Arabulucu değil örgütlü mücadele

06.11.2017 - 12:51
Faruk Sevim
Haberi paylaş

Yeni iş yasası ve özellikle arabulucu meselesi, hükümet tarafından işçi sınıfının önüne yeni bir engel olarak konuldu. İşçilerin gündeminde örgütlenme ve geçim sıkıntısı konularında zaten bin bir türlü zorluk vardı. Şimdi mahkemelerde hak arama konusunda yeni bir engel daha çıkarıldı.

TBMM’de 12 Ekim 2017 tarihinde kabul edilen İş Mahkemeleri Kanunu ile birçok yasada değişikliğe gidildi. İşçi alacaklarında 10 yıl olan zaman aşımı süresi 5 yıla indirildi, işçilerin haksız işten atılmalarda Çalışma Bakanlığına başvurma hakları ellerinden alındı. Özellikle de arabuluculuk sistemi ile iş hayatına yepyeni bir sorun daha getirildi. İşçiler, işe iade ve her türlü alacak nedeniyle patronlara karşı şimdiye kadar mahkemelere başvuruda bulunabiliyorken, artık arabulucu süreci sonuçlanmadan dava açamayacaklar.

Arabulucu hizmeti ücretli olacak, ücretleri taraflarca eşit olarak karşılanacak, ilk arabulucu toplantısına katılmayan taraf, tüm yargılama giderlerini davayı kazansa bile kendisi ödeyecek. Her ne kadar arabulucular için 3 haftada sonuçlandırma ve bu süreyi en fazla 1 hafta uzatma şartı getirilmişse de, arabulucunun taraflara tebligat yapmak için harcayacağı süre dikkate alındığında, kaybedilecek süreler ayları, belki de bazı durumlarda yılları bulabilecek.

İş hukukunda işveren güçlü taraf, işçi ise güçsüz taraf olarak kabul edilir ve işçi korunurdu, arabuluculuk sisteminde bu bakış ortadan kaldırıldı. Hakkını dava yoluyla almak isteyen işçi, zorunlu arabuluculuk sisteminde belki de yıllarca sürebilecek yeni bir uzatma ile karşılaşacak. Hak arayan işçi için yargılama giderlerine arabulucu bürosu giderleri ve arabulucu ücretleri eklenecek. Bu durum mahkemede kaybetme korkusu yaşayan, yargılama maliyetlerinden endişelenen binlerce işçi için işverenle kendi aleyhine uzlaşma durumu doğduracak.

Bu düzenleme, işçi sınıfının içinde bulunduğu veya içine itildiği koşullardan sermayenin yararlanması için yapılmıştır. Sendikalar, bu yasanın görüşülmesi sürecinde hemen hiçbir tepki göstermediler. İşçilerin üçte birinin kayıtsız çalıştırıldığı, kayıtlı işçilerin de sadece yüzde 12’sinin sendika üyesi olduğu günümüzde, var olan sendikal örgütlülükler işçi sınıfının çıkarlarını korumada yetersiz kalmaktadır. İşçilerin kendi çıkarlarını korumak için iş yerlerinden, tabandan başlayan örgütlenmelere ihtiyacı var.

Faruk Sevim

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol