Trump karşıtlığı yeterince radikal değil mi?

14.02.2017 - 08:48
Can Irmak Özinanır
Haberi paylaş

Trump karşıtı gösteriler, AKP’li kalem erbabı tarafından ya görmezden gelindi ya da ikiyüzlülükle suçlandı.

Argüman şu minvalde: Bugüne kadar Obama’nın veya Clinton’un suçlarına ses çıkarmayan insanlar bugün Trump’a karşı sokağa çıkıyorlar, dolayısıyla asıl dertleri Müslümanların ABD’ye girişinin yasaklanması vb. değil. AKP, artık görevde olmayan Barack Obama’yı hedef tahtasına oturtuyor hatta anti-Obamacılık üzerinden Trump aklaması yapıyor. Yıllardır Müslümanların duyarlılıklarını kitleleri kendi iktidarı etrafında konsolide etmek üzere kullanan AKP, son bir yıl içinde buna benzer pek çok çark ediş yaşadı: İsrail-Mavi Marmara meselesi, Rusya ile yakınlaşma vb. Kendi iktidarları ile uyuşmayan her şeye kolayca monte ettikleri İslamofobi şimdi gayet somut biçimde ayrımcılık üretirken ise İslamofobiye karşı harekete geçen kitleleri karalıyorlar.

Trump karşıtı gösterilere AKP’nin gösterdiği tepki kendi iktidar perspektifi ile ilgili ancak benzer eleştiriler tüm dünyada kapitalizme karşı farklı alternatifler arayanların saflarından da yükseliyor. Kimi Trump’a karşı ABD’de başlayan ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok yerine sıçrayan gösterileri yeterince radikal bulmuyor. Bu harekete katılanların Black Lives Matter (Siyah Hayatları Önemlidir) veya savaş karşıtı hareket gibi hareketlere yeterince duyarlı olmadığı, kişiye odaklı bir muhalefet yürütüldüğü gibi eleştiriler yükseliyor. Bunun Türkiye’deki en net örneklerinden biri Cumhuriyet’te Nuray Mert tarafından yazılan “Amerika’nın ‘aydınlık yüzü’” başlıklı yazı.  Mert, yazıda sokaktaki hareketin Amerikan istisnacılığına yani Trump’ın Amerikan değerlerine yakışmadığı yönündeki bir itiraza dayandığını söylüyor.

Toplumsal hareketler içinde her zaman farklı görüşlerden insanlar yer alır, bu görüşler çoğunlukla sistemin sınırları içindedir ancak eylemeye başlayan insanlar hareket içinde daha radikal fikirlerle hem karşılaşma şansına sahip olurlar hem de bu fikirlere daha açık hâle gelirler. Bu eylemleri küçümseyenlerin atladığı bir nokta daha var. Trump’a karşı sokağa çıkan hareket bir süredir geri çekilmekte olan toplumsal hareketlerin yeniden sokağa çıkması yönünde küresel bir ivme yaratma, dolayısıyla antikapitalistler için yeniden bir toparlanma sağlama potansiyeline sahip. ABD’nin ardından İngiltere’deki gösterilerin de son derece kitlesel olması bunu bir düzeyde ortaya koyuyor. 15 Şubat 2003’te Trump’ın seleflerinden Bush’a karşı dünya tarihinin en büyük eylemleri yapılmıştı, o harekete de katılan bütün insanlar ortak bir sistem karşıtlığı taşımıyordu ancak daha sonraki pek çok mücadelenin dayandığı deneyimi yaratmışlardı. Şimdi de mesele Trump’tan ibaret değil. Bu gösteriler mültecilerle dayanışmayı, ırkçılık karşıtlığını merkeze oturtuyorlar. Kapitalizmin daha fazla ırkçılık ve otoriterizm üretme eğiliminde olduğu bu dönemde böyle bir politik hat çok önemli. AKP’nin bu konudaki tutumu da tabanındaki ezilenler ile parti liderliği arasındaki çelişkiyi derinleştirebilir. Elbette dünyayı değiştirmek için bu gösteriler yeterli değil ama Trump’a karşı gösterilerin küreselleşmesi bugünün mücadelesinde yeni bir sıçrama tahtası olabilir.

Can Irmak Özinanır

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol