İslamofobi: Küresel birliğin önünde engel

01.06.2016 - 08:43
Yıldız Önen
Haberi paylaş

2000’li yılların başında, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD Başkanı Bush tüm dünyaya meydan okuduğunda ve fakir ülkeleri bombalama kararlılığını ifade ettiğinde, küresel bir savaş karşıtı hareket örgütlenmiş ve Bush’a meydan okumuştu.

Şimdi, bu durumun oldukça uzağındayız.

Fakir ülkelerin bombalanmasına karşı küresel bir savaş karşıtı ağı harekete geçiremiyoruz. Bu, bugün daha beceriksiz olduğumuz için değil, bir hareketi örgütlemek için aşmamız gereken yanlış  politik başlıkların sol içinde de hâkim hale gelmesi nedeniyle böyle.

Bu fikirlerin başında, İslamofobi geliyor.

İslamofobi, küresel hareketin kenarlarında her zaman kendine bir yer buluyordu ama IŞİD’le birlikte, IŞİD’in Suriye ve Irak’ta güç kazanması ve batı ülkelerinde de özellikle canlı bomba eylemlerini tırmandırmasıyla birlikte, islamofobi daha etkin bir hale geldi. Suriye, küresel bir savaş karşıtı birliği engelleyen bir savaş sahasına dönüştü. Türkiye’de de böyle oldu durum. Esad’a açık ya da örtülü bir sempati besleyen güçlü bir eğilim var. AKP’nin Suriye politikasından kaçınmanın yolu Esad’ı desteklemekten geçiyormuş algısı hâkim halde.

Küresel düzeyde ise, Suriye’ye emperyalist müdahaleye kategorik olarak karşı çıkan bir hareket örgütlenemedi. Emperyalist kampların her biri Suriye’yi ayrı ayrı bombalıyor. Suriye emperyalistler arası çelişkinin sahasına dönmüş durumda. Esasında, ABD ve Rusya küresel çatışmalarının hesabını Suriye’de halletmeye çalışıyor. Ama ikisinin de düşman ilan ettiği IŞİD’in eylemlerinin sahip olduğu vahşet, ikisine de düşman olması gereken antiemperyalistleri birleşik bir eyleme girmekten uzak tutuyor.

Özetle, IŞİD, “seküler” ABD ve Rusya’dan daha tehlikeli, yine “seküler” Esad’a göre çok daha vahşi bir güç olarak tanımlanıyor.

George W. Bush’un Irak seferi yüzbinlerce Iraklının canına mal olsa da ABD emperyalizmi açısından tam bir başarısızlık olarak kalmaya mahkûm ama kabul etmek gerekir ki, 2000’li yılların başında “İslamofaşizm” kavramını ortaya atan Bush, tüm düşmanları karşıtlığı temelinde birleştirecek ana düşman olarak “şeriatçı” örgütleri hedef göstermekte başarılı oldu.

Katilin sekülerini silikleştiren ve Ortadoğu’da yüz binlerce insanı öldüren emperyalistlerle yakınlaşmaya zemin hazırlayan bu eğilim, küresel bir savaş karşıtı hareketin örgütlenmesinin önünde engel. IŞİD’e ve ABD ve Rusya’ya aynı anda karşı çıkmayı başaran bir savaş karşıtı harekete ihtiyacımız var.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol