Dokunulmazlık barbarlığının yolu

03.05.2016 - 08:03
Hakan Tahmaz
Haberi paylaş

Meclis’teki dokunulmazlıklar konusunu sahiden salt HDP milletvekillerine dokunma olarak algılamak ve buna açık, net direnç göstermemek bir anlamda felakete kulaç sallamaktır. Çünkü çözüm süresi sonrası hükümetin uygulamaya koyduğu Kürd siyasal hareketini askeri, siyasi ve sosyal alanda geriletme politikası, son tahlilde topyekûn siyasal alanın budanması sonucu doğuracak nitelikte bir politikadır.

Keyfiyette ve parlamenter güce dayalı, siyasal bir tutum alış olarak tecelli eden ve istisnai bir uygulama olmanın çok ötesine gecen bugün olduğu gibi toplu dokunma hareketi, niyetlerden, amaçlardan bağımsız siyasal zeminin zayıflaması, daraltılmasıdır. Türkiye’de dokunulmazlık tartışmaları hep olağanüstü süreçlerde yaşanması tesadüf değildir. Yakın tarihteki son iki vaka doğrudan Kürd sorunu kaynaklı çaresizliğin ve acizliğin bir sonucu olarak uygulandı.

Dokunulmazlıklar, Çözüm Süreci’nin bitirilmesi bir sonucu olarak karşımızda. Devlet, PKK ile pat durumunda kendi planına uygun ilerletme ihtimalinin kalmadığını gördüğü noktada Çözüm Süreci’ni bitirdi. Pat durumunu değiştirecek siyasal, askeri ve psikolojik üstünlük elde ederek yeni bir süreç başlatması bekleniyor. Bu sürecin öncekinden çok farklı olacağı çok açık. O nedenle ne derece Çözüm Süreci olacağı da en azından şimdilik çok belli değil.

Aynı şeyleri pekâlâ PKK için de belli ölçülerde söyleyebiliriz. PKK de, Çözüm Süreci’nde devletle olan pat durumunun Kobane sonrası değişmeye başladığını, elinin güçlendiğini düşünerek hareket etti. Bunun doğruluğu da çok fazla tartışma kaldırır.

Ancak hiçbir şeyin tarafların ön gördükleri gibi gerçekleşmediği, planlandıkları gibi gitmediği 8 ayda ortaya çıktı. Üç, beş günde bitecek temizlik operasyonu; can çekişen hükümet edebiyatı bizi bu gün felaketin kenarına götürdü.

CHP lideri, bu kritik eşikte AK Parti’nin HDP milletvekillerinin mahkemelerin önüne atma planını,  dokunulmazlık sorununa indirip, meselenin dokunulmazlık olmadığını farkına vardığı gösteren bir biçimde MHP, AK Parti ile birlikte tutum alarak kendi sınırlarını gösterdi. Çözümsüzlük siyasetini sahiplenmiş oldu.

Bu siyasal denklem ve ortamda, tarafları tekrar masaya dönmeye ya da mevcut pozisyonlarını terk etmeye zorlayacak toplumsal güç, dinamik ne olabilir sorusu önem arz ediyor.

AK Parti’yi buna itebilecek olan gücün bugün politikalarına terörle mücadele gerekçesiyle verilen kamuoyu desteğinin erimeye başlaması, zayıflaması veya küresel güçlerin bu politikalarla aralarına güçlü mesafe koymaları ve bu doğrultudaki hükümet üstüne baskılarını artırmaları olabilir. Ancak bölgesel gelişmeler ve PKK’nin stratejisi aksine küresel güçleri AK Parti’nin ya da devletin siyasetiyle yaklaştırıyor.

Bu bakımdan CHP’nin son dokunulmazlık hamlesi, AK Parti’nin elini fazlasıyla rahatlattı. En azından şu anda referandum belasında kolaylıkla sıyrılmasına neden oldu. Aslında referandum CHP içinde büyük bir korku kaynağı. Deniz Baykal’ın CNN Türk televizyonunun Tarafsız Bölge programındaki “dokunulmazlık referandumu toplumu teröre karşı tutumunda ayrıştırır” sözleri bunun açık ilanıdır.

PKK’yi masaya dönmeye veya mevcut politikalarını değiştirmeye zorlayacak esas gelişme Kobane’deki gelişmeler olabilir. Suriye krizinin önümüzdeki dönemde alacağı şekil, PKK’nin gelecek stratejinde önemli bir unsur olacaktır. PKK’nin Kobane’de başarı veya başarısızlığı Çözüm Süreci’nin belirleyicisi olacaktır. Başarı,  masadaki güçlenmesine başarısızlığı güçsüzleşmesine yol açabilir. Şimdilik buna dair belirsizlikler oldukça fazla.

Çözüm konusundaki Türkiye’de yaşanan bu kilitlenme karşısında dokunulmazlık konusundaki “milli birlikçi” tutum ve politikalar iç dinamikleri gale kuyusuna doğru yol aldırdı.

Çözümsüzlük siyaseti, dokunulmazlıklarla dokunularak yürütüleceğe benziyor. Türkiye bunun gerilimini yaşarken bir kez daha unuttuğu esas büyük gerçekle yüz yüze gelecek. Kürdlerin evrensel haklarının ayaklar altında çiğnenmeye devam edilmesi.

Siyasal aktörler arasındaki bilek güreşi, büyük siyasal projeler, çözümsüzlük siyaseti ve hiçbir şey bu gerçeğe sırt dönülmesini mazur gösteremeyecektir. Bu utançla yaşamaya rıza göstermekte buna dahil.

21. yüzyılda ya barışın yeni bir yolunu bulacağız/inşa edeceğiz ya da barbarlığın yolundan bu utançla  ilerlemeye devam edeceğiz.

Hakan Tahmaz

(BasNews)

Bültene kayıt ol