Avlaremoz'a selam! “Yahudi lobisi” lafı neden sizi rahatsız etmeli?

31.01.2016 - 15:08

"Yahudi lobisi." Türk aile kurumundan ve milli eğitim sisteminden geçmiş, az ya da çok gazete okumuş ve TV izlemiş, farklı görüşten insanlarla politik bir konuşma içinde olmuş biri için, ister sağcı olsun ister solcu, bu laf sanki gerçek bir veriymiş gibi kabul edilir, damga vurulur:

"Dünyadaki bütün zenginliği harisçe elinde toplamış Yahudiler... Türlü biçimlerdeki komplolarla yönetmekteler... Her türlü belanın arkasında bunlar.

Durumun nesnel bir yanı var, baştan koyalım: Yahudilerin çoğunluğunun yaşamayı tercih etmediği, Türkiye'de yaşamak isteyen fakat geleceklerinden (haklı olarak, tüm ezilenler ve toplumsal azınlıklar gibi, tam da antisemitizm yüzünden) kaygı duyan Yahudilerin önemli bir kısmı tarafından başı sıkıştığında gidebileceği, "B planı" olarak görülen, orada akrabalarının yaşadığı İsrail devleti ve bu devletin işlediği insanlık suçları. Ve emperyalist haydut ABD'nin İsrail'e yaptığı ekonomik yardımlar ve hiçbir devlete vermediği şekilde silah sağlaması.* 

Bu gerçekler ortada dursa da, (ki halkların değil emperyalizmin ve devletlerin yarattığı bir cehennem bu) Türkiyeli Türk ve Kürt solcular, sosyalistler, özgürlükçüler "Yahudi lobisi" lafının geçtiği her yerde genel kabulün değil bu ırkçı ve sağcı kabulü bozacak eleştiri/tepkinin parçası olmalıdır. 

Neden?

Dünyanın bir Yahudi komplosu tarafından çekip çevrildiği, geri kalanların büyük bir haksızlığa uğradığı, gizli bir Yahudi lobisinin olduğu ve bunun sinsi elinin her türlü müspet gelişmeyi engellediği fikri, sınıflı toplumların tarihi boyunca yönetici zengin azınlık ve ona hizmet eden sağcılar tarafından ileri sürülmüştür. Kendi suçunu başkasının üstüne at. Hayali bir düşman yarat. Nasıl olsa yakınlarda bir yerde bunu kanıtlayacak ‘’zengin bir Yahudi’’ vardır. Peki ama hiç de zengin olmayan, lobi mobi değil, kendinin ve çocuklarının hayatları için yaşayan geri kalan çoğunluk, Yahudi emekçiler? 

"Yahudi lobisi" lafı ve imajı, her zaman devletler tarafından pompalanmış, ırkçı ve faşist akımların dünyayı açıklamasının merkezinde duran, faşist Hitler gibi insanlık suçluları üreten bir zihniyetin ürünüdür. 

Hiçbir gerçek sosyalist, "Yahudi lobisi" lafını rahatlıkla kullanabilen sağcı ya da solcu burjuva akımlarla bir ortaklık içine giremez.

Yahudi bir patron Yahudi olduğu için ırkçılıkla karşılaştığında onun yanında dururuz. Fabrikasında işçiler greve çıktığında bu grevin kazanmasından yana oluruz. Her milliyetten, inançtan, çokuluslu ve sınır tanımaz bir şekilde dünyayı yöneten kapitalist sınıfın egemenliğine son vermek için çalıştırdıkları işçilerin yanında oluruz; böylece antisemitizmin nesnel/tarihi kaynaklarını/köklerini kurutmak için gerçek bir çözümü mümkün kılmaya çalışırız. 

Evet Yahudi patronlar var. Türklüğüyle ve Osmanlılığıyla övünen, tabutlarına Osmanlı sancağı örtülenler de. Her biri hangi çokuluslu ortaklık ve imtiyaz/koruma kazandırıyorsa o ulus-devlete dayanıyor. Her birinin motivasyonu diğer tekellerle rekabet ve her biri kendi çıkarı merkezinde diğerlerine ve işçi sınıfına karşı örgütleniyor. Dünyayı Yahudi komplosu değil, üretim araçlarının sahibi kapitalist sınıf (hiç de milli ve sınırlı olmayan) ile yaşamak için her gün çalışmak zorunda olan (sınırlara ve kimliklere hapsedilmiş) işçi sınıfının mücadelesi belirliyor.  

Birisi "Yahudi lobisi" derse şu başkan, o milletvekili, bu köşe yazarı ya da şöyle solcu olmasına bakmadan onu eleştirmeliyiz. Antisemitizmin bir insanlık suçu olduğunu anlatmalıyız. 

Holokost, bir daha asla!

Sadece doğrunun yanında olan, vicdanlı bir insanın erdemli davranışı ve böyle faziletli temiz insanlardan oluşan bir topluluk yaratmak için değil. Dünyayı değiştirmek için bu farkındalık/pratik tavra/mücadeleye ihtiyacımız var.

Antisemitizmi yenmeden işçi sınıfı devrimci olamaz

Bir kere mesele tüm sorunların kaynağı sınıflı toplumdan ve küresel kapitalizmden kaynaklandı mı, bunun sorumluluğunu "Yahudi lobisi" gibi genel kabul gören ve aslında varolmayan sahte bir düşmana yıkmak kolaydır: Emekçi sınıfların gözünde asıl sorumluyu perdelemek için kullanılan bir egemen sınıf ideolojisidir antisemitizm. Dünyada bütün olup bitenleri Yahudi komplosu olarak gören bir işçi sınıfı devrimci olamaz. Kapitalizmin gerçek işleyişini kavramayan, kendi ezildiği ve sömürüldüğü gibi başka ezilenlerin sorunlarını da sahiplenmeyen, baskı altındaki Türkiyeli Yahudileri bu ezilenlerden biri olarak kabul edip taleplerini kendi taleplerine eklemeyen bir işçi sınıfı kapitalizme son veremez. 

Egemen sınıfın fikirleri, egemen fikirlerdir” der Karl Marx. "Yahudi lobisi" lafında simgeleşen antisemitizme karşı mücadele, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, homofobiye, göçmen ve İslam düşmanlığına karşı vermemiz gereken pratik mücadelelerin merkezinde duruyor. 

Her gün süren sınıf mücadelesi ve sosyal hareketler içinde Yahudi düşmanlığına karşı tavır almak, bunun bir insanlık suçu olduğunu teşhir etmek, Türkiyeli Yahudilere yalnız olmadıklarını göstermek ve güven vermek. Bu, her ciddi sosyalist için bir görev, tarihi sorumluluk ve oynanması gereken gerçek roldür.

Peki sağcıları anladık da solcular bu lafı neden kolaylıkla kabul ediyor? 

CHP, 1960'ların sonunda yaptığı stratejik dönüşle kendisini sanki solmuş gibi göstermeye kalksa da, ırkçı rejimin kurucularının partisidir. Bu yüzden, Ikinci Dünya Savaşı’nda Almanya'nın kaybeden taraf olduğu belli olana kadar, Naziler insanlık suçlarını bütün hızıyla işlemeye devam edereken CHP o dönemlerde Hitler hayranı kesilmiştir. CHP'nin içinden gelmiş her solcu için "Yahudi lobisi" kavramı, tıpkı her türden sağcı ortamda edildiği gibi, doğalmış gibi kabul ettirilir. 

Oysa Cumhuriyet rejimi öncesi sol ve işçi hareketi Yahudidir, Ermenidir, Rumdur. Milli bir sol ve en büyük sendikanın adında veciz ifadesini bulunan Türk-İş(çi sınıfı); soykırım, katliam, zorla göç, asimilasyon, devamlı baskı, hedef gösterme, ekonomik olarak yağmalama ve yok etme mekanizmalarının bir başka vahim sonucudur. Böyle bir milli sol nasıl kabullenildi? Bunun başlıca nedeni Kemalizm’e birçok yönden çok benzeyen ve esin kaynağı olan, Rusya'daki Stalinist rejimdir. 

Bolşeviklerin pogromlara karşı mücadelesi

20. yüzyılın başında ilk pogromlar Rusya'da Yahudilere karşı yapıldı. Bu, 1915 Ermeni soykırımının esin kaynağı olduğu, Holokost'un ilk işaretleriydi. Çarlık rejimi, eğitimsiz, dindar, aileden Yahudi düşmanı kılınan Rus işçilere (tıpkı ortalama bir Türk işçi gibi) fakirliklerinin sorumlusunun Yahudi azınlık olduğunu söylüyor, hedef gösteriyordu. Lenin ve Bolşevikler, işçi sınıfına seslendikleri gazetelerinde bu pogromları çok sert bir şekilde eleştirdi ve Rus işçileri antisemitizme karşı mücadeleye ve Yahudileri savunmaya davet etti. Pogromları engellediler, Hıristiyan ve Yahudi işçilerin birlikte örgütlenmesine yardımcı oldular.

Devrimden önce durum buyken, 1917 işçi devrimi ile Yahudiler gibi tüm halklara karşı ulusal-dinsel baskı ve ayrımcılık kısa bir süreliğine de olsa durdu. Fakat tek bir ülkeye sıkışan devrim önce ihanete uğradı ve sonra bir karşı devrimle yenildi. 

Hitler'le 1930'ların sonunda aynı havayı soluyan, onu ittifak kurulabilecek ciddi bir rakip ve düşman olarak gören (şahsi değil, iki ekonomi/kapitalist devlet olarak) Stalin, içeride işçi sınıfına ekonomik sömürüyü dayatırken Çarlık rejiminin dayanağı olan tüm egemen fikirler gibi antisemitizmi de bir silah olarak kullandı. Dünya devrimini savunan ve bürokratik yozlaşmayı eleştiren, devrimin Lenin'den sonraki seçilmiş lideri Troçki, vahşi ve zavallı bir Yahudi kimliğiyle karikatürlerle itibarsızlaştırıldı. "Sosyalizmin zaferini istemeyen Yahudi lobisi..." Böylelikle Yahudi düşmanlığının yapılması ve "Yahudi lobisi" gibi söylemlerin solcu bir ortamda rahatlıkla söylenebilinmesine dünya çapında meşruiyet verilmiş oldu.

- "Yahudi lobisi" lafı etrafında şekillendirilen antisemit düşünce tabii ki Marksizmin düşmanıdır. Karl Marx, dini ve milliyeti kendi yaşamı dışında bir olgu olarak gördüğü halde, Yahudi komplosunun başlıca simgelerinden biri olarak resmedilir. Kaldı ki Türkiye işçi sınıfı hiçbir zaman milli ve yerli olmamıştır. Yahudiler hep vardı, tıpkı Ermeniler gibi. Yahudi yoldaşlarımız olmazsa bilin ki eksiğiz. Neyse ki eksik değiliz çokuz!

- Kürt direnişi, Hrant Dink, Gezi, Kamp Armen ve savaşa karşı mücadele... Şimdiki zamanda yaşayanlar dünyayı değiştirmek için kendi şanslarını deniyor. Kendi seçmedikleri bir sahnede. Egemen fikirler ve çürümüş önyargılar, akitivistlerin inatçı çabası ve mücadelesinin hazırladığı ve beklediği mücadele ile kırılır. Milli sol yok, sadece enternasyonal sosyalizm var! Ezen ulusun sosyalistleri olarak görevimiz Türkiye'de antisemitizme karşı mücadeleyi yükseltmektir. 

Burası halkların hapishanesi. Politik tercihleri, ekonomik ve sosyal statüleri, İsrail'e bakış açıları ne olursa olsun, sırf Yahudi oldukları için hedef gösterilen ve nefret söylemlerine maruz kalan Yahudiler de bu hapishanede ezilen halklardan biridir. Antisemitizme karşı mücadele biz devrimci sosyalistler için, hem bir azınlığın haklı taleplerine destek vermek hem de üstü örtülü ırkçı rejime hep birlikte son vermek için açılması gereken bir kanaldır.

Avlaremoz bu yeni hareketin, farklıklarımız içinde birliğin, ortak talepler için mücadelenin bir ürünü. Getirdiği eleştiri ve farkındalık, dünyayı değiştirmemize yardımcı olsun. Tarihi adalet, mücadelemizle yerini bulsun.

Volkan Akyıldırım

Avlaremoz'u okumak için tıklayınız:

http://www.avlaremoz.com/

twitter adresi: @avlaremoz
facebook adresi: Avlaremoz



Bültene kayıt ol