Seçimler küçük bir ihtimal

10.03.2018 - 14:19
Hakan Tahmaz
Haberi paylaş

16 Haziran 2017 referandumunda kabul edilen “Cumhurbaşkanı Başkanlık Sistemi” siyasette bütün taşları yerlerinden oynattı, siyaset yeniden şekilleniyor. Türkiye 2019 yılında yapılacak seçimlere odaklandı.

AK Parti, MHP ikilisinin oluşturduğu cumhur ittifakının hazırladığı ve Meclis’te görüşülen yasa teklifi, süreci yeni bir evreye taşıdı.

İktidarı bırakmamak ve her koşulda ikballerini garanti altına alacak biçim ve içerikte hazırlanan yasa taslağının altında imzası olanların, demokratik değerler, temsilde adalet ve meşru zeminde kalmak gibi hiç bir dertlerinin olmadığı görülüyor.

Sandık anlamsızlaştırıyor kaygısı

Bu yasayla iktidar, seçimlere ciddi gölge düşürmenin önünü açıyor. Yıllardır süren seçim ve sandık güvenliği tartışması daha da alevlenecek. Yüzde on seçim barajı nedeniyle yürütülen temsilde adalet tartışması katmerleşecek.

Dile getirilen kaygılara ve ortaya konulan iddialara bakılırsa, şimdikinden çok vahim durumla karşı karşıya kalma olasılığından söz edebiliriz.

Sandığın anlamsızlaştığından söz edilmeye başlandı bile. Benzer konularda da dile getirilen kaygıların ve eleştirilerin sonucunda Türkiye’nin geldiği nokta dikkate aldığında konuya ciddiyetle yaklaşmanın gereği ortaya çıkıyor.

Geride kalanların rotasız oluşları da bu durumu çok daha ağırlaşıyor ve sorunumuzu büyütüyor.

Sorun muhalifler mi?

Esas sorun, cumhur ittifakı dışında olmayı tercih edenlerin, 2019 seçimlerine nasıl hazırlandıkları, dahası kapasitelerinin ne derece elverişli olduğu gibi bir dizi konu etrafında ortaya çıkıyor.

Saray ve işbirlikçilerinin neyi nasıl yapacaklarına dair net bir çerçeve ortaya çıktı. Cumhur ittifakının rotası belli. Son bir yıldır Türkiye’de olup bitene bakıldığında bu ittifakın akla hayale gelmeyecek her yola ve her türlü hukuksuzluğu başvurarak yarattıkları “korku cumhuriyetini” derinleştirmeye ve sürdürmeye çalışacakları anlaşılıyor. Tabuta son çiviyi Kasım seçimlerinde çakacaklar.

Beş benzemez “hayırcılar” veya cumhur ittifakının dışında durmayı tercih edenler, ne yapıyorlar, ne yapmak istiyorlar? Ortada bir netlik yok.

Herkes kendi türküsünü söylüyor, kendi davulunu çalıyor. Bunları dinleyen ve bunlardan etkilenen anlamlı bir toplumsal güç oluşmadığı/oluşturulamadığı için de bütün bunlar “kuru gürültü” olmakla kalıyor. Hatta iddia edilebilir ki, bu parçalı durum, bir bütünlük oluşturulmaması, cumhur ittifakının işlerini kolaylaştırıyor, ekmeğine yağ sürüyor.

Saray, cumhur ittifakını daha da geliştirmek için kapısını çalabileceği kesimlerin kapılarını aşındırıyor. Muhalefet ise ‘tren sallamaya’ devam etmenin ötesine geçebilmiş değil. Muhalefet, sandık güvenliğini sağlanma amacıyla sınırlı kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Oyları çoğaltma meselesi geri plana itilmiş halde. Hiçbiri “dostlar alışverişte görsün” hallerini aşacak güçlü bir siyasal iradeye ve lidere sahip değil. 16 Haziran referandumunda hayır oyu verenler çantada keklik sanıyorlar. Referandumda hayır oyu kullanan AK Parti seçmeninin 2019 seçimlerinde de muhalefete oy verecekleri hayalini görüyorlar.

Büyük yanılgı

2019 Kasım’ında oylanacak olanla, 16 Haziran’da oylananın farklı olduğunun ayrımında bile değiller. Haziran’da sistem oylandı, Kasım’da memleketi kimin yöneteceği oylanacak. Muhalefetin parlamenter sisteme geri dönme konusunda dahi bir ortaklığı ya da ortak bir projesi yok. İlkelerde anlaşmadan söz eden muhalifler parlamenter sistem konusunda hem fikir değiller.

Bütün bunlar bir tarafa, hala muhalefet hareketinin her birinin siyasal bagajı birlikte davranmalarını önleyecek boyut. İyi Parti, CHP ile ittifak düşünmediğini ve kimlerle ittifak yapabileceğini her fırsatta açık bir biçimde ortaya koyuyor. SD partisi dışındaki hiçbir parti HDP’yi ağzına dahi almıyor. HDP’nin gölgesine yakın düşmekten dahi korkuyorlar. CHP herkes benim etrafımda toparlansın yaklaşımını terk etmiş değil. HDP diğer partilerin dışlayıcı tutumu nedeniyle kendi köşesinden şimdilik izliyor.

Muhalifler, cumhur ittifakının siyasal duruşuyla problemi olanlara ve çeşitli nedenlerle karşı olanlara güven aşılayan, sahici liderleri yok ve cesaretle bir siyasal açılım yapmaktan uzaklar.

KONDA’nın son araştırmasında seçmenin %40’ı, mevcut siyasi liderlerle bugünkü krizin aşılmasını mümkün olmadığını ifade etmiş. Bu tutumu değiştirecek bir gelişme olmadıkça acı ama gerçek olan Saray’ı durdurmanın mümkün olmadığı. Yine KONDA’nın verilerine göre seçimlerinin sonucunu 57 milyon seçmenden her seçimde farklı tercih yapan 22 milyon seçmen kitlesiyle, genç seçmen kitlesinin belirlediği görülüyor.

Her şeye rağmen küçük bir ihtimal var. Bu, muhaliflerinin, bu iki kategorideki seçmenlerin ve Haziran referandumunda hayır oyu veren AK Parti seçmenlerinin ciddi bir kesimini kazanmaları ve makulü mümkünde aramalarıdır.

Hakan Tahmaz

(hakantahmaz.com)

Bültene kayıt ol