OHAL’de parklara: Sokak Akademisi

16.06.2017 - 14:36
Can Irmak Özinanır
Haberi paylaş

Halka değil devlete karşı ilan edildiği söylenen OHAL, bugüne kadar yüz binden fazla emekçinin sorgusuz sualsiz işsiz kalmasına yol açtı. Ağır darbe alanlardan birisi de akademisyenler oldu.

1 Eylül’den itibaren KHK’ler Eğitim Sen üyesi, barış imzacısı, solcu, demokrat akademisyenlere dokunmaya başladı. Bir gece yarısında çalışma arkadaşlarımızın “sivil ölüm”e mahkûm edildiklerini öğrendik. Her KHK’da, üniversite içinde eşitlik, adalet, özgürlük gibi kavramları akademik çalışmanın kendisinden, teoriyi pratikten ayırmayan insan sayısı daha da azaldı. Yaşananlar acı verici deneyimler ancak her zaman olduğu gibi tarih sadece acılarla ilerlemiyor. Ezilenler, haksızlıktan, zulümden, baskıdan umut yeşerten hikâyeler yazma yeteneğine sahipler. 1 Eylül KHK’si ile ihraç edilen Kocaeli Üniversitesi’ndeki barış akademisyenleri birbirlerinden ayrılmadan hemen bir dayanışma akademisi kurdular, şimdi pek çok şehirde dayanışma akademileri var: Ankara, Eskişehir, İzmir, Antalya, Dersim… Umudun yeşermesine vesile olan bir başka hikâye ise Ankara’da doğdu: Sokak Akademisi.

Çağrısı şöyle bitiyordu:

“Muhalif bilim insanları olarak, öğrencilerimizle birlikte, üniversitelerimizde sistematikleştirilmiş bu şiddete karşı çıkıyoruz. Bilimi ve yaşamı kampüslerden söküp atmak isteyenlere karşı akademiyi hayatın ortasına yani sokağa taşıyoruz. Sokaktakiler için ürettiğimiz bilgi ve düşünceyi sokaklarda anlatacağız. Sokak Akademisi’nin ilk ders dönemi başlıyor”  

4 Aralık’ta Sokak Akademisi’nin yükünü en fazla omuzlayan arkadaşlardan Mehmet Mutlu ve Yasin Durak’ın “Hegemonya ve Karşı-Hegemonya” başlıklı dersi ile Kuğulu Park’ta başladı. Gezi Parkı Direnişi’nde mesken edindiğimiz parklara bu sefer OHAL koşullarında ve kışın soğuğunda geri dönüyorduk. Ankara’nın soğuğu meşhurdur, bilirsiniz. Üşüdük, çok üşüdük ama pek çok dostumuzu, meslektaşımızı dinleme, birbirimizle, öğrencilerimizle ve hiç tanımadığımız insanlarla şansını bulduk Sokak Akademisi’nde… Her ders sonrasında çorbalarıyla içimizi ısıtan ÇerÇöp Çorbacılar’ı da unutmamak lazım.

Yukarıda ezilenlerin yazdığı hikâyelerden söz etmiştim. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Ocak ayında ihraç edilen Sevilay Çelenk’in Seğmenler Parkı’ndaki dersinin başlığı “Hikâyelerle Direnmek” idi. Pek çok hocam ve arkadaşımla beraber ihraç edildiğimiz 686 sayılı Şubat KHK’sinin ve ardından #HayırGitmiyoruz sloganı ile Cebeci Kampüsü’nde ve Ankara sokaklarındaki direnişimizin hemen üstüne gelmişti bu ders. “Hikâyelerle direneceksek, altını çizeceğiz diye acıların üzerine basmamamız gerekiyor” demişti Sevilay Hoca. Sokak Akademisi, ihraç edilen, ihraç edilme tehdidi altında yaşayan, üniversitelerde giderek yalnızlaşan, baskı, mobbing gören akademisyenler, hocalarından koparılan öğrenciler için acının değil umudun altını çizen en önemli pratiklerden biri oldu.

Sokak, her şeyin başladığı ve bittiği yerdi aslında. Çok iyi anladık ki sokakta özgürlük yoksa üniversitede de yok. İşte tam da bu yüzden Sokak Akademisi, akademiyi sokağa, sokağı akademiye taşımayı önüne bir görev olarak koydu. Bir gün ihraç edilen sağlık emekçisi Mahmut Konuk’un yanındaydı Sokak Akademisi’nin yazı tahtası, bir gün açlık grevinde oldukları için tutuklanan Nuriye ve Semih’in bulunduğu Sincan Cezaevi önünde. Her zaman çok kalabalık değildik, çoğu zaman sebatla işi üstlenen birkaç arkadaşımız taşıdı bütün yükü ama eğitim üzerine yeniden düşündürdü, daha önceden üniversitelerde yaptığımız işi farklı bir şekilde yeniden örgütledi, direnmenin, eylemenin yeni ve yaratıcı yolları olduğunu gösterdi Sokak Akademisi. Az şey değil başardığı. Dayanışma akademilerini, sokak akademilerini kurabilmeyi bu kadar baskı üzerimize gelmeden akıl edebilseydik diye düşünmeden edemiyorum.

Bu hafta dönemin sonuna geldik. Pazar günkü dersten sonra Sokak Akademisi bir süreliğine tatilde olacak, sonra çoğalarak yeni hikâyelerle direnmeye devam edecek.

Can Irmak Özinanır

[email protected]

Bültene kayıt ol