Emek hareketinin soykırımla imtihanı

30.04.2016 - 09:43
Faruk Sevim
Haberi paylaş

Bu topraklarda 101 yıl önce büyük bir insanlık dramı yaşandı. Osmanlı imparatorluğunu yöneten İttihat ve Terakki Partisi’nin kararı ile Birinci Dünya Savaşı sırasında 1,5 milyon Ermeni katledildi, Mardin ve Diyarbakır bölgesindeki Süryaniler ile Hakkâri’deki Nasturiler de Ermenilerle birlikte tehcir ve soykırıma tabi tutuldu. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan kadim halklar ortadan kaldırıldı.

24 Nisan 1915’te başlayan tehcir ve soykırımda, İttihat ve Terakki yöneticilerinin organize ettiği çeteler, aşiretler, hapishanelerden bırakılan mahkûmlar katliamları gerçekleştirdi. Pek çok bölgede Ermeniler tehcir uygulaması yapılmaksızın bulundukları illerde öldürüldü. Tehcir yeri olan Suriye’deki Deyr Zor çölüne varabilenler ise orada açlık, susuzluk ve hastalıktan öldü. Bu yıllarda öldürülen veya açlık ve hastalıktan hayatını kaybeden Ermenilerin sayısının 1,5 milyona ulaştığı tahmin edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti kurumları 101 yıldır bu soykırımın inkârını bir devlet politikası olarak savunurken, emek örgütleri ve sendikalar ya resmi tezleri tekrarladılar, ya da suskun kaldılar. Devlet yıllarca Ermeni soykırımını, sanki ayaklanan Ermeni çetelerin yok edilmesinden ibaret bir nevi adli bir olay olarak izah etti. Bazı sol çevreler ise bu izahatı sorgusuz kabullendi, hatta yapılan katliamları “anti-emperyalist” bir tepki olarak göstermeye çalıştı.

101 yıldır devam eden soykırım inkârı, soykırım gerçeği ile yüzleşememe durumu, Türkiye’deki egemen ırkçı-milliyetçi geleneğin esas kaynağıdır ve sendikalarda bile ırkçı-milliyetçi eğilimlerin sürekli etkili olmasına yol açmaktadır. Soykırımla yüzleşemeyen bir emek hareketinin ırkçı-milliyetçi saldırganlıkla mücadele etmesi mümkün değildir. Kendi tarihlerindeki soykırımlarla yüzleşemeyen toplumlar başka halklarla barışçı ve eşit ilişkiler kuramazlar.

Milliyetçilik bir burjuva ideolojisidir ve burjuvazi işçi sınıfının her türlü hak talebi eylemini milliyetçilikle bastırabilir, geriye itebilir. Irkçı-milliyetçi eğilimler, işçi sınıfının örgütlenmesini, mücadelesini engeller. Milliyetçilik sınıfın bölünmesine yol açar, sınıfın içinde yer alması gereken azınlıkların ötekileştirilmesine sebep olur. Emek hareketi, sendikalar bu topraklarda işlenen soykırımlarla yüzleşmeli, haksızlığa uğrayan kesimlerin acılarını paylaşmalıdır. Bu her şeyden önce bir insanlık görevidir. Ama ayrıca işçi sınıfını örgütlemek ve sınıfın haklarını savunmak için de mutlaka gereklidir.

Faruk Sevim

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol