Sorun çekirdek kadro değil

04.02.2016 - 10:03
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Başbakan Davutoğlu, Suudi Arabistan ziyareti sırasında, sokağa çıkma yasağı ilan edilen şehirlerde sona, ”teröristlerin çekirdek kadrosuna” yaklaşıldığını söyledi.

Bu açıklamanın bir sonucu var: Şiddet devam edecek!

Sokağa çıkma yasakları, tankların binaların duvarlarını dövmesi, insanların evlerde günlerce aç susuz bırakılması devam edecek.

Cizre’de insanlar bir evin bodrumunda mahsur kaldı. Binanın bir bölümü yıkıldı. İçerde 24 kişinin olduğu söyleniyor. Yaralılar var bu insanlar arasında ve günlerdir susuzluk çekiyorlar. Bu binadaki yaralıları almak üzere harekete geçen ambülânslar, sağlık çalışanları ve beyaz bayraklı anneler bölgeye yaklaştırılmıyor.

Başbakan ise çekirdek kadroya yaklaşıldığını söylüyor övünerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihe, bir bodrum katında susuz ve yaralı bir şekilde bekleyen insanlar hakkında, “Ne malum yaralı oldukları” diyen insan olarak geçecek. Davutoğlu ise yaklaşık üç yıl süren çözüm sürecinin bir kutbunda yer alan hükümetin önce bir bakanı, ardından başbakanı olmasına rağmen sorunu, PKK’nin bir bölgedeki çekirdek kadrosuna indirgeyen birisi olarak geçecek.

Sorun ne hendekler ne de çekirdek kadroya ulaşılıp ulaşılmaması sorunu. Sorun, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi kadar eskiye dayalı olan Kürt sorunu. Hendeklere indirgediğinizde sorunun etrafından dolanırsınız, PKK’nin hendeklerin arkasındaki çekirdek kadrosunu imha etmeye indirgediğinizde, yine Kürt sorunun sadece etrafından dolanırsınız.

Savaşın şiddetinin bu denli arttığı, ölümlerin günlük olağan vakalara döndüğü ve ölümlere coğrafi açıdan uzak olanlar için sıradanlaştığı koşullarda savaş suçları da sıradanlaşmaya başlayabilir. Şimdiden yüzlerce insanın son dört beş aylık çatışma ortamında öldürüldüğü söyleniyor. Ve başbakan henüz çekirdek kadroya ulaşılamadığını itiraf ediyor.

Sorunun çözümü, hiçbir şekilde “çekirdek kadroya ulaşmaktan” geçmiyor. Çekirdek kadroya ulaşıp imha ettiğinizde Kürt sorununun çözülebileceğini düşünüyorsanız, yaklaşık üç yıl boyunca çözüm süreci adı verilen süreçte hangi meseleyi halletmeye çalıştığınız konusunda büyük bir yanılgı içinde olmuşsunuz demektir.

Sorunu çözecek olan, öncelikle her gün aldığımız ölüm haberlerine son vermek üzere çatışmalara son vermektir. Yaralıların olduğu eve sağlıkçıların girmesinin yolunu açmaktır. Sokağa çıkma yasaklarını kaldırmaktır. Yeniden müzakere masasına dönüş için hazırlık yapmaktır. Çekirdek kadroya gerçekten ulaşmak isteyenler, demokrasinin sınırlarını genişletmek için çaba harcar. Çatışmanın panzehiri, daha fazla çatışma değildir; demokrasidir.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol