu yapıyor.  

Daha büyük bir hareket

Guardian’ın en etkili yazarlarından George Monbiot da aynı günlerde bir tweet dizisi yazdı. İklim krizinin sebep olduğu felaketler ortadayken neden hükümetlerin gereken tedbirleri alamadıklarını sorup şu yanıtı verdi: “Çünkü [hükümetlerin] ticari lobilerden etkilenmesine izin verdik. Demek istediğim, bize cevap vermelerini sağlayamadık. Başka bir deyişle, yeterince büyük kitlelerle seferber olmayı ve hayati önemdeki yeryüzünde yaşam meselesi hakkında sesimizi duyurmayı başaramadık.” Bu tweet dizisini örgütlenme çağrısıyla bitirdi Monbiot. Bireysel olarak yapılması gerekenlere değil en yakındaki mücadeleye ve platforma dahil olmaya odaklanarak başlanabileceğini belirtti.

Bir başka önemli gazeteci Chris Hedges de Scheer Post’ta kaleme aldığı “Toplumsal Cinayet Çağı” başlıklı makalesinde  Engels’in 1845 yılında yazdığı İngiltere’de İşçi Sınıfı’nın Durumu kitabından şu paragrafı alıntıladı:

“Bir birey, bir başkasına ölüme yol açan bedensel bir zarar verdiği zaman buna adam öldürme diyoruz; saldırgan, vereceği zararın öldürücü olduğunu önceden biliyorsa o zaman buna cinayet diyoruz. Ancak toplum yüzlerce proleteri, kaçınılmaz olarak çok erken yaşta doğal olmayan bir ölümle yani kılıç ya da kurşunla ölüm kadar şiddet içeren yollardan ölümle karşı karşıya geleceği bir konuma koyduğunda (onları, hukukun güçlü kolları aracılığıyla, kaçınılmaz sonuç olan ölüm ortaya çıkana kadar bu koşullarda kalmaya zorlar); binlerce insanı temel ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum bırakıp onları yaşamayacakları koşullara mahkûm ettiğinde, bu binlerce mağdurun yok olacağını bildiği halde bu koşulların sürmesine izin verdiğinde, toplumun bu eylemi en az bir tek bireyin işlediği cinayet kadar kesin bir cinayettir. Örtülü, kasıtlı cinayettir; hiç kimsenin kendisini savunamadığı bir cinayettir; kimse katili görmediği için, mağdurun ölümü doğal göründüğü için cinayet gibi olmayan cinayettir; çünkü suç bir şeyi yapmaktan çok yapmamanın sonucudur. Ama cinayettir.”

Kapitalizm ve toplumsal cinayet

Hedges, kapitalizmin günümüzde geldiği aşamada egemen sınıfın çok sayıda toplumsal cinayetin üstünü örtmeye çalıştığından bahsediyor. Sürekli olarak bilimsel gerçeklerin üstünün örtüldüğünü söyleyerek iklim değişiminin yıllardan beri bilinmesine rağmen fosil yakıt şirketlerinin ve medyanın onlarca yıl yalan söylediğini belirtiyor yazısında. Hayvancılık endüstrisinin zararları ve salgınlarla olan ilişkisinin bilinmesine rağmen gizlendiğini, en son aşı meselesinde bile kâr amaçlı sağlık sisteminin neden olduğu bir yıkımla karşı karşıya olduğumuzu belirtiyor. Hedges bunları başarısız politikalar olarak görmediğini, bunların her birinin küresel egemen sınıfın tercihleri olduğunu ve bu yaşananları toplumsal cinayet olarak gördüğünü yazıyor bu makalede. Mega makine dediği bu toplumsal cinayet mekanizmasına karşı kolektif bir mücadele vermek gerektiğini anlatıyor.

Ekonomik ve ekolojik kriz, savaşlar, açlık, yoksulluk, işsizlik ve dahası. Hepsi varlık içinde yokluk yaratan kapitalizmin birer sonucu. Kapitalizm iktidarları elinde bulunduran bir avuç azınlığın ya da güncel tabirle %’1’in çıkarına işleyen bir sistem. Karl Marx “Kapitalizm, zenginliğin iki temel kaynağını yok etme eğilimindedir: doğa ve insan” diye yazmıştı. Artık bu çok daha fazla insan tarafından görülebiliyor. Artık iklim hareketinin önemli isimleri dahi eskisinden çok daha yüksek bir sesle örgütlenme, kolektif mücadele ve antikapitalizm vurgusu yapıyor.

Özdeş Özbay

1. Bill McKibben, The New Yorker, Wall Street Out-Orwells Orwell, 24 Şubat 2021
2.  Eric Holthaus, Grappling with systemic change, The Phoenix, 1 Mart 2021
3.  Jonathan Watts, Guardian, Climatologist Michael E Mann: 'Good people fall victim to doomism. I do too sometimes', Michael Mann ile söyleşi, 27 Şubat 2021

(Sosyalist İşçi)

19 Mart - Küresel iklim grevine ses verelim

20 Mart - Irkçılığa, iklim krizine karşı ayağa kalk


Bültene kayıt ol