Hepimiz

11.01.2017 - 06:33
Sennur Baybuğa
Haberi paylaş

Gece kar yağmaya başladığını duyduğum halde dışarıya bakmadım.

Çocukluğumda olduğu gibi, sabah bembeyaz bir örtüye bürünmüş bir günün sürprizini istedim kendim için, kıza da baktırmadım, aynı duyguyu yaşasın diye… Gece 03.30 civarında pencereden dışarıya baktığımda çam ağaçlarının üzerini örten bembeyaz bir örtü ile karşılaştım. Ve sabah evin önünde tüm hayatımızın ne kadar beyaz dışı rengi varsa kapatarak tabiatın bize ödül verdiğini fark ettik. Şimdi kusursuz bir beyazın artan yerinde zamansız duruyorum işte.

Tıpkı bunun gibi, dün gece çıkan yeni KHK’ların detaylarına da bakmadım, bu işi de akşamdan sonraya bırakmak istedim. Hangi dernekler kapatılmış, kimler işsiz kalmış, devlet hangi organına bıçak atıp içini boşaltmış, bunları da görmek istemedim akşamdan…

Ve şimdi ama bu saatte;

Gözün kardan ve tipiden gözü çok zor gördüğü ve sokak hayvanlarının kendilerine yiyecek ve sıcak bir delik aradığı şu vahşi kış gününde, Galatasaray’da yüzlerce haftadır bıkmadan usanmadan sonsuz bir sessizlik, sebat ve isyan içinde oturan, çocuklarını, eşlerini, kardeşlerini nerede olduğu bilinmez şekilde kaybetmiş annelerin sessiz soğuk ıslak oturdukları yerde saldırıya uğradıklarını öğrendim. Saldırmışlar ve bir kısmını gözaltına almışlar, yüzlerce hafta sonra bu yoksul, kimsesiz ve acılı insanların, bir avuç insanın koca devleti yıkmaya muktedir olacaklarını düşünmüş, endişeye kapılmışlar. Bu kadar güçleri olsa idi evlatlarına mezar yeri bulurdu bu insanlar, oysa buzdan daha soğuk içimiz artık.

Derken ve birden bire yeni işsizler, yıllarını sadece üniversitelerde, kütüphanelerde geçirmiş ve çocuklarımız onların öğrencisi olabilsin diye binlerce, milyarlarca paralar döktüğümüz hocaların da işlerinden paçavra gibi iki KHK’yla atılmasının etkilerini okuyorum. Her örnek kendi içinde özeldir, ama bize çocukları okullara gönderecek güç ve inanç bile bırakmayan bu anarşist, yarınsız programlananın etkileri ne olacak bilmiyorum. Yargıdan 1000’den fazla insan tasfiye edilmiş, yerlerine gelebilecek eğitimli insan kaldı mı ülkede, bunu çözmek için hakimlik ve savcılık sınavlarında taban puanları indirmişler ya da kaldırmışlar. Artık zaten zekasından şüpheye düştüğüm adli personelin yerini, aklından bile şüpheye düşeceğimiz yeni cübbe meraklıları alacak. Siz de onlardan, hak - adalet bekleyeceksiniz öyle mi?

Bu ülkede vergi ödüyoruz, milyonlarca insan attığı her adım, yediği her lokma, soluduğu her birim oksijen için vergi ödüyor, en yoksulu bile vergi ödüyor. Siyasetçisi dışında herkes neredeyse bu ülkede bordrosundan zorla kesilen bir vergiyi ödüyor. Yıllarca ödüyor, ödemezse devlet tepesine biniyor ve vergilerimizle bile alamadığımız hizmetler için ödediğimiz ekstraların bile önemi artık yok. Öğretmenlerimiz, üniversitelerimizdeki hocalar, hastanede doktorlarımız, adliyede savcılarımız tümü ama tümü neden olduğunu bilmediğimiz ve bize açıklanmayan sebeplerle işlerinden atılıyor ve bizim hizmet almamız engelleniyor, sürekli ve sürekli. Onların çocukları, yıllarca ödedikleri vergiler, sosyal güvenlik primleri bir gecede birkaç bakanın imzası ile yerle bir ediliyor ve bunun için başvurulabilecek mahkemelerimiz bile artık yok, zira buraları da hukuk bilmeyen ve bir sınavdan yeterli notu bile alamayacak olan hakimlerle dolduruyorlar.

Ne siyaset ve ne de bir başka kavgaya girmeye gerek olmaksızın soruyorum; Hakikaten toprağının peşine düşüp vatanımız dediğimiz bu ülkede elimizde ne kalıyor bize sunulması gereken? Hep beraber domino taşı gibi düşüyoruz, ölenlerimizi gömecek mezarcılarımız bile olmayacak yakında. Biz, hepimiz, herkes, nereye gidiyoruz.

Bir sabah uyandığımızda bembeyaz bir örtü ile kaplanacağımız çocukça hayaller dilerim, örtü ile ama kefenle değil.

Sennur Baybuğa

(IMP News, 08.01.2017)

Bültene kayıt ol