“Toplumsal Kurtuluş Hükûmeti”

18.01.2015 - 11:35
Mustafa Çolak
Haberi paylaş

Türkiye’den Yunanistan’ı izleyen dostların kafası karışık...

Karışık olmasının sebebi, bir kısmının SyRizA’yı alışılagelmiş devrimci partilerin bir benzeri olarak; bir kısmının ise, alışılagelmiş sosyal demokrat partilerin bir benzeri olarak görmesinden kaynaklanıyor...

Ne o, ne o!

SyRizA, farklı geleneklerden gelen (troçkistinden stalinistine, avrupa komünizmi yanlısından yeşiline, sosyal demokratından eski anarşistine) insanların, ülkede “sol vakti” geldiğine inanarak birleşip oluşturdukları bir “koalisyon”...

Parti içinde çok seslilik hâkim olup, kararlar çoğunluk esas alınarak çıkıyor...

Ve işin güzel yanı, parti içerisinde, siyasî kararlar alınırken “birbirini yiyen” insanların; toplantı bittiğinde gerçek bir yoldaşlık algısıyla birlikte mücadele edebilmesi, daha güzel, daha adil bir dünya için omuz omuza verebilmeleri.

Demokrasi, adalet, onur

SyRizA’nın “cephe”den “parti”ye “dönüştüğü” 1. Kongre sonrası, “sağa kaydığı”nı yazmıştım, yaklaşık 1,5 yıl önce.

Bu, kuşkusuz, endişe verici bir durum. Ancak, özellikle son günlerde bazıları tarafından abartıldığı kadar da değil. Altını çizerek söylemeliyim ki: SyRizA PaSoK’laşmadı. Sadece, egemenlerin saldırı furyasının şiddetini azaltabilmek adına “şarabına su kattı” imajını yansıtıyor.

Kaldı ki, SyRizA’nın “PaSoK’laşması” için, onu oluşturan, yukarıda bahsettiğim, yıllarca sosyalizm mücadelesi vermiş ve bedeller ödemiş insanların ya partiyi terketmeleri, ya da yıllarca verdikleri mücadeleye ihanet etmeleri gerekiyor. Bu da, gerçek anlamda sol değerleri savunmuş ve en zor dönemlerde bedeller ödemiş mücadelecilerden beklenilecek şey değil.

SyRizA’daki “sağa kayma”, daha düne kadar antikomünizm propagandası kulaklarına fısıldanan, komünizmin/sosyalizmin ne denli “tehlikeli bir illet” olduğu öğretisiyle büyümüş; ve şimdi sefalet içerisindeki çaresiz insanları da saflarına katabilme uğruna bir “kayma”. Sol jargonda “oportünizm” mi deriz, “reformizm” mi; ne dersek diyelim kabûl!

Toplumsal Kurtuluş Hükûmeti

Ve sırf bu yüzden, SyRizA, KKE’nin aksine “sosyalizmden/komünizmden”, AntArSyA’nın aksine “antikapitalist dönüşüm”den bahsetmiyor. Bahsettiği şey açık: Toplumsal Kurtuluş Hükûmeti.

Nedir peki bu Toplumsal Kurtuluş Hükûmeti?

Memorandumların iptali, borcun büyük kısmının silinmesi için yeniden pazarlık, işten atılmışların yeniden işlerine dönmesi, yargıda ve kamuda köklü değişiklikler, ülkeyi bu duruma getirenlerin yargı önünde hesap vermesi, yeni iş sahalarının açılması vs.

Yâni, ilk etapta, 6 ay içerisinde bu insanî kriz ve toplumsal sefaleti durdurup, daha adil, daha demokratik, daha onurlu bir Yunanistan’ı kurmanın yolunu açmak.

Akabinde, 21. yüzyıl sosyalizmine geçiş yapmak...

“Keskin” solcular (bunlara bendeniz de dâhilim) bunları yeterli bulmasa da, halkın büyük çoğunluğu için gayet cezbedici şeyler...

SyRizA tabanı, toplum ve “diğer” sol

Tabii, tüm bunlar SyRizA önderliğinin elinde olan şeyler değil.

Şu anda görünen, 25 Ocak gecesi, ülke tarihinde ilk defa bir sol partinin iktidara geleceği. Ama iş bununla bitmiyor.

SyRizA tabanına, toplumun geniş demokratik kesimlerine, sendikalara ve “diğer” sola, SyRizA’nın tüm bu vaatlerini gerçekleştirmesi için “aşağıdan basınç” uygulaması gerekiyor.

Sadece bu da değil. Washington-Brüksel ve yerli sermayenin SyRizA hükûmetinin ülke tarihinde “sol bir parantez” olması için gerçekleştireceği tüm saldırılar karşısında, bu sol hükûmeti savunma görevi de düşüyor hepimize...

Kısacası: İşimiz zor... Hem de “Salı günü saat 18:00’de işçi tulumlarımızı giyip Sindagma’da toplanacağız ve meclisi ele geçireceğiz” algısındaki “devrimcilerin” anlayamayacağı kadar zor.

Bu yüzden, önümüzdeki, bizi bekleyen “fantastik” günler için hazır olmalıyız!

Mustafa Çolak

[email protected]

Bültene kayıt ol