Hayatları boyunca çalışıp, gerekli primi ödedikleri halde emekli olamıyorlar. Yıllardır mücadele eden EYT'liler iktidarı zorlarken, kabine üyeleri patronların çıkarları için bu hakkı sınırlandırmanın peşinde.
Üç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan "Herkes vaktinde emekli olmalı. Seçim kaybetsek de yokum" diyerek meydanlarda seslerini duyuran EYT'lilerin talebini reddetmişti.
İktidar çevreleri mezarda emekliliği hoyratça savunmuş, emeklilik haklarını isteyenleri "çocukların geleceğini" karartmakla suçlamıştı.
Yüzbinlerce kişinin mücadelesiyle geçen üç yılından ardından durum değişti. Seçimler kapıda ve sayıları 1 milyon 800 bin olan EYT'linin bu düzenleme gerçekleşmediği takdirde iktidara oy vermeyeceği gerçeği AKP'yi zor durumda bıraktı.
Seçim öncesi tüm EYT'lilerin haklarını vereceklerini duyuran AKP iktidarı, 1999 öncesi sigortalı çalışan herkesin emeklilik haklarını tanıyacağını duyurdu.
Patronlar harekete geçti
Bu duyulur duyulmaz, patron örgütleri EYT düzenlemesine karşı açıklamalara ve iktidara baskıya başladı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Çalışma Bakanlığı'na yazdığı mektupta, EYT düzenlemesinden rahatsız olduğunu belirtti. Uygulama sonrasında yüklü kıdem tazminatı ödemesi ile karşı karşıya kalacaklarını, nitelikli iş gücünü kaybedeceklerini, emeklilerin yeniden çalıştırılmasının ek maliyetler getireceğini açıkladı.
Diğer bir patron örgütü İstanbul Ticaret Odası da düzenlemeden ötürü ciddi bir kıdem tazminatı yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacaklarını, bu nedenle çok kaygılı olduklarını açıkladı.
Çelişkili açıklamalar
Bu çıkışların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'de Çalışma Bakanı Vedat Bilgin ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile biraraya geldi.
Toplantıdan gelen haberler EYTlileri bir kez daha öfkelendirdi. Bakan Nebati'nin masaya yaş sınırını koyduğu, kadınlarda 48 erkeklerde 50 ya da daha kötüsü kadınlarda 50 erkeklerde 52 yaşı doldurma şartını getirmek istedikleri duyuldu.
İktidarın EYT'lilerin taleplerine sınırlama ve engel getirmesi ise "kaynak yok" gerekçesine bağlandı. Şimdiki en düşük emekli maaşı 3 bin 500 lira. Yeni yılda bu rakam 5 binin üzerine çıkabilir. EYT kapsamındakilere maaş bağlanırsa bunun maliyetinin 100 milyar lirayı bulacağı söyleniyor. İktidar çevreleri bu miktarda ödemenin SGK'yı batıracağını iddia ediyor.
Buna karşılık pek çok sosyal güvenlik uzmanı, patronların ya da iktidarın ileri sürdüğü çekincelere katılmıyor. Uzmanlar 1 milyon 800 bin kişinin emeklilik haklarının tanınmasını ne bütçeyi ne de sistemi batırmayacağını söylüyor.
Kaldı ki EYT'liler, sigorta primlerini baştan ödedi. Sosyal güvenlik sistemlerinin mantığı, çalışırken sigorta primini ödemek, emekli olunca yatırdığının karşılığını almaktır. Bu devletin vatandaşlarına verdiği az sayıda güvenceden biridir. Devasa kaynaklar, Diyanet'e ya da MSB'ye harcanırken, "bütçe bu yükü kaldırmaz" iddiası doğru olamaz.
Tam da bu durumdan ve seçim sıkışıklığından dolayı, iktidar 'EYT sorununu çözeceğiz' demeye devam ediyor.
Haksızlığın başlangıcı
1990'lar boyunca dünyada sosyal güvenlik sistemleri, egemen sınıfların yoğun saldırısı ile bambaşka bir hale getirildi.
Her yerde emeklilik yaşı yükseltildi. Bu işçilerin büyük direnişleriyle karşılandı.
IMF ile yapılan anlaşmanın bir parçası olarak 8 Eylül 1999'da çıkarılan bir yasa ile emekli olmak için gerekli olan prim gün sayısına yaş şartı da eklendi. 8 Eylül 1999 öncesinde sigorta kaydı olanlar, haksız bir biçimde, prim günleri dolsa da emekli yapılmadılar, yaş sınırını beklemek zorunda bırakıldılar. Halbuki bu kişiler işe girdiklerinde emeklilikle ilgili bir yaş sınırı yoktu.
Değişiklikten önce, emekliliğe hak kazanabilmek için sigortalılık süresi ve prim gün sayısındaki koşulların karşılanması yetiyordu. Değişiklik öncesinde kadınlarda 20, erkeklerde ise 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme koşulunu yerine getirenler emekli olabiliyordu.
Emeklilik hakkını gasp eden bu girişime imza atan dönemin hükümeti Mesut Yılmaz'ın ANAP'ı, Bülent Ecevit'in DSP'si ve Devlet Bahçeli'nin MHP'sinden oluşuyordu. Bu hükümete karşı muhalefet olarak gelişen Erdoğan'ın AKP'si 2001'de iktidar geldikten sonra bu yasayı uyguladı ve fanatikçe savundu. Çünkü iki hükümet de kapitalistlerin hükümetiydi.
Bugün ise AKP yüzbinlerin mücadelesi sonucu geri adım atmaya başladı.
---
Ne istiyoruz?
► İktidar EYT'lileri oyalamayı bırakmalı, yasa tasarısı en geniş haliyle meclise getirilmeli.
► EYT'de şart, koşul sınırlama kabul edilemez.
► Emeklilik her çalışanın hakkıdır.
► Tüm işçiler, EYT'lilere destek olmalı ve kendi emeklilik haklarını kazanmak için harekete geçmelidir.
(Sosyalist İşçi)