Darbe, OHAL ve bu hâl

25.07.2016 - 16:53
Şeref Işıldak
Haberi paylaş

Askerlik, tıpkı diğer meslekler gibi insanoğlunun toplumsal işbölümü kapsamında yarattığı bir başka meslektir.

Nasıl bir berberin işi saç kesmek, terzinin işi dikiş dikmek, aşçının işi yemek yapmak ise askerin işi de yapısı gereği savaşmak, ölmek ya da öldürmektir. Berberin, terzinin ya da aşçının gündelik rutin işleri gibi ordunun da gündelik rutin işleri vardır. “Ülke savunusu”, başka ülkeyi işgal, savaş, ölmek, öldürmek vs. gibi. Yani kısaca ömürleri boyunca bu kurumda yaşayan insanların yaptığı şey, öldürmek-ölmek ve savaşmak üzerine kurulu bir hayatı sürdürmektir. Ordu, Türkiye’de en disiplinli kurum olarak biliniyor(du). Zorunlu askerlik hizmeti yapmış arkadaşları olan birisi olarak bir anektodu burda sizlere paylaşayım.

Askerliğini piyade yazıcı olarak yapan bir arkadaşım, Urfa’da 2007 yılında askerlik görevini yaparken orduya gelen istihbarat bilgilerinin ne denli ayrıntılı olduğunu şu örnekle bana anlatmıştı. Bilmem neredeki bir beldeye bağlı (kasaba değil) 20-30 nüfuslu bir köyde yaşayan muhtarın hangi siyasi görüşe sahip olduğu, eşinin türbanlı mı türbansız mı olduğu, hangi partiye ne kadar oy çıktığına dair bir rapor gördüğünü ve çok şaşırdığını söylemişti. Ve gelin görün ki, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden (genelkurmaylık dahil) ordunun, MİT'in son güne kadar haberi yok?! İnanan var mıdır bilmiyorum ama bana yapılan resmi açıklamalar çok absürd geliyor. Bekleyip göreceğiz.

Öte yandan; Erdoğan ilk açıklamasında; “bugün öğleden sonra gelen haber” (1) diyor, ilk açıklamasını saat 16’dan sonra yapıyor ve ardından akşam 8'de gelen haber diyor, daha sonra da akşam “eniştem” haber verdi diyor. İnandırıcılıktan çok uzak üç ayrı açıklama. Belli ki, darbe girişiminden önceden haberdar olunmuş ve kısmi de olsa hızla önlemler alınmaya çalışılmış. Ve anlaşılan o ki, bu girişimin öğrenildiğinden haberdar olan darbeci kanat da (bence bu bir koalisyondu) bir bölünme yaşamış ve prematür bir darbe girişimi doğmuştur (TRT de okutulan darbe deklarasyonunun aslında “saat gece 3 itibari ile” yazan kısmının değiştirilmesi de buna işaret ediyor). Yani “darbe koalisyonundan” son anda inenler olduğu gibi (muhtemeldir ki) son anda katılanlar da olma ihtimali yüksek gözüküyor. “Böyle darbe mi olur?” diye soran ya da “bu bir tiyatro” diyen aklı evvelerin, o akşama ilişkin 3-5 kayda bakması-dinlemesi (2) bu girişimin “buz” gibi bir darbe girişimi olduğunu anlamasını kolaylaştırır belki. Darbe girişiminin failleri konusunda şimdiden konuşmak elbette çok erken, şu an herkes sadece “zanlı” konumunda. Ancak gözüken o ki, Erdoğan-AKP karşıtlığı üzerinden ve merkezinde “cemaat” tayfası olan, ancak ulusalcı diye bilinen 2007’nin rahatsız genç subaylarının ve (muhtemeldir ki) darbe sonrası terfi umudu-kariyer beklentisinde olan daha farklı kesimlerin dahil olduğu bir “darbeci koalisyon” bu. (3) Ancak gözaltına alınan ve tutuklanan komutanların konumuna bakıldığı zaman hepsinin oldukça kritik konumlarda olduğu da dikkatten kaçmamaktadır. (4)

Gelelim esas meseleye, darbe neden yapılır? nasıl sebepler bu tür girişimlerin önünü açar? Siyasi sorumluları kimlerdir?

Darbe girişimleri ve darbeler, teknik olarak askeri bir girişim olsa da esasında siyasi bir meseledir. Dünya tarihine baktığınıza, hep siyasi bir karmaşa, kutuplaşma, gerilim ve istikrarsızlığın olduğu bölgelerde darbeler ve darbe girişimleri yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Ulus devlet de olsa Türkiye de nihayetinde uluslararası bir ittifakın parçasıdır. AKP iktidarındaki Türkiye’nin, müttefiki olduğu ABD, NATO ve AB’nin bölgeye yönenlik iktisadi ve siyasi politikaları arasındaki makasın son 5 yılda hızla açılmış olduğu kimsenin saklısı değildir.

Kısaca (bu ittifak ile ilişkiler kapsamında) son beş yıla ilişkin hatırlamalar yaparsak; 2011 İran’a yönelik ambargo siyasetine karşı alınan tutum (Rıza Sarraf, “kara para” vb. olaylar) 2012’den itibaren ABD’nin değişen Suriye siyasetine karşı gösterilen “değerli yalnızlık” söylemli direniş ve (Kobanê direnişi, Mısır’daki darbe sonrası tutum, MİT TIR'ları vs. gibi), Gezi İsyanı’na karşı anti-demokratik tepkiler ve AB’nin bütün uyarılarına “havaalanlarımızı kıskanıyorlar, yatırımlarımızı kıskanıyorlar” gibi deli saçması yanıtlar, IŞİD’e karşı mücadele kapsamında sınırların denetiminin sağlanması konusundaki ağırdan alınan tutum, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrası aslında iç gibi gözükse de Fethullah ekibi ile yollarını ayırarak hem iç hem de dış siyasetteki iktisadi-siyasi makasın açılmasının önünü hızlandırmışlardır. Paranoid bir korku ile iktidara sarılıp bırakmayan AKP iktidarı, toplumsal mutabakatın önünün açılma ihtimalinin doğduğu 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını (ilk geceden MHP ile beraber) elinin tersi ile iterek, “bu milli iradeyi beğenmedim, bana başkasını getirin” diyerek bugünlerin kapısını aralamıştır.

2002’ de iktidara gelen AKP ve bütün ana akım medya, tek ağızdan tüm suçun ve günahların “Fethullahçı”lara ait olduğunu söylüyor. Peki şimdi, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına kadar onlar için “ne istediler de vermedik?” diyenler, “Ankara’yı parsel parsel sattınız” diyenler, meydanlarda Fethullah Gülen’e sevgilerini saygılarını haykıranlar kimlerdi diye sormazlar mı adama?

17-25 Aralık sonrası bütün Ergenekon tayfasını “kandırıldık” diyerek, “kumpas” söylemi ile serbest bırakarak yeni bir ittifak kuran bu AKP iktidarıydı. Ve bu Ergenekoncu ekibin akıl hocalığı ile barış sürecine son veren, Kobanê’de ABD’nin siyasetinin renginin belli olması sonrası, 30 Ekim 2014’teki en uzun MGK toplantısı sonrası “iç güvenlik yasası”nı gündeme getiren ve ardından da peyder pey memleketteki gerilimi ve şiddeti tırmandıran hangi siyasi iktidardı diye sormazlar mı şimdi? 7 Haziran seçimleri öncesi Ağrı Diyadin’de askerleri gerilla ile karşı karşıya bırakan, Erzurum’da HDP konvoyunu yakmaya kalkan, HDP Mersin ve Adana binalarını bombalayan, 7-8 Eylül'de neredeyse bütün HDP binalarına yönelik barbar faşist saldırıları alkışlayan, 5 Haziran 2015’te seçimlerin hemen öncesinde Amed’deki bombaların patlamasını sessizce izleyen, 20 Temmuz’da Suruç katliamını, 10 Ekim’de Ankara’daki canlı bomba saldırısı istihbaratını önceden haberdar alıp sinsice bekleyenler, 22 Temmuz'da Ceylanpınar’da iki polisin şaibeli bir şekilde öldürülmesinin ardından 25 Temmuz’da 400 sortiyle topyekûn bir savaşın startını verenler hangi siyasi iktidardı diye sormazlar mı? Yüzlerce sivil tankla-topla-bombardımanlarla hayatını kaybetmiş durumda. Cizre, Silopi, Sur, Silvan, Nusaybin, Yüksekova, İdil, Şırnak başta olmak üzere Kürt illerini bombalayan, tanklarla yıkan, canını kurtarmak için aç-susuz bir şekilde yaralı bir şekilde bodrum katlarına sığınan yüzlerce sivil insanı öldüren, bölgedeki gazetecilere kurşun sıkan askerlere emri veren, valilere ve kaymakamlara “mevzuatı bir kenara bırakın” diyen hangi siyasi iktidardı diye sormazlar mı? Halkın iradesi ile seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması, görevden alınması, milletvekillerin dokulmazlıklarının kaldırılması ve buna tezat bir şekilde ordu mensuplarına dokunulmazlık zırhının verilmesi kararını alan hangi iktidardı diye sormazlar mı? Ordu mensuplarına yeniden dokunulmazlık zırhının verildiği kararın daha mürekkebi kurumadan, 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu. Son bir sene içerisinde estirilen bu savaş ile yeniden kendisini siyasal iktidarın bir parçası hâline getiren, gücünü perçinleyen askeri yapının bir darbe girişiminde bulunmaya cüret edebilmesinin en önemli nedeni, bugünkü AKP iktidarının barış masasını devirmesi, askeri vesayetle nihah tazelemesidir. Bugün yaşanılanların siyasi sorumlusu, her daim olduğu gibi bugün de mağdurum edebiyatı yapan AKP iktidarı ve liderliğidir.

Halkın ve meclisteki dört siyasi partinin de kararlı direnişi ile bertaraf edilen bu kanlı darbe girişiminin ardından, AKP iktidarı bugünlere gelinmesine sebep olan bir “teröre karşı savaş” söylemli siyasi tutumunda ısrar ederek OHAL ilan etti. (5)

Kuzey Kürdistan bölgesinde “yasal” olarak ilan edilmemiş OHAL, sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasakları, adına “Stratejik Derinlik” dedikleri neo-Osmanlı hayalleri ile sürdürülen Ortadoğu politikaları bugünkü darbe girişiminin önünü açmıştır. Tüm ülkede ilan edilen OHAL ise, yeni darbe girişimlerini (ve daha da kötüsü iç savaş ihtimalini) daha güncel ve daha sahici bir hâle getirecektir. (Bu yazının konusu değil ama üstüne üstelik bir de bu mevzunun ekonomik kaos boyutu var.)

Yapılması gereken, daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, bir barış ve demokrasi cephesinin inşaasıdır. Darbelere ve askeri vesayete karşı barışın sesini yükseltmeden, Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözümü için mücadele etmeden 15 Temmuz darbe girişimi gibi kanlı darbe girişimlerinin devamı malesef gelmeye devam edecektir.

Darbelerin ve savaşın panzehiri demokrasi ve barış mücadelesidir. OHAL’e derhal son verilmeli ve devrilen barış masası yeniden kurulmalıdır. Bunun için ısrarlı bir mücadele verilmelidir.

Selahattin Şeref Işıldak

1. https://www.youtube.com/watch?v=V8OLIP0EPw0

2. https://www.youtube.com/watch?v=5fsWTfhmAps

https://clyp.it/ulfj3gab

http://www.cnnturk.com/video/turkiye/o-gece-koprude-asker-halka-boyle-ates-acti

3. Bakınız şu tümgeneralin ifadesine: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/571803/Erdogan_in_kaldigi_otele_baskini_yoneten_Tumgeneral__Darbeciyim__isterse_idam_etsinler.html

(4) http://www.birikimdergisi.com/haftalik/7814/15-temmuz-darbe-girisimi#.V5F3mvmLSM9

(Türkiye’nin hava sahasını korumakla görevli en kilit pozisyonlardakiler:

-Genelkurmay Komuta Kontrol ve Hava Füze Savunma Komutanı Tuğgeneral Mehmet Arif Pazarlıoğlu
-Hava Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığı Sistemler Daire Başkanı Tuğgeneral Recep Sami Özatak  
- Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Tuğgeneral Aydemir Taşçı
-Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanı Kurmay Başkanı Hava Pilot Tümgeneral Suat Murat Semiz (Eskişehir merkezli, Türk Hava Kuvvetleri'nin ana hava kuvveti, tüm Türkiye hava sahası korumasından bahsediyoruz)
-1. Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi ve JFAC Komutanı Hava Pilot Tuğgeneral Recep Ünal (JFAC-NATO Ortak Hava Gücü)
Ayrıca bir not olarak, Ankara’ya saldıran savaş uçaklarının Diyarbakır merkezli, 2'nci Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi Komutanlığı emrindeki Diyarbakır 8'nci Ana Jet Üssünden kalktığını unutmayalım. (Bu üste, 15 Temmuz gecesi bir general bulunmadığı söyleniyor).
- Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Savunma Komuta Kontrol Başkanı Tuğgeneral Kemal Mutlum  
- 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık (Malatya, Erhaç’ta)
- Akıncı 4. Ana Jet Üssü Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim (Ankara’da)
- 1. Ana Jet Üs Komutanı Hava Pilot Tuğgeneral Dursun Pak (Eskişehir)
-Merzifon 5. Anajet Üs Komutanı Tuğgeneral Cengiz Karacabey (Gözaltında)

Türkiye’nin kara kuvvetlerindeki son derece kilit pozisyondakiler:

-Türkiye NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil
-3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk (3. Kolordu, TSK Kara Kuvvetlerine bağlı 1. Ordu'nun kolordularından ve karargâhı Şişli’de. Bu kolordu, İstanbul'u dış tehditlere karşı kormakla görevli ve NATO'ya bağlı Yüksek Hazırlık kolordusu)
- 3. Ordu Harekat Kurmay Başkanı Tuğgeneral Ekrem Çağlar
- İncirlik Üssü'nün Türk komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van
- Ege Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen (Ege Ordusu ya da 4. Ordu, TSK Kara Kuvvetleri'ne bağlı 4 ordudan biridir; görevi de Batı Anadolu kıyılarının güvenliğini sağlamak. Yani Yunanistan’a karşı savunma, Ege Adaları gibi konular bu ordunun denetiminde)
-Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser  
-Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kuvvet Geliştirme Teşkilat Daire Başkanı Tuğgeneral Erkan Caha
- 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Malatya Garnizon Komutanı Tümgeneral Avni Angun (Çanakkale)
- 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal (Gaziantep)
- 20. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Metin Alpcan (Urfa)
- 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hasan Polat (İskenderun)
- 51. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Abdulkerim Ünlü (Tunceli/Dersim, Hozat)
- 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı (Edirne)
-55. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Bekir Koçak (Süloğlu, Edirne/Kırklareli)
- 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin Doğan (Lüleburgaz)

Kara ve Jandarma Kuvvetlerinden (özel harekât vb gibi) şu an PKK ile çatışma/son dönem/Doğu ve Güneydoğu’da Anadolu’da askeri operasyon bölgelerinde görevliler:

- 34. Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Salnur (Şemdinli)
-23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar (Şırnak)
-Yüksekova 3. Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Halil İbrahim Ergin (gözaltında)
- Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Otal
-Çukurca 2. Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Cihat Erdoğan
- Bitlis 10. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Arif Settar Afşar  
- Ardahan 2. Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Erdem Kargın
- Ağrı 1. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ozan

Jandarma Kuvvetleri'nden Türkiye genelinde çeşitli görevdekiler:

-Tokat Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Adnan Arslan  
- Samsun Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Şükrü Eken  
- Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faruk Bal  
- Manisa Garnizon Komutanı Tuğgeneral Yavuz Ekrem Arslan  
-Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş
-Bolu 2. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Güneşer (TSK’nın 5 komando tugayından biri, şu an askeri operasyonlardaki kilit birimlerden)

Deniz Kuvvetleri'nden, deniz sahasını korumakla görevli bazı önemli pozisyondakiler:

-Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka
-Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Tuğamiral Murat Şirzai
- Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Serdar Ahmet Gündoğdu (Çanakkale Boğazı)
-Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur (Deniz piyadeleri özel harekat)
-İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ömer Faruk Harmancık (Boğazlar, Karadeniz ve Marmara’nn güvenliğinden sorumlu)
-Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız (Foça/gene NATO Kuvvetleri ile çalışıyor)
- Akdeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan
-Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma (İzmit)
- Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme Değerlendirme Başkanı Tuğamiral Ali Murat Dede
-Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İkmal Daire Başkanı Tuğamiral Hasan Kulaç  
- Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanı Tuğamiral Oğuz Karaman  
-İstanbul Tersane Komutanlığı Savaş Sistemleri Başmühendisi Deniz Kurmay Albay Adem Durak  

Eğitim ve idare konusunda kilit birimler:

-Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli
- Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu  
- Genelkurmay Başkanlığı Personel İşlem Daire Başkanı Tuğgeneral Uğur Şahin  
- Kara Harp Okulu Dekanı Tuğgeneral Kerim Acar
-Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Çağlar  
-Amfibi Okullar Komutanı Tuğamiral Erdal Ergün
-58. Topçu Er Eğitim Tugayı Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün  
- Erzincan 59. Topçu Eğitim Tugayı Komutanı Tuğgeneral Yüksel Gönültaş  
-Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı Tümgeneral Metin Akkaya  
-Kara Kuvvetleri Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanı Tuğgeneral Şenol Alkış )

(5) OHAL nedir, ne anlama gelir ayrıntılı bir açıklama için okumanızı tavsiye ederim.

http://t24.com.tr/yazarlar/dogan-akin/15-soruda-olaganustu-hal-rejimi-darbeyi-demokrasiyle-bastiran-turkiyedeki-darbe-mevzuati,15075

Bültene kayıt ol