KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Yükseköğretim Bürosu'nun açıklaması...
"Dünyanın neresinde olursa olsun, egemenlerin savaş politikalarının sonuçları değişmemektedir. Kimi zaman emperyalist arzularla, kimi zaman hegemonya kurma telaşıyla kimi zaman ise iktidarını güçlendirmek amacıyla savaş kararı alan egemenler, insanlığa büyük acılar yaşatmaktan ve arkalarında ağır bir yoksulluk bırakmaktan vazgeçmemekteler.
İnsanlığın ortak değerlerini yok eden söz konusu politikalara ve egemenlerin tükenmek bilmeyen arzularına karşı çıkmanın, muktedirleri rahatsız etme pahasına “savaşa hayır” diyebilmenin ve barışı savunmanın ağır bir sorumluluk olduğunu çok iyi biliyoruz.
Rusya’da, bu ağır sorumluluğun farkında olarak “Savaşa hayır!” diyen ve barış talep eden akademisyenlerin yanında olduğumuzun ve onlarla dayanışma duygularımızı paylaştığımızın bilinmesini istiyoruz.
Yayınladıkları bildiri ile Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonlarının derhal durdurulmasını ve sorunların barışçıl diyalogla çözülmesini talep eden Rusya’daki bilim insanlarının onurlu duruşunu sahipleniyor ve Rusya hükümetinin bildiriyi imzalayan akademisyenlere yönelik baskıcı tutumunu protesto ediyoruz. Diğer yandan Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde Rus bilim insanları ve aydınlarına yönelik işten çıkarma ve linç kampanyalarının da karşısında olduğumuzu, emperyalistler arası savaş politikalarının faturasının bilim insanlarına, emekçilere, halklara ödetilme girişimlerine karşı dayanışmayla mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Savaşa karşı barış talebinin ilkesel bir duruş olduğu gerçeği, barış konusunda ikiyüzlü tavırlara bürünenlerin de ifşa olmasını sağlamaktadır. NATO’nun, ABD’nin, AB’nin ve Rusya’nın bu konudaki sicili bir yana; ülkemizde, 2016 yılında, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladıkları ve savaşa karşı barış talep ettikleri için görevlerinden ihraç edilen, haklarında davalar açılan, gözaltına alınan, tutuklanan, hedef gösterilen ve ağır bir linç ve nefret kampanyasına maruz bırakılan barış akademisyenleri gerçeği ortadadır. Bu tasfiye ve linç kampanyasını örgütleyen siyasi iktidar, medya, yargı, üniversite yönetimleri, YÖK, ÜAK ve TÜBİTAK gibi kurumlar ile siyasi iktidara yaranmaya çalışan kişilik yoksunları ise şimdi tam bir ikiyüzlülükle Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde, en ön saflara geçmeye çalışan, siyasi iktidarın borazanlığını yapan barış savunucuları olmuşlardır. İşte tam da bu nedenle, ilkesel bir duruşla barışı inşa edebileceklerin egemenler ve onların destekçilerinin olamayacağı, aksine barışın, tüm ezilen ve emekçi kesimlerin ortak mücadelesiyle inşa edilebileceği açıktır.
AB, ABD ve NATO’nun yayılmacı ve savaşı kışkırtan politikalarının karşısında olduğumuz gibi Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin de karşısında olduğumuzu ve bir an önce bu savaşa son verilmesini istiyoruz. Genel olarak dünyada, daha özel olarak bilim ve teknolojide son bin yıldır daha taşıyıcı olmuş Batı’da da bilim insanlarının savaşa karşı ortak tavır sergilemesi gerektiğini düşünüyor, bu kanlı savaşı başlatan, sürdüren ve sürmesinden nemalanan hiçbir güce yedeklenmeyen uluslararası barış çağrısının oluşması konusunda akademik çevrelerden ciddi bir ses yükselmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu vurguluyoruz.
Eğitim Sen Yükseköğretim Bürosu olarak, Rusya’da “savaşa karşı barışın sesi” olan on binlerce insanın yanında olduğumuz gibi ülkemizde ve dünyada kendi siyasi iktidarlarının suçlarına ortak olmayan bilim insanlarının da yanında olduğumuzun, karşılaşacakları baskıları yakından takip ettiğimizin ve insan, toplum, doğa yararına üniversite talebimizin bir parçası olarak barış için uluslararası dayanışmayı örgütlemeyi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Yaşamak ve yaşatmak için…
Dayanışmayla!"