İrlanda işçi sınıfı neoliberalizmi cezalandırıyor

05.03.2016 - 15:10
Memet Uludağ
Haberi paylaş

Seçimlerden bir gün sonra, henüz daha kesin sonuçlar belli olmadan, IMF'ci hükümeti destekleyen patron medyası manşetten 'Politik deprem' diye haber geçiyorsa ülkede ciddi bazı şeyler oluyor demektir.

İrlanda'da çok ciddi bazı şeyler oluyor. 

2007'den bugüne sürekli bir ekonomik kriz yaşayan ülkede son seçimler politik manzarayı değiştirdi. 

2011 seçimlerine, ülkenin tüm tarihi boyunca en büyük partisi, neoliberal-milliyetçi Fina Fail (FF) ve Yeşiller (GP) koalisyonunun özel bankaları kurtarmak üzere halkı 64 milyar Euro borçlandırdığı bir ortamda girilmişti.

Bu seçimlerinde iyice sağa ve neoliberalizme kayan Yeşiller silindi, FF ise tarihinin en kötü sonucunu aldı. 

Diğer bir neoliberal parti Fine Gael (FG) ve İşçi Partisi (İP) koalisyonu bir önceki hükümetin uygulamalarını değiştirme ve IMF ile yeniden pazarlık etme sözü vererek hükümeti kurdular. İşçi Partisi tarihinin en büyük oyunu alarak (%19) hükümete ortak olmuştu.

Beş yıl sonra, 2016 seçimlerinden hükümet partileri FG ve İP toplamda %25'ten fazla oy kaybederek çıktılar. FG’in neoliberal politikalarını uygulayan İşçi Partisi’nin oyu %6’ya düştü. FG ise 76 vekilinden 26’sını kaybetti. 2011’de cezası kesilen FF tarihinin en kötü ikinci sonucunu alarak çıktı seçimlerden.Çok iddialı girdiği seçimde sadece 44 milletvekili çıkarabildi.

Bu üç partinin 1990'larda toplam oyları %90'lara ulaşıyordu. Son seçimde aldıkları toplam oy oranı %57. Siyaset üzerindeki hegemonyaları ortadan kalktı. 

Halk son 10 yılın gelmiş geçmiş tüm IMF'ci neoliberal partilerini cezalandırdı ve cezalandırmaya devam ediyor. 

Ama patron medyasının 'siyasi deprem' demesinin nedeni sadece bunlar değil. 

Seçimden iki gün sonra atılan başlıklar, daha somut bir durumu ortaya koyuyor. IMF dayatmaları sonucu, hükümet özel banka borçlarının ödemek üzere suyu ücretlendirmeye girişmişti. Şimdi ise medya bunun mümkün olamayacağını yazıyor. IMF ve neoliberal hükümetlerin su projeleri krize girdi. İrlanda halkı suyuna sahip çıktı. 

Siyaseti tekelinde tutan sağ partilerin ve işçi sınıfına sırtını dönmüş merkez solun meclisteki çoğunluk olma lüksleri ortadan kalktı. Artık 158 sandalyeli mecliste 23'ü Sinn Fein, içlerinde radikal soldan vekillerin de olduğu 17'si bağımsız, 3 küçük partiden 11 ve sosyalist 'Kârdan Önce İnsan (PBP) - Kesintilere Karşı Koalisyon (AAA)' birliğinden 6 milletvekili var. Meclisin üçte birinden fazlası büyük partilerin dışında vekillerden oluşuyor. 

Bu sonuçlar şans eseri değil. İki yıl önce sendikalar, yerel örgütler ve siyasi partilerin ortaklığında suyun ücretlendirilmesin karşı 'Su Hakkı' kampanyası başlatılmıştı. Bu mücadele giderek büyüdü. İçinde Sosyalist İşçi Partisi'nin de bulunduğu Kârdan Önce İnsan Koalisyonu ve diğer sosyalistlerin bu mücadelenin büyümesi ve yaygınlaşmasında büyük bir rolü oldu. Organize edilen eylemlere yüzbinlerce insan katıldı. İki yılın sonunda toplumun yarısından fazlası su ücretlerini boykot ederek ödemiyor. 2016 seçimlerine, su hakkı ve İMF kesintilerine karşı  giderek politize olunmuş bir ortamda girildi.

Geçen iki yılda Su Hakkı kampanyası giderek neoliberalizme ve kesintilere karşı yükselen bir işçi sınıfı hareketi haline dönüştü.

İrlanda egemen sınıfı ve bunların iktidar partileri 'kriz bitti' havasıyla seçime girmişlerdi. Oysa ki ekonomik kriz tüm sıkıntılarıyla devam ediyor. Ama artık egemenlerin de bir krizi var. Tüm neoliberal hükümet formülleri çok sıkıntılı. Bugüne kadar Davos’larda siyasi istikrar palavraları atan eski başbakan ve ortağı İP liderinin pozisyonları dahi tartışılıyor.

IMF durumdan huzursuz, patron medyası panikte. 

Su Hakkı koalisyonunda bulunan iki radikal sosyalist parti, PBP ve AAA seçime tek çatı altında girme kararı almıştık. Toplamda 6 milletvekili çıkararak tarihi bir başarı elde ettik. Seçim sürecinde artık ana akım medyanın görmezlikten gelemeyeceği bir güç haline geldik. 

Kazanan vekillerin hepsi doğrudan sınıf mücadelesinin içinden gelen aktivistler. Ama vekillerimiz sadece ekonomik mücadele değil, savaş karşıtlığından, ırkçılığa, anti-emperyalist ve enternasyonalist mücadelenin de İrlanda'da öncüleri. 

Yeni hükümet FG/FF koalisyonu olabilir. FF su ücretlerini kaldıracağı vaadinde bulundu. FG suyu ücretlendirme projesinde ısrarlı. Bu iki partinin geçmişi 1920'lerdeki adanın kuzey-güney olarak bölünmesi ve bunu takip eden sivil savaşa dayanıyor. 100 yıldır siyasete bu sivil savaşın mirası üzerinden egemendiler. Şimdi ise neoliberalizm ekseninde ilk defa biraraya gelmek zorunda kalabilirler. Her iki partinin tabanı da bu birliğe çekinceyle bakıyor. FF kaybettiği gücü geri kazanmak için Su ücretlerini durduracağını ilan etmişti.

FG/FF dışında kurulacak bir azınlık hükümetinin yaşama şansı yok.

Sinn Fein, Kuzey İrlanda'da hükümet ortağı ve neoliberal ekonomiyi dayatıyor. Kuzeyde kemer sıkma ve kesinti politikalarını yürüyor. Güney'de ise aynı Sinn Fein, işçi sınıfının yükselen politizasyona sol bir dil kullanarak angaje oldu. Kuzey'de sağlık, eğitim kesintilerine evet diyen Sinn Fein Güney'de bunlara hayır diyor. Herhangi bir neoliberal koalisyon içinde olması çok sıkıntılı. Güneyde bir yükseliş gösterse de umduğu oranda oy alamadı.

FG’in içinden çıkan ve daha da sağda, kadınların kürtaj hakkına karşı duran ırkçı-neoliberal, açıktan işçi ve kadın düşmanı Renua diye bir parti vardı. Üçü milletvekili 26 adayla girdiği seçimden, bir zamanlar AB koridorlarından boy gösteren lideri dahil, hiç bir vekil çıkaramayarak siyasetten silindi. Bu da bizim erken gelen 8 Mart hediyemiz oldu.

Patron medyası haklı. Siyasi bir deprem oldu. Enkazın altından kim sağ çıkacak henüz belli değil.

Bu dönemde biz sosyalistler sokakta mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.

Bundan sonra işimiz kolay değil ama artık daha keyifli.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol