Acayip havalar devam ediyor

07.02.2015 - 02:06
Anıl Yüksel
Haberi paylaş

Türkiye'de yönetenlerin iklim değişikliği kavramını cümle içinde kullanması İstanbul'daki barajların doluluk miktarı ile orantılıdır. Az yağışlı bir sezona veda edip oldukça sıcak bir yaza merhaba dediysek ve barajlarda büyükbaş hayvanlar otlamaya başladıysa bir, bilemedin iki bakan veya vekil iklimlerin tuhaflığından bahseder.

Şanslıysak ve kış geldiğinde İstanbul'daki barajlar dolmuşsa, içimiz rahattır artık. Yağışların bu kadar azalmasının sebebi nedir? 2014 nasıl en sıcak yıl olmuştur? Buna bakılmaz. Türkiye'nin küresel iklim değişikliğine katkısı ne seviyededir? İlgilenilmez. Ömerli ya da Büyükçekmece barajlarına bakılır. Gerisi teferruattır.

Bakın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ne güzel demiş: "Mesela 2014 yılında büyük bir kuraklık yaşadık. Bunu herkes biliyor. Ama Allah'a şükürler olsun, biz bu kuraklığa rağmen Türkiye'nin hiçbir yerinde susuzluk sıkıntısı çektirmedik. Bu tecrübenin, şevk ve heyecanın neticesidir."

Ama bakan Eroğlu, değişen hava olayları nedeniyle üzüm fiyatlarının rekor seviyeye gelmesinden, kuraklık sebebiyle biber fiyatlarının yüzde yüz artmasından, Meke Gölü'nün kuruyup kıpkırmızı olduğundan bihaber değildir sanırım.

Amerika'nın Kaliforniya eyaleti en kurak dönemini geçiriyor. 2014 yılı sonunda, su havzalarındaki miktarın normal mevsim seviyesinden 41,6 trilyon litre daha az olduğu açıklandı.

Daha geçtiğimiz günlerde, Madagaskar'ın Androy bölgesinde kuraklık sebebiyle Aralık ayından bu yana 103 kişinin öldüğü belirtildi.

Son 40 yılın en şiddetli kuraklığını yaşayan Brezilya'da, 17 Şubat'ta yapılması planlanan karnavallar iptal edildi.

Buraya kadar olanlar, iklim değişikliğinin sonuçlarından biri olarak görülen kuraklığın Türkiye'de ve dünyada yalnızca 2014-2015 senelerinden bazı güncel örnekler.

Bosna ve Sırbistan'da olağanüstü hal ilan ettiren son 120 yılın en büyük sel felaketi, New York'u aylarca donduran aşırı soğuklar, İstanbul'un birden fazla yerinde görülen hortumlar iklim değişikliğinin farklı sonuçları olarak karşımıza çıkıyor.

Bugünlerde 20 derece sıcaklığı gören Şubat ayındaki lodosun yarattığı dev dalgalar sosyal paylaşım ortamlarında beğenilere doyamasa da, aynı lodos Türkiye'de 12 kişinin ölümüne sebep oldu.

Şu çok açık ki; kuraklığıyla, aşırı iklim olaylarıyla, iklim değişikliği canlı hayatını tehdit ediyor.

2014'ün Eylül ayında BM'nin iklim zirvesi için olağanüstü toplanması sırasında tüm dünyada 770.000'den fazla insan sokağa çıkmıştı. Oldukça ciddi bir uyarıydı bu. 2015'in Aralık ayında ise Paris'te yapılacak zirvede hükümetlerin nihai bir anlaşma imzalaması konuşuluyor. Bizler, küresel iklim değişikliği karşısında gerçek anlamda olumlu bir adım atmayan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğimizi söylemek için yine sokaklarda  olacağız. Hem de daha kalabalık, daha güçlü bir şekilde. O yüzden bu cümleyi daha sık söylememiz gerekecek:

"İklim İçin Ben de Varım"

Anıl Yüksel

[email protected]

Bültene kayıt ol