Karl Marx ve işçi sınıfı

25.04.2018 - 10:58
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Eşitliğe ve özgürlüğe dayalı yeni bir toplum fikri, sınıflı toplumların tarihi boyunca varoldu. İnsanlığın her türden baskı, sömürü ve engelden kurtularak topyekun özgürleşmesine kafa yoran genç devrimci Karl Marx, bunu sağlayabilecek gücün işçi sınıfında olduğunu keşfederek aşağıdan sosyalizm geleneğini başlattı.

Neden işçi sınıfı? Marx’ın doğduğu bundan 200 yıl önceki dünyada işçi sınıfı henüz çoğunluğu oluşturmamıştı. En kalabalık işçi kesimi hizmetçilerdi. Fakat sanayi devrimi ve modern fabrikanın ortaya çıkışı ile birlikte  bu yeni sınıf, her geçen gün daha fazla kişiyi saflarına katarak büyüyordu.

Günde ortalama 12 saat çalışan, temel eğitimden yoksun, bir çoğu koyu dindar olan bu işçilerde Marx neyi görmüştü?

Kapitalist toplum, iki  temel sınıfın varlığına dayanır. Kapitalist sınıf, yani üretim araçlarının sahibi zengin azınlık. Hiçbir üretim aracına sahip olmayan ve yaşamak için emek gücünü kapitaliste kiralayan işçiler. Marx, kapitalistin kârının kaynağının işçilerin ödenmeyen emeği olduğunu gösterir. Sermaye büyüdükçe toplumun geri kalanı işçileşir. Tarihte ilk kez, üretimde birleşen bir emekçi sınıf ortaya çıkmıştır.

Marx'ın işçi sınıfında gördüğü güç, üretimde tuttuğu nesnel konumdan ve kolektif davranma yeteneğinden kaynaklanır. Her gün hayatı üreten ve toplumları ayakta tutan işçiler birleşirse, kapitalist sınıfın çıkarları temelinde örgütlenmiş bu dünyadan, yeni ve özgür bir dünyaya geçilebilir.

Peki işçi sınıfı bu mücadeleye nasıl atılacak? Marx, "İşçi sınıfının kurtuluşu, işçi sınıfının kendi eseri olmalıdır" diye düşünüyor ve şu vurguyu yapıyordu: "İşçi sınıfı, önce kurtarıcılardan kurtulmalıdır."

Bu fikir, monarşiye son veren ve burjuvazinin yeni egemen sınıf olmasıyla sonuçlanmış burjuva devrimlerin ve eski komünist-sol geleneklerin deneyimlerinin eleştirisi üzerinde yükselir.

İşçi sınıfı kendi mücadelesiyle kurtulmalıdır çünkü: 1) Kapitalizmin zincirleri, üretildiklerleri yerlerde kırılabilir. Buralar fabrikalar ve işyerleridir. İşçi sınıfı kolektif olarak üretimi kontrol etmeden kapitalistlerin işini bitiremez. 2) Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan işçi sınıfı kendi mücadelesiyle dünyayı değiştirirken, kendi devrimci gücünün farkına vararak kolektif hareket eden bir sınıfa dönüşür.

Marx, "işçi sınıfı ya devrimcidir ya da hiçbir şeydir" der. Her gün işyerlerinde verilen ekonomik mücadeleler genel mücadeleye dönüşmeden, işçi sınıfı acil sorunlarına çözüm içeren ortak talepler etrafında birleşerek mücadele etmeden, bu mücadele içinde devletin kime ait olduğunu görmeden ve egemen sınıfın ezdiklerinin farkına varmadan, toptan kurtuluş için harekete geçmeden mevcut koşullardan kurtulamaz.

Son 200 yılda yaşanan sınıf mücadeleleri ve devrimleri Marx'ın sosyalizminin haklılığını ve eleştirisinin güncelliğini ortaya koyuyor.

Marx sadece bir düşünür değil, hayatını işçi sınıfının örgütlenmesine ve mücadelesine adamış biriydi.

Küresel kapitalizmin birleştirdiği dünyada bugünün işçi sınıfı, toplumun büyük bir çoğunluğudur. İki yüz yıl öncesine göre çok daha eğitimli, deneyimli ve örgütlüdür. Üretimin geri dönülemez bir şekilde küreselleşmesi, çok daha birleşmiş ya da birleşebilecek büyük bir sınıf yarattı.

Konu ister Türkiye'de otoriterleşmeyi durdurmak, isterse dünyadaki iklim değişikliğini durdurmak olsun bunu başarabilecek güç, birleşen işçilerdir.

Volkan Akyıldırım

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol