Küreselleşme döneminin sonu

03.12.2016 - 13:27
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Yerli ve milli olmamız önerilse de Türkiye dünyanın bir parçası. Bu, düzeni bozulmuş bir dünya.

Kapitalizmin son küreselleşme dönemi olan geçen yüzyılın sonlarında, sınrların kalkacağı, insanların birleşeceği, savaşların son bulacağı ve bolluğun yayılacağı yeni bir dünyadan bahsediliyordu.

Bu dönem, başını küresel finans sermayesinin çektiği kapitalizmin muazzam bir zenginliğe el koyması, zenginliği yaratan çalışan sınıfların ise yoksullaşması ile sonuçlandı. Aşağdakilerin yanıtı ilk başta “küreselleşme karşıtı” olarak adlandırılan antikapitalist hareket oldu.

Ekonomik rekabetin yerini askeri rekabete bırakması, dünyada savaş rüzgarlarını estirmeye başladı.

Bankaların ve şirketlerin temsilcisi olduğu Avrupa Birliği çatırdarken, emperyalist devletlerin hakimiyet mücadelesi Ortadoğu’dan Afrika’ya geniş bir coğrafyaya yayılıyor. Sınırlara duvarlar örülüyor.

Aynı dönem tarihte atmosfere en fazla karbondioksit sanayi devleri tarafından salındı. Bu iklim değişikliği için tehlike sınırı olan 400 ppm’nin geçilmesiyle sonuçlandı.

Sermayenin küreselleşmesinden hiç faydalanamayan Afrika ve Asya’daki on milyonlarca insan gibi Amerika ve Avrupa’da yaşayan milyonlarca insan, bankaların kurtarılmasıyla son bulan ekonomik krizle birlikte aralanan değişim kapısından geçmek istiyor.

Küreselleşmenin zenginliklerinden faydalanamamış yoksul ve yoksun çoğunluklar otoriter de olsa bu korumacı politikalar savunan liderlere oy veriyor.

Küreselleşmenin ve özelleştirmenin uygulayıcısı olan merkez sağ ve sol sermaye partileri.  Onlar her yerde reddediliyor.

Irkçı ve politik İslamcı hareketlerin de bulunduğu merkezin dışına itilmiş siyasi akımlar, bu berbat düzene getirdikleri eleştiri ve mücadelelerle büyüyor.

Küresel kapitalizmin ve diktatörlerin düzenine son vermek isteyen Arap devrimleri dünyayı büyük umut verdi. Küresel protesto dalgası tüm dünyaya yayıldı ve devam ediyor.

Yunanistan, İspanya, İrlanda, Portekiz’de yeni sol partilerin ve koalisyonların yükselişinde belirleyici rolü oynayan bu hareketin tabanındaki kitleler sorunu siyasi olarak ele alarak burjuva demokratik alana aşağıdan müdahale ediyor.

Solun zayıf olduğu Türkiye gibi ülkelerde ise sağın çeşitli varyasyonları bütün alanı kaplıyor.

“İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, ama onu serbestçe kendi seçtikleri parçaları bir araya getirerek değil, dolaysızca önlerinde buldukları, geçmişten devreden verili koşullarda yaparlar.”

Marx uyarıyor: Sızlanmak yerine örgütlenip, yeni bir dünya için mücadele etmekten başka yol yok.

Volkan Akyıldırım

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol