Adem'e karşı Lilith olmak

09.05.2016 - 11:04
Sennur Baybuğa
Haberi paylaş

Yine söylencelerden gideceğim, bu işi sevdim.

Tanrı önce insanı kadın ve erkek olmak üzere iki cinsten yaratır, erkeğe Adem kadına da Lilith adı verilir. İki insan cennet bahçesinde birlikte yaşamaya başlarlar. Gel zaman git zaman Adem, Lilith'e karşı sürekli üstünlük taslamaya, ona hükmetmeye başlar Lilith buna itiraz eder, cinsel ilişki sırasında kadının mı erkeğin mi üstte olacağı meselesi de dahil olmak üzere, Lilth, Adem’in kendisine dayattığı her ayrıksı duruma itiraz ederek, eşitlik talebinde bulunur ve Lilith bir gün Adem'e daha fazla dayanamaz ve cennetten çıkış parolası olan Tanrı'nın söylenmemesi gereken ismini söyleyerek, bile isteye cennetini terkeder. Kızıl Deniz dolaylarında bir mağaraya sığınır ve cenneti elinin tersi ile itmiş olmanın hazzı ile yaşamına devam eder. Adem, Tanrı’ya Lilith için yalvarmaya başlar. Tanrı Lilith'e dönmesi için haber yollar ama Lilith kararlıdır ne cennete ve ne de Adem'e artık dönmeyecektir. Tanrı'nın melekleri Lilith'i dönmezse her gün 100 çocuğunu öldürmekle tehdit ederler ve öldürmeye de başlarlar. Tanrı'nın iyiliği ile yaptığı zulüm karşısında acı çeken 'kötü' Lilith, Adem soyundan gelen olası bebeklerin düşmanı olarak kendini ilan eder ve ondan sonra da kadınların lohusalık dönemi sendromu dediğimiz sendrom başlar. Tanrı'nın iyiliği ile yarattığını düşündüğüm kötülük, Lilith'i kötü kılar, kötümüz O'dur, her gün 100 çocuğu öldüren melekler ise iyidir.

Tanrı, Adem'e bir eş göndermeye karar verir ama Lilith gibi bela olmasın diye bu kez Adem'in kaburga kemiğinden tipi Lilith'e aynen benzeyen Havva 'yı yaratır. Adem, Havva’yı Lilith sanarak mutlu mesut cennetteki hayatına devam eder. Tanrı, başta eşit yarattığı kadın ve erkeği, aslında yaratımına itiraz eden Adem'in yüzünden bu kez erkeğin kemiğinden yaratır fakat kadın yine rahat durmaz. Havva cennetin yasak meyvesine dokunur ve elmadan ısırması için Adem’i de ikna eder ve bu kez ikisi birden cennetten kovulurlar.

Dün akşam oturduğumuz bir masada, bir arkadaşım bir dönem Beyoğlu'nda açılan ama isminden dolayı tabelası kaldırılan bir yerden bahsetti, detayları değil aklımda kalan sadece tabelada yazan isim 'Havva, kızım elmayı bitir.'Havva anamızın yemeye başladığı elmanın yarısını eşi ile paylaşmaya karar vermesi, günahına ortak arayacak kadar akıllıca mıdır onu da bilmiyorum ama belli ki paylaşma kararı olmasaydı, cennetten tek başına kovulacak ve yine Adem orada yalnız kalacaktı. Bu kararı tabi ki Lilith efsanesi ile birlikte düşündüğümde veriyorum ama ben de içimden Adem'e yapılacak en güzel şeyin, Lilith'in tenezzül etmediği o cennet bahçesinde onu tek başına bırakmak olacağını düşünüyorum.

Her hafta marifetleriniz arasından beni en çok etkileyen birini seçiyorum, bazen kimsenin önemsemediği, belki de önemsiz gibi görünen şey, onca ölümün, kavganın şiddetin ortasında bana öyle bir tokat atıyor ki bir kaç gün yerimden kalkamıyorum. Bir siyasi partiden istifa edenler olmuş ve bu partinin en üst organlarında görev almış meslek sahibi, kadrolarının epeyinden daha akıllı ve yetenekli bir kadın için, geride kalanlardan bir erkek, mail ortamında kadın ile evli olan erkek ile girdiği siyasi polemikleşmede 'karını bile inka edemedin' diye bir cümle kurmuş. Kadının ne ismi ve ne de kim olduğundan hiç bahsedilmiyor, sadece o erkeğin karısı. Maili gördüğüm günden beri, Adem – Havva - Lilith efsanesinde, asıl çapsızlığı yapanın, Adem'in, doyumsuz, iktidar düşkünü, Tanrı'nın eşit yaratımına bile itiraz edecek kadar kendine boşça güvenen tavrı karşısında Lilith'in tutumunu, sonrasında Adem için yaratıldığı söylenen Havva'nın yasak elmasını Adem'le paylaşarak ondan aldığı intikamı düşünüyorum. Bütün kadınların intikamını. İki türü var, ya her şeyi elinin tersi ile iter, Tanrı'ya bile rest çekersin ya da yumuşak yumuşak yasak elmayı yedirir kendini de hükmedenini de yakarsın. Her iki durumda da bu adamları bir biçimde o cennetten kovdurmak şarttır.

Ama ve yine de tekrar ediyorum inatla; Adem'e karşı Lilith olunmalı, zira Havva’lar elmalarını tek başlarına yemeyecek kadar kendilerinden bihaberler hâlâ.

Sennur Baybuğa

(Bas Haber)

Bültene kayıt ol