“Yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede...”

22.01.2015 - 08:34
Ali Baydaş
Haberi paylaş

Sıkça duyduğumuz bu söz dizisini pişkin pişkin telaffuz edenlere bir çift sözüm var:

Her şeyden önce, nüfusun yüzde 99’unun Müslüman olması, doğru bile olsa, övünülecek değil, utançtan ve kederden yerin dibine girilecek bir durum.

Yüz yıldır süregelen homojenleştirilmenin, soykırım, katliam, sürgün ve asimilasyon politikalarının dehşet verici sonucu bu. Bu lafı utanmadan söyleyebilen mini TC şahsiyetlerinden gına geldi artık.

Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın 3. döneminde (1908–1912 ) 276 mebustan 227'si Müslüman, 49'u Gayrimüslimdi. 4. dönemindeyse (Nisan-Ağustos 1912), 316 mebustan 247'si Müslüman, 69'u Gayrimüslimdi.

1912’de her 5 kişiden biri (binde iki yüz) gayrimüslimken, bugün nüfusun yaklaşık binde biri gayrimüslim yani binde 199 kişi kayıp... Ya öldürülmüş ya sürülmüş ya da zorla Müslüman olmuş. Eğer soykırım, tehcir, mübadele, sürgün gibi kötülükler olmasaydı, bugün yaklaşık 15 milyon gayrimüslim nüfusumuz olacaktı. Böyle bir şeyi düşünmek bile kimilerinin en kötü kabusu olabilir ama tam da onların istemedikleri demokrasiyi, çok kültürlülüğü isteyenler için, hayali bile güzel.

Pavlov’un köpeklerine övgü

Kendisini solcu sanan ırkçı yazar Soner Yalçın, geçenlerde yayınlanan köşe yazısında, Prof. Dr. Kerem Doksat’ın 2007’de yazdığı Refleks Kırılması’ adlı makalesinden övgüyle söz ederek, makaleyi şöyle özetlemiş:

Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken zil çalınca ve bunu çok kez tekrarlayınca, zil sesini işittiğinde et görmeden de hayvanın salyası akmaya başlar.

Bu, ‘şartlı refleks’tir.

Bir gün Pavlov’un enstitüsünü su basar; köpeklerin bazıları boğulur; kurtarılabilenler enstitüye toplanır. Pavlov zil çalar, köpekler hiç tepki vermez!

Pavlov şu müthiş sonuca varır: Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır.

Ağır travmalarda bizim de şartlı reflekslerimiz (milli duygularımız ve tepkilerimiz) kırılıyor.”

Ne güzel bir itiraf! İnsanların eşitlikçi, özgürlükçü bir dünyada yaşamalarını istemek yerine, birisi zili çalınca ‘ağzından salyalar akıtmalarını’ isteyen bir zihin hastalıklı olsa gerek. Milliyetçilik tam da böyle bir şey işte. Birey yok, kutsal bir şeyler var. İnsanlar belirli durumlara kendilerinden beklendiği şekilde, o hayali kutsalları korumak için tepki veriyor. Yaşadığımız günlerde, mecazi de değil gerçek anlamda ağzından salyalar akıtan linç güruhlarının beslendiği zehiri ne de güzel anlatmış, istemeden.

Ali Baydaş

[email protected]

Bültene kayıt ol