Brexit: Kalmak mı zor, gitmek mi?

26.06.2016 - 10:06
Şeref Işıldak
Haberi paylaş

İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta yapılan AB referandumundan ayrılık kararı çıktı.

Bu sonuçların ekonomik ve siyasi etkilerinin ne olduğunu daha ilk günden gördük. İngiliz para birimi pound, 1985'den bu yana en sert düşüşünü yaşayarak büyük değer kaybına uğradı. Ve gözüken o ki değer kaybetmeye de devam edecek. Financial Times'ın verdiği bilgilere göre, küresel piyasalarda 2007 yılından sonra ilk defa küresel piyasalarda bu denli büyük bir sarsıntı yaşandı ve bir günde piyasalardan iki trilyon dolar silindi (wiped off). Siyasi kumar oynamayı sevdiği belli olan başbakan David Cameron ise istifa kararı aldı. (Türkiye'ye yabancı geliyordur, tuhaf gözüküyor ama istifa denilen bir şey var.)

İskoçların %62'si, Kuzey İrlanda'nın %56'sı, (İspanya toprağı olup ancak İngiliz işgalinde olan) Akdeniz'deki Cebelitarık adası %84 oranında AB'de kalmaktan yana oy kullandı. Ancak %70 katılımın olduğu referandumun genel sonucunda %52 ayrılık dedi. Bu sonuçlarda dikkat çeken bir unsur da, genç nüfusun çoğunluğunun kalmaktan yana, yaşlı kesimin ayrılmaktan yana oy kullanmış olmasıdır. Referandum sonuçları mali piyasalarda olduğu kadar siyasi arenada da domino etkisi yarattı. Ve İskoç başbakanı Nicola Sturgeon, düzenlediği basın toplantısında AB'de kalmaktan yana olduklarını ifade ederek, yeni bir bağımsızlık referandumunun gündemlerinde olduğunu belirtti. Ve Birleşik Krallık'tan ayrılıp AB'de kalmak istediklerini duyurdu. Benzer bir şekilde AB'de kalmaktan yana oy kullanan Kuzey İrlanda'da, Sinn Fein'in lideri Gerry Adams ve Başbakan yardımcısı Martin McGuinness, düzenledikleri basın toplantısında AB'ye yönelik fazlası ile eleştirileri olmalarına rağmen, çıkan sonuç sonrası Birleşik Krallık'tan ayrılıp İrlanda ile birleşmek için referandum çağrısında bulundu. Sonuçları kendi lehine çevirmek için İspanya da Cebelitarık'ın AB'de kalması için İspanya egemenliği altına alınması çağrısında bulundu.

Referandum öncesi okumaktan daha çok “balık ve patetes kızartması” yenilirken kullanılan İngiltere'nin tabloid basını (havuz medyası diye okuyun siz bunu), mülteciler/göçmenler meselesinden tutun da Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin AB'ye girme ihtimaline kadar bir çok başlıkta AB'den ayrılma yönlü sağcı bir propaganda yaptı.

Bugün ana akım medyadave sağcı/ırkçı siyasetçilerin söyleminde, çıkan sonucun mülteci ve göçmen akınına karşı tepkiden doğduğu söylense bile, bu tam olarak gerçek durumu yansıtmamaktadır. İngiltere'de toplumun geneli mülteci düşmanı/ırkçı bir eğilime sahip değildir. İşçi sınıfının yoğunluklu olduğu bölgelerde ayrılık oyunun fazla çıkmış olması verdikleri oyun (her ne kadar etkilenseler bile) sağcı-ırkçı söylemleri benimsediklerini göstermemektedir. İngiliz işçi sınıfının ezici çoğunluğu milliyetçi ve ırkçı düşüncelere uzaktır. Örneğin başkent Londra'da çoğunluk AB'de kalmaktan yana oy kullanmış olsa da işçi sınıfının yaşadığı bölgelerde AB'den ayrılık için çok fazla oy çıkmıştır.*

İşçi sınıfının ve “beyaz olmayan ingilizlerin” yoğun olduğu bölgelerde ayrılık oylarının çok olmasının nedenleri mevcut iktidarın AB ile izlediği toplumu daha da yoksullaştıran ekonomi politikalarına tepki vardır. Ancak çıkan bu sonucu aşırı sağcı ve ırkçı söylemlere sahip siyasiler kendi lehlerine çevirmek için, şimdiden büyük bir fırsat yakaladıklarını düşünerek her yerde konuşmaya propaganda yapmaya başlamışlardır. O nedenle mülteci/göçmen düşmanı, ırkçı söylemlerin başta işçi sınıfı olmak üzere genel olarak topluma şırınga edilmesinin önüne geçilmesi için harekete geçilmelidir.

Selahattin Şeref Işıldak

*Bazı rakamlar için bakınız:

https://socialistworker.co.uk/art/42964/After+EU+vote+and+Cameron+goes%3A+unite+to+shape+revolt+against+establishment

Bültene kayıt ol