Kapitalizm rüşvetçidir, vergi kaçakçısıdır

08.04.2016 - 11:12
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

17 Aralık 2013’te Türkiye’de açığa çıkan yolsuzluk dosyalarının çok daha geniş kapsamlısı, Panama bağlantılı bir şekilde açığa çıktı. Skandal, çok sayıda devlet başkanının aynı zamanda vergi kaçakçısı olduğunu gözler önüne seriyor. Bu bilmediğimiz bir şey değildi ama bildiklerimizin kanıtlanması çok önemli bir gelişme.

Bir hukuk firmasının milyonlarca belgesi ele geçirilip sızdırıldı. Firma küresel şirketlerin ve devlet başkanları ve bunların yakınlarının gizli hesaplarla aktardıkları milyarlarca doları düzenleyen bir hukuk firması. Kara para aklama ve şaibeli para transferlerini düzenliyor. Ümit Kıvanç’ın herkesin faydalanması amacıyla kaleme aldığı kısa notlar arasında şirketin sızdırılan belgelerinde adı geçen devlet başkanları arasında şu isimler var: “Vladimir Putin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Neyif, Beşar Esad’ın kuzenleri, İlham Aliyev ve ailesinin yanısıra, Arjantin ve Ukrayna’nın devlet başkanları, Birleşik Arap Emirlikleri Başkanı Abu Dabi Emiri, İzlanda’nın başbakanı, Irak, Ürdün, Katar, Ukrayna ve Gürcistan’ın eski başbakanları, Çin’in eski başbakanının kızı, Britanya başbakanının babası, Mısır’ın eski diktatörü Hüsnü Mübarek’in, Malezya başbakanının ve Gana eski devlet başkanının oğulları, Pakistan başbakanının çocukları, Fas kralının özel sekreteri, Arjantin’in eski devlet başkanının ve eski Fildişi Kıyısı başkanının danışmanları, Meksika devlet başkanının gözde müteahhiti, eski İspanya kralının kardeşi, Güney Afrika başkanının yeğeni, Gine’nin eski diktatörünün dul eşi ve bu kadar geniş bir uluslararası koalisyona yakışır şekilde, eski BM genel sekreteri Kofi Annan’ın oğlu bulunuyor. Ve tabiî: dünyanın herhangi bir yerinde uluslararası boyutlarda bir yolsuzluk olur da FIFA denen rüşvet şebekesi bu işe bir yerinden bulaşmaz mı? FIFA da var işin içinde.”

Hükümet başkanları, başbakanlar, milletvekilleri, kısacası 50’yi aşkın ülkeden 140 siyasetçi ve bu insanların akrabaları bu devasa yolsuzluk, vergi kaçakçılığı mekanizmasının içinde.

Kapitalizmi aklamak için çabalayanların iki iddiası da Panama belgeleriyle çökmüş vaziyette: Birinci iddia, kapitalizmin insanlığın ulaştığı en ideal üretim modeli olduğu savunusu. Kapitalizm, emek sömürüsünü, işçilerin emek zamanının artı kısmını gasp etmeyi meşrulaştırdığı için, özetle hırsızlığın üzerinde yükseldiği için, hırsızlığın rant, rüşvet, yolsuzluk, vergi kaçakçılığıyla elele ilerlemesi kaçınılmaz. Vergi kaçakçılığı, rüşvet ve yolsuzluk, kapitalizmden sapmalar değil, kapitalizmin yapısal, onlar olmadan olmaz özellikleri.

İkinci iddia kapitalizm altında demokrasilerin, yani parlamenter rejimlerin en ideal yönetim mekanizması olduğu fikri. Demokrasinin beşiği İngiltere, demokratik ülkelerin birliği olarak caka satan Birleşmiş Milletler’in eski Genel Sekreteri’nin oğlu bu saadet zincirinin parçaları. Emirler, diktatörler, dokunulmaz başkanlar kadar demokratik olduğu iddia edilen rejimlerin siyasetçileri de bu çirkefin parçası durumunda. Lenin’in ne kadar haklı olduğu ortada. Demokratik cumhuriyetlerin bir yönü seçimler ve özgürlüklerken, madalyonun diğer yüzü rüşvet, yolsuzluklar, zorbalık.

Kapitalizm hem öldürüyor hem de çalıp, yolsuzluk yapıyor. Panama skandalıyla anılacak bu sistem meşruysa, bu sistemi yıkıp insanlığı ve gezegeni kurtarma mücadelesi çok daha meşrudur.

Bütün ülkelerin vergi kaçakçısı, rüşvetçisi ve yolsuzluk yapan hırsızlarına karşı bütün ülkelerin işçileri ve ezilenlerinin birleşmesi tek meselemiz!

Şenol Karakaş

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol