Suriye: Devrim devam ediyor!

09.03.2016 - 14:02
Ghayath Naisse
Haberi paylaş

4 Mart şaşırtıcı bir gün oldu, Suriyeli kitlelerin barışçıl gösterileri kuzeyde, merkezde, Şam’ın kırsalında ve güneyde, "özgür" bölgelerde onlarca şehir ve kasabada gerçekleşti.

Bu gösterilerde yükselen tek bayrak, halk devriminin bayrağı oldu; İslamcıların kara bayrakları ortada hiç yoktular. Kitleler tarafından atılan sloganlar ve dövizler, devrimin ilk iki yılındakilere döndü.

Bu kez gösteriler, Esad ailesinin oligarşik ve kanlı rejimi ve faşist örgüt İslam Devleti (IŞİD) tarafından kontrol edilen alanlarda gerçekleşmedi. Ayrıca, alanlardaki tanıklar, gösteriler karşısında gerici örgüt El Nusra Cephesi askerlerinin ne yapacağını bilmez bozgun ve şokunu bildirdi. Bu devrim karşıtı örgütün bazı askerleri, sadece demokrasi ve laikliğe karşı çığlıklar atarak Raffarin'in (ç.n. Fransa eski başbakanı) sözlerini tekrarladılar: demokrasi ve laiklik İslam'a karşı küfürdür.

4 Mart’ta silah bırakıldı, şehrin sokakları ve meydanları gösterici kitleler tarafından işgal edildi.

Ne muhteşem bir gün!

Suriye halkı beş yıl boyunca rejim tarafından yürütülen insafsız bir savaşa, şehirlerin bombardımanına, evlerin devasa yıkımına, yarım milyon ölüme, bu sayının üç misli kadar yaralanmaya ve 12 milyon insanın yerinden edilmesine maruz kalıyor.

Toplumsal dokunun yıkımıyla birlikte halka karşı devam eden suçlu savaşa bu topraklar üzerinde halkın silahlı direnişi vardı ancak gerçek desteğe ve dayanışmaya sahip olmadan izole edilmişti.

Bölgesel güçler, ÖSO’ya (Özgür Suriye Ordusu) bağlı İslamcı hizipleri desteklediler. Bu silahlı gerici örgütler hegemonik hâle geldi. Böylece (barışçıl ve silahlı) halk hareketi, üç yıldan beri iki devrim karşıtı blokla karşı karşıya kaldı: bir yanda rejim ve müttefikleri ve diğer yanda IŞİD, El Nusra gibi gerici silahlı örgütler. Halk hareketi üç yıldır net bir düşüş yaşıyor, eylem alanı daralıyor ve tüm bu devrim karşıtı güçlerin baskılarına maruz kalıyor.

Geçen yıl eylül sonunda gerçekleşen Rusya'nın askeri müdahalesi, "özgür" alanlarda nüfusun yaşam koşullarını kötüleştirdi; ama aynı zamanda Suriye'deki askeri güç dengesini rejimin lehine değiştirdi. Putin Rusya’sının Suriye’de "siyasi çözüm" konusunda ABD ile bir anlaşmaya varmadan önceki hedefi de budur. Rusya-ABD anlaşmaları, Münih ve Cenevre’deki konferans sonuçlarında ve BM Güvenlik Konseyi’nin son kararlarında (2254 ve 2258) kendini göstermiştir.

Ateşkes, 27 Şubat 2016’da iki emperyalist güç tarafından, IŞİD ve El Nusra Cephesi’ni dışarıda bırakarak ilan edildi.

Bombardımanların ve savaşın durması aynı zamanda, bitkinlik ve katliamlarla geçen beş yıldan sonra Suriyeli kitleler için de bir talep ve gereklilik. Ancak ateşkesin ilk gününden itibaren, halk hareketi yeniden ortaya çıkmasının yarattığı ürperti fark edildi. Halk hareketindeki bu yenilenme, 4 Mart'taki protesto dalgası ile teyit edildi. Tüm bu gösterilerdeki ortak slogan "devrim devam ediyor" oldu ve ayrıca o ünlü slogan: "Halk rejimin devrilmesini istiyor". Aynı zamanda: "Bizim devrimimiz özgürlük, haysiyet ve adalet için", "bu bir devrim, bir iç savaş değil".  Halk, solun bir kesiminin iddiası olan, Suriye devriminin yozlaşarak bazı hizipler arasında bir iç savaşa (ve mezhepsel savaşa) dönüşmesi tartışmalarına cevap verdi.

Suriye halkının devrimi, üç yıllık düşüşten sonra soluğunu ve devrimci ivmesini yeniden buldu. Her devrimcinin görevi, onun zaferi için aktif biçimde mücadeleye katılmak ve onunla dayanışmasını somut biçimde göstermektir.

Suriye devriminin bu yeniden canlanması, aynı zamanda bölgesel karşı devrim aşaması ile kopuştur.

Suriye devrimi yeni bir devrimci aşamayı başlatıyor.

Biz de zafer için her şeyi yapmalıyız.

Yaşasın devrim!

Ghayath Naisse
05.03.2016

(Fransızca'dan çeviren: Orhan Göztepe)

Bültene kayıt ol