Swaziland’da neler oluyor?

22.07.2022 - 15:20

Dünya basınına yansımayan bir halk isyanı

 

Sırf kralın canı öyle istedi diye Esvatini olarak yeniden adlandırılan Afrika'nın son mutlak monarşisi Swaziland’da bir yılı aşkın süredir devam eden bir halk direnişi var. Swaziland halkı, Kral Mswati III'ün temsil ettiği mutlak monarşiye karşı büyük bir mücadele veriyor.

 

Swaziland’daki mutlak monarşi 1968 yılında devreye sokuldu. Öncesinde İngiliz sömürgesi olan ülke o yıl, Swaziland’dan çekilen İngiltere’nin gidişiyle birlikte bağımsızlığını ilan edecekti ki sömürgeci güçler ülkenin ve tüm doğal minerallerin yönetimini kraliyet ailesine devretti.

Zengin altın ve elmas madenlerine sahip olan ülkenin madencilik endüstrisi de Mswati tarafından kontrol ediliyor.

Swaziland Komünist Partisi (CPS) üyelerinden Pius Vilakati’nin BreakThrough News kanalında aktardıklarına göre, 1968’den bu yana kraliyet ailesiyle yürüttükleri sıkı ilişkilerini sürdüren ülkelerden, İngiltere başta olmak üzere, ABD ve AB de Afrika’da apartheid’a karşı bir mücadele yürüten özgürlük hareketini bastırması için Mswati III'e destek sunuyorlar.

“Bu [mutlak monarşi] Afrika’ya özgü bir siyasi sistem değildir,” diyor Vilakati; “Sömürgeciler ve apartheid rejimi tarafından yaratılıp dayatıldı.”

Vilakati, İsrail ve Taiwan’ın da kraliyet ailesine askeri ve ekonomik yardım sunduklarını ve mutlak monarşiyi desteklemeye devam ettiklerini aktarıyor. AB ise ülkedeki şeker endüstrisini ele geçirmenin peşinde.

“Bu kadar destekleniyor olmasa, halk bu rejimi bir saat içinde devirirdi.”

Swaziland’da halkın yüzde 70’i açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmişken, ülkenin tüm kaynaklarını kraliyet ailesine aktaran Mswati III inanılmaz bir lüks içinde yaşıyor.

Halkını açlığa sürüklerken; 15 karısı, annesi ve çocuklarına hediye edilmek üzere 19 tane Rolls-Royce satın alan Mswati 2019’dan bu yana eğitim ve sağlık sisteminin de içini boşalttı. Ülkedeki sağlık sistemi çöktü, insanlar en temel tıbbi ihtiyaçlarını bile karşılayamadı, tedavi imkanlarına erişemedi. Çünkü sosyal hizmetlere ayrılması gereken bütçe bile kraliyet ailesinin harcamalarına gidiyor.

Pius Vilakati, monarşinin 1973’te tüm siyasi faaliyetleri ve beraberinde sendikal faaliyeti de yasaklamasıyla birlikte, 2021’e kadar ülkede en ufak bir politik talebin bile dile getirilemediğini, parti veya sendika üyesi olduğundan şüphelenilen herkesin suçlanıp yargılandığını aktarıyor; “Kolluk kuvvetlerinin şüphe duydukları herkesi tutuklama yetkisi var. Çünkü hepsi suç sayıldı. Yerel bir topluluk örgütlemek bile suç. Tutukladıkları kimi insanları müebbet hapse mahkum ediyor ve kimilerine de işkence uyguluyorlar.”

Swaziland halkı tüm bu baskı ve zulme “artık yeter” diyerek, monarşiye, 2021’den bu yana büyüyerek sürmekte olan bir isyanla karşılık verdi.

Kral ise bu direniş karşısında son kartını da oynayıp orduyu devreye soktu.

Geçtiğimiz yıl orduya yeni yetkiler de atayan Mswati o zamandan bu yana baskıyı ve zulmü daha da artırdı. Ülkedeki tüm muhalif sesler, devletin kurumları aracılığıyla fişlenip susturulmaya çalışılıyor.

2021’de 70 kişi ordu ve kolluk güçleri tarafından vurularak katledildi.

Ön saflarında gençlerin yer aldığı ve gün geçtikçe tüm ülkeye yayılan direnişte “Mswati Devrilmeli!”, “Demokrasi hemen şimdi!” sloganları atılıyor ve artık orduya karşı da büyük bir mücadele veriliyor.



Bültene kayıt ol