Enternasyonal Sosyalizm 9. sayı çıktı!

20.10.2021 - 12:54

Teorik-politik derginin yeni sayısında neler var? İşte derginin sunuş yazısı!

Şenol Karakaş“İktidarın sınırları ve dönüşümü” başlıklı yazısında, bu partinin 20 yılda yaşadığı dönüşümü, kitle tabanındaki ve devlet ve diğer siyasal partilerle ilişkisindeki değişiklikleri tartışarak değerlendiriyor. İktidarın sınırlarını çizen çoklu krizler başlığının tartışılması da yazının odaklandığı konular arasında. 

“Pandemiden çıkarken sınıfların durumu” başlıklı makalesinde Faruk Sevim, iki yıldır tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve milyonlarca insanın ölümüne, on milyonlarcasının ise hastalığı ağır geçirmesine neden olan Covid-19 salgının sosyal sınıflar açısından etkisini inceliyor. Yazarın önemli vurgularından birisi, salgının kendisinden önceki eşitsizlikleri daha da derinleştirip giderek bir işçi sınıfı hastalığına dönüşmüş olması.

George Monbiot“Gezegeni tahrip etmek ve parayı saklamak kapitalizmin bir sapkınlığı değildir: Kapitalizm bizzat budur” başlıklı makalesinde, Pandora Belgeleri’nde açığa çıkan çeşitli devletlerin yönetici ve bürokratlarıyla sermaye gruplarının gizli servet transferlerinin kapitalizmin kurallarından bir sapma olmadığını, bunun, sistemin doğuşundan beri kopmaz bir parçası olarak yaşanmaya devam ettiğini tartışıyor.

Joseph Chonnora ise “Muazzam gayrişahsi güçler: Biden, devlet ve sermaye” başlıklı yazısında Trump’ın yenilgisiyle kurulan Biden iktidarıyla birlikte hem ABD’de sınıf dengelerinin nasıl ivmelendiğini ve Biden’dan umutlu olmanın handikaplarını ele alıyor, hem de ‘devlet - sermaye’ ve ‘devlet kapitalizmi’ başlıkları altında, kapitalizmin tarihsel evrimi ile sistemin krizlerinin doğasını tartışıyor.

Levent Şensever ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden yola çıkarak kaleme aldığı “Afganistan işgalinin sonu: Küresel hegemonya mücadelesinde yeni dönem” başlıklı yazısında, bu çekilişin arka planında yatanlara götürüyor bizleri; tüm dünyayı ve bölgesel güç olmaya çalışan kapitalist ülkeleri derinden etkileyen emperyalist hegemonya mücadelesinin yarattığı krizlere. Makale çok sayıda veriyle emperyalistler-arası yarışın silahlanma alanında yarattığı etkiyi de ayrıntılarıyla inceliyor.

“Marx ve Engels’in kadınların kurtuluşu için mücadelesi” başlıklı kapsamlı yazısında Judy Cox işçi sınıfı devrimci geleneğinin inşasında temel rol oynayan bu iki ismin kadın sorununa yaklaşımını ve hareket içinde kadın aktivistlerin mücadelelerinin nasıl ele alındığını çok yönlü bir şekilde tartışıyor.

Şiddet insanın doğasında mı vardır, yoksa çevresel etkilerin sonucu olarak mı ortaya çıkar? Tuna Emren bu sorudan yola çıkarak yıkıcılığın kökenini araştırdığı “İnsandaki Yıkıcılık Sorunu” başlıklı yazısında; insanı ve çevresel koşullarını şiddet-iktidar-mülkiyet ilişkileri bağlamında bir incelemeye tabi tutup, her iki kuramın da bireyleri tam gelişimleri için ihtiyaç duyulan koşullardan yoksun bırakan kapitalizmin aklanmasına hizmet ettiğini söylüyor. 

Enternasyonal Sosyalizm Yayın Kurulu olarak Ferda Keskin’le bir röportaj yaptık. “Marx’ın haklılığından şüphe etmek için hiçbir neden yok” başlıklı röportajda, aktivistlerin neden umutlu olması gerektiğinden, Marx’ın işçi sınıfı analizinin bugün hâlâ geçerli olup olmadığından Stalinizm’in kökenlerine kadar bir dizi başlıkta devrimci perspektiflerin ele alındığı bir sohbet gerçekleştirdik.  

“İnsanmerkezciliğe karşı eko-merkezcilik: Yanlış bir ikilik üzerine notlar” başlıklı makalesinde insanmerkezciliğin ekolojik yıkımın sorumlusu olduğu fikriyle tartışan Ian Angus şu temel vurguyu yapıyor: “Gerçek dünyada, küresel ısınmanın hem insan hem de insan dışı doğa üzerindeki etkisinin ayrıntılı hesaplarını içeren bir yığın bilimsel kanıt, sera gazı emisyonlarında pratikte hiçbir fark yaratmadı. Çevre gündemini bilim veya etik değil, fosil yakıt endüstrisinin ve müttefiklerinin gücü ile kârları belirler.”

Milyonlarca yıl küçük, gezginci, avcı toplayıcı gruplar halinde yaşadıktan sonra ne oldu da günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce insanlık yerleşik yaşama geçmeye başladı ve nispeten kısa süre içinde, bulunduğu her yerde köy hayatına ve tarımsal üretime geçti? Niye? Yine kısa süre içinde, küçük köylerde değil Ur, Uruk, Babil gibi kocaman şehirlerde yaşıyordu. Niye? Ve üstelik bu şehirlerde toplum, tarihte ilk kez, sınıflara bölünmüştü; çalışanla çalışmayan, yönetilenle yöneten, yoksulla zengin artık farklı hayatlar yaşıyordu. Sınıflar, eşitsizlik, adaletsizlik nasıl ortaya çıkmıştı ve toplumun çoğunluğu tarafından niye kabul görmüştü? “Göbekli Tepe ve Neolitik Devrim: Yerleşik yaşama ve tarıma geçiş” yazısında Roni Margulies bu soruları cevaplarken hem Neolitik Devrim’i anlatıyor, hem de Göbekli Tepe’de Engels ile Gordon Childe’ın Marksist yaklaşımının altüst edildiğini iddia edenlerin yanıldığını gösteriyor.

Figen Dayıcık Fırat “Dünden bugüne sanat ve faşizm” başlıklı yazısında faşizmin sanat eserlerinde nasıl yansıdığını tartışıyor. Sanat eserlerinden yansıyan faşist fikirlerin özellikle eleştirilmesinin önemini vurgulayan yazar, faşist görüşlerle mesafesini koyan sanat eserlerini öne çıkartmanın faşizmle mücadelede bir perspektif olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek bir tartışma için kapıyı aralıyor.



Bültene kayıt ol