Özdeş Özbay

Özdeş Özbay son yazıları

Özdeş Özbay tüm yazıları

06.08.2018 - 11:45

Ticaret savaşları ve emperyalizmin krizi

ABD Başkanı Trump “ABD’yi yeniden muhteşem” bir ülke yapmak için ekonomik milliyetçiliğe uygun düşen adımlar atıyor. 2008 krizinden sonra yeni yeni toparlanmaya başlayan ABD ekonomisini militarizm ve ticaret savaşları üzerinden hızla büyüterek 21. yüzyılda da yükselen rakipleri olan Rusya ve Çin’e karşı dünyanın başat emperyal gücü olmayı hedefliyor.

Trump bu doğrultuda Katar, Kore, Kudüs ve İran krizlerini tetikleyerek Ortadoğu ve uzak Asya’da milyarlarca dolarlık silah satışı gerçekleştirmişti. Bir süredir de ticaret savaşlarını körüklüyor.

Trump, önce çok sayıda Çin ürününün ABD’ye girişine yüksek gümrük vergileri koydu. Trump yönetimi, Mart ayında ithal çeliğe %25 ve alüminyuma %10 ek gümrük vergisi getirdiğini açıkladı. Çin, buna cevaben, ABD menşeli 128 ürüne %15-25 tarife getirilmesi kararını aldı. Trump bu karara karşılık daha fazla ek gümrük uygulamasına gideceğini ilan etmişti.

Çin’le gerginlik

Temmuz ayı başında ABD yönetimi, Çin'den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800'den fazla ürüne %25 ek gümrük vergisi uygulamaya başladı. Ek gümrük vergisine tabi ürünler arasında teknoloji ürünleri, nükleer reaktörler, gaz türbinleri, hava ve gaz sıvılaştırıcı makineler, fırınlar ve ticari bulaşık makineleri gibi savunma, havacılık ve imalat sektörlerinden 818 ürün bulunuyor.

Çin de ABD’ye aynı uygulamayla karşılık verdi. Çin Ticaret Bakanlığı, ABD'den ithal edilen 50 milyar dolar tutarındaki 659 ürüne %25 gümrük vergisi getirileceğini bildirdi. Bu açıklamanın ardından, Trump, Çin'e 200 milyar dolarlık daha gümrük vergisi uygulanması talimatını verdi.

Rusya da ticaret savaşına dahil olarak yerli alternatifleri bulunan bir dizi ABD ürününe ek gümrük vergisi getirdi. Bu ürünler içinde yol yapım, petrol ve doğalgaz üretimi ve madencilik malzemeleri bulunuyor.

Çin, ‘ekonomi tarihinin en büyük savaşını başlatmakla' suçladığı ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü'ne şikâyet ettiklerini de açıkladı. DTÖ’nün soğuk savaşın bitişinin ardından ABD tarafından küreselleşmenin koç başı olarak kullanıldığı düşündüğümüzde, bugün ABD’nin DTÖ’ye şikayet edilmesi neoliberalizmin krizinin derinliğini gözler önüne seriyor.

Düşman AB

Trump, Çin’in ardından “foe” (düşman) dediği Avrupa Birliği’ne de gümrük vergileri uygulamaya başladı. Trump yönetimi AB’den ithal edilen çelik ve alüminyuma ek vergiler koydu. Bunun üzerine AB de 22 Haziran'dan itibaren ABD'den ithal edilen yüzlerce farklı ürüne %25 gümrük vergisi getirdi. AB'nin bu kararının ardından Trump, Avrupa'dan ithal edilen tüm araçlara %20 ek gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulundu.

AB burada durmadı ve Temmuz ayı ortasında Japonya ile serbest ticaret anlaşması imzaladı. Böylece AB ile Japonya, dünyanın en büyük ticaret bloklardan birini oluşturmuş oldu. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin de ticari konuları görüşmeye ve Avrupalı yatırımcıya daha fazla açılmaya hazır olduğunu duyurmuştu.

Bu gelişmelerin ardından Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Temmuz ayı sonunda bir toplantı yapan Trump, AB ile başlattığı ticaret savaşında geri adım attı. Trump, taraflar arasındaki ticari faaliyetlerin önünde yer alan engelleri kaldırmayı hedeflediklerini, çelik ve alüminyuma uygulanan gümrük vergileri ve misilleme tarifelere yönelik meseleleri çözeceklerini söyledi.

Trump, Meksika ve Kanada ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasına da karşı olduğunu her fırsatta söylüyordu. Bu konuda da adım atarak iki ülkeden ABD’ye ithal edilen çeşitli ürünlere ek gümrük vergileri koydu.

“Ticaret savaşları”ndan medet uman emperyalizm

Trump, tüm dünyadan yükselen itirazlara rağmen, geçtiğimiz aylarda yaptığı bir konuşmada "Ticaret savaşları iyidir" demişti. "Çok aptalca olan ticaret anlaşmaları ve politikaları" nedeniyle ABD'nin yıllık 800 milyar dolar bütçe açığı verdiğini söyleyen ve buna bir son verme sözü veren Trump, neoliberal konsensüsü kendi eliyle dağıtmış durumda.

Haziran ayında gerçekleşen dünyanın en büyük 7 kapitalist ülkesinin katıldığı G7 zirvesinde de Trump’ın ticaret savaşları toplantılara damgasını vurmuştu. G7 öncesi toplanan İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Kanada ve Japonya maliye bakanları, üç gün günlük toplantının ardından, ABD'nin yeni gümrük tarifelerine karşı birleştiklerini duyurmuştu. Trump yönetiminin başlattığı ticaret savaşının yanı sıra, iklim değişikliği, İran'a yaptırımlar ve Filistin sorunu hakkında derin anlaşmazlıkların damgasını vurduğu zirveden ortak bir ses ve yönelim çıkmamıştı.

Trump’ın başlattığı ticaret savaşları basitçe ekonomik bir mesele olarak görülmemeli. Bu ekonomik savaş İkinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi emperyalist ülkeler arası bir savaş ve şimdilik görünen yüzü ticaret savaşları. Oysa her ekonomik rekabetin arkasında militarist ve jeopolitik rekabetin de yattığını düşündüğümüzde, dünya, emperyalist devletlerarası tehlikeli bir ekonomik-militarist rekabete yönelmiş durumda.

Özdeş Özbay

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol