Darbe davaları sulandırılırken

01.06.2017 - 22:49
Rıfat Solmaz
Haberi paylaş

Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşananlar yeniden tekrarlanıyor. Davalar, 15 Temmuz darbe girişimi sulandırılıyor. Hemen tüm siyasi odaklar 15 Temmuz darbesinin sulandırılmasında eşit paya sahip.

Darbeleri Araştırma Komisyonu

15 Temmuz’da TBMM’de kurulan Darbe Araştırma Komisyonu’nun gecikmeli raporu geçtiğimiz hafta Komisyon Başkanı ve AKP milletvekili Reşat Petek’in yaptığı bir basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşıldı.

Basın açıklamasında öne çıkan vurgular şöyle toparlanabilir: 1. Darbe bir FETÖ girişimidir, 2. Bir binbaşının ihbar etmesi nedeniyle erkene çekildiği için başarı kazanamamıştır, 3. Fetfullah Gülen yaklaşık 40 yıldır böyle bir darbeye hazırlanmaktadır, 4. Darbe önceden haber alınamadığı için bir istihbarat zafiyeti olduğu açıktır.

Komisyon, darbe girişiminin erkene çekilmesinin yarattığı telaşın darbenin başarılı olmasını engellediğini ilan etti. Fakat, yapılan iki vurgu 15 Temmuz’un bizzat darbeyi araştırmakla yükümlü komisyon tarafından bile sulandırıldığını gösteriyor. Birisi, 15 Temmuz darbesi, tek başına bir Fethullahçı darbeci girişimi değildir. 15 Temmuz omurgasını Fethullahçı darbecilerin oluşturduğu bir darbe koalisyonunun girişimidir. Komisyonun ikinci sulandırma girişimi ise darbenin siyasi ayağına ilişki bölümde Reşat Petek’in tutumuyla açığa çıktı. Petek, çok eski bir makbuzu gösterdi. Makbuza göre Gülen 1967 yılında CHP’ye 5 bin TL bağış yapmış görünüyor. Petek, hem basın açıklamasının devamında hem de daha sonra CHP’nin darebeyle ilişkisi olduğu anlamında değil Fethullaçı darbecilerin bir çok siyasi partiyle ilişkilerinin kanıtı olduğu için belgeyi gösterdiğini söylese de, 15 Temmuz darbe girişimini CHP adını vererek anlatmak, darbe girişimini sulandırmaktır.

“Kontrollü darbe” teorisi

15 Temmuz’u sulandıran bir başka yaklaşım ise CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından 16 Nisan referandumundan önce de dile getirilen, “Kontollü darbe” yaklaşımı. Bu yaklaşım da 15 Temmuz darbe girişimini küçümsüyor. 15 Temmuz’dan sonra AKP-MHP ortaklığıyla gündeme gelen ve demokratik alanda elde kalan bir çok kazanımı budayan OHAL uygulamaları, KHK’lar ve alakasız bir çok insanıın FETÖ’cü suçlamasıyla tutuklanması gibi gelişmeler, özetle hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra anti demokratik uygulamaların dozajını artırması Kılıçdaroğlu’nun iddiasına ikna edici psikolojik bir zemin hazırlıyor.

Fakat, 15 Temmuz’un karanlıkta kalan yönleri ayrı bir konu, 15 Temmuz’un hükümet tarafından kontrol edilen, arkasından gelen uygulamalar için planlanan bir girişim olduğunu iddia etmek bambaşka, 15 Temmuz darbe girişmini sulandıran bir yaklaşım.

Darbecilerin yaklaşımı

Darbeyi sulandıran bir önemli kesim de bizzat darbeciler. Bir dizi 15 Temmuz davası başladı. İddianameler hazırlandı. Bu davalarda yargılanan darbecilerin konuşmalarına göre, hiçkimse darbeci değil!

Henzü darbe girişmindeki rolünü üstlenen bir darbeciye rastlanmadı. Tıpkı Ergenekon davaları sürecinde olduğu gibi, Ergenekon’un da en önemli özelliği kamuoyunu varolmadığına ikna etmesiydi. 15 Temmuz darbe koalisyonu ve bu koalisyonun başını çeken Fethullahçı darbeciler de şimdi aynı yol haritasını izliyor. Ergenekon sürecinde, “Ergenekon yetmez! Tüm darbeciler yargılansın” diyeceğine Ergenekon’u aklayanlar ve Ergenekon davalarına kendi sinsi planlarını ekleyerek bu davaların akamete uğramasına neden olanlar gibi, şimdi de 15 Temmuz darbe koalisyonu görünmez hale getiriliyor.

Buna dur demek zorundayız.

Bu ise öncelikle demokrasinin yeniden devreye girmesiyle mümkün olabilir.

Rıfat Solmaz

Bültene kayıt ol