Avrupa’da ırkçı ve faşist hareketler güvenlerini nereden alıyor?

01.02.2016 - 09:27
Memet Uludağ
Haberi paylaş

İrlanda’da bugüne kadar, belki de biraz işin rahatına kaçtığımız bir ezberimiz vardı: Burada organize ırkçı ve faşist hareketker kolay kolay kök salamaz diyorduk.

Öte yandan, çok da ezber bir laf etmiyorduk. Zira tarihsel sağlaması olan bir tespit bu. İrlanda milliyetçiliğinin genel olarak anti-emperyalist bir duruşu olmasıyla ilgili. Türk ya da İngliz milliyetçiliği gibi değil mesela. İrlanda’nın 1916 ayaklanması ve James Connolly’nin imzası olan, bağımsız İrlanda’yı ilan eden bildirisinde gizli bu gerçeklik. 1916’nın devrimci kalkışmasından 2016’nın neoliberal İrlanda’sına gelen süreçte resmi ideoloji bu gerçekliği yok etmek istese de, İrlanda halkının gönlünde yaşayan bir duygu bu.

O nedenle, 80 bin kişinin katıldığı bir Su Hakkı gösterisinde, bir göçmene ırkçılık karşıtı konuşma yapması için mikrofon veriliyor.

Biraz şanslıyız, şanslıydık.

Ama dünyamız değişiyor.

Avrupa’nın en önemli sorunu, bugün içinde bulunduğu ekonomik kriz ve bunun Avrupa işçi sınıflarına çektirdiği çile. En büyük gündemi ise mülteciler ve göçmenler.

Yunanistan’dan İrlanda’ya tüm ülkelerde kesintiler, işsizlik, evsizlik ve daha bir sürü sorun var ama Avrupa Birliği (AB) hükümetlerine, medyasına ve politik elitlerine bakarsak yatıp kalkıp mülteci ve göçmenleri dert etmeliyiz. Bir de bu gündeme ‘terör’ ve ‘İslam’ gibi şeyleri de ekledik mi, sonsuza dek konuşabiliriz.

İşçi sınıflarının, yüz yıllardır verilen mücadelelerle elde ettiği kazanımlar bir bir törpülenirken, çok övünülen ‘sosyal güvenlik’ Avrupası neoliberal bir zombiye dönüşürken, Avrupa medeniyeti İslamcı-sakallı-başörtülü mülteci ve göçmen kültürünün tehdidi altındaymış. IMF, AB başkentlerini işgal edeli yıllar olmuş ama Avrupa aslen mülteci ordusunun işgali altındaymış.

İngiltere’de Jeremy Corbyn üzerinden gelişen hareketlilik Thatcher artığı neoliberal iktidarı her ürküttüğünde, Cameron yeni bir mülteci-göçmen-Müslüman saldırısına geçiyor.

Yunanistan’da kendine oy vermiş işçiler greve giderken, Çipras, Midilli’de AB sınırlarının korunmasından bahsediyor.

Hani neredeyse Merkel’i mülteciler konusunda baş tacı yapacağız.

Kısacası, AB hükümetleri en büyük sorunları olan ekonomik krize yanıtını, en büyük gündemi  -mülteci gündemini- hem yaratarak hem de kullanarak vermeye çalışıyor.

Sağ, neoliberal, IMF’ci, işçi sınıfı düşmanı partilerin seçim çalışmalarının baş köşesinde ırkçı-İslamofobik-mülteci düşmanı propogandalar yer alıyor. Birbirinden karşılıklı olarak beslenme ilişkisiyle, ırkçılığın yükseldiği yerde işçi sınıfı düşmanı partiler, bu partilerin yükseldiği yerlerde ise ırkçılık yükseliyor.

...

6 Şubat, Almanya merkezli ırkçı-faşist Pegida’nın Avrupa’da ortak eylem günü. Almanya, Macaristan, Polonya, İngiltere, dahil olmak üzere 14 ülkede Avrupa’nın İslamlaşmasına karşı, yerel ırkçı örgütlerle bilrlikte eylemler düzenleyecekler.

Bunların eylemleri öyle demokratik hakkı kullanma, düşünce özgürlüğü vs. çerçevesinde olan şeyler değil. Fiziksel saldırılardan, sokakları terörize etmeye varan, sıradan insanların öfkesini yaşadıkları sıkıntılara ve hükümetlerine değil, yabancılara çevirmeye çalışan bildiğiniz ırkçı-faşist eylemler bunlar.

Ve bu pislik artık İrlanda’ya da ulaştı. Ülke tarihinin belki de en iddialı ırkçı girişimi ile karşı karşıyayız. Pegida, Dublin’de yapacağı bir yürüyüş ile İrlanda Pegidasının kuruluşunu ilan edecek. Yürüyüşe, İngiltere’den English Defence League (EDL) kurucusu ve eski lideri faşist Tommy Robinson ve yerel faşist artıklar katılacak.

İthal Tommy Robinson’u ve ufak tefek yerel faşistleri sokaklardan süpürmek kolay. Ama asıl mesele, bunların bu güveni nereden aldıkları meselesi ve o kaynağı kurutma mücadelesi. Bu hem daha zor hem de daha kritik bir politik görev.

Bu görevi yerine getirmek için 14 ülkede Pegida’ya bu güveni veren şeyleri iyi anlamalıyız. Zira mücadelenin özü dar bir alanda ‘ahlaki’ bir ırkçılık karşıtlığı değil, ırkçılığı yaratan, faşist örgütlere bu güveni veren sisteme karşıtlık.

Kim bunlar?

Balık baştan kokuyor...

AB ve Avrupa hükümetleri bu işin en temel sorumluları. Yıllardır, feryat figan ‘Avrupa elden gidiyor’ diyorlar. Evet Avrupa elden gidiyor, ama mültecilere gitmiyor; IMF, uluslararası yatırımcılar ve zenginlere gidiyor.

Müslümanları sınır dışı edeceğini söyleyen Cameron, ‘’Avrupa’da çok kültürlülük yürümüyor’’ diye zamanında göçmen işçileri suçlayan Merkel, Müslüman kadınların başörtüsüne kafayı takan Sarkozy ve benzerleri.

Bugün büyük bir değişim yaşanıyor ama, zamanında, Tony Blair artığı İngiltere İşçi Partisi liderleri gibi, sözde solda duran ve seçim çalışmalarında ‘İngiliz işleri, İngiliz işçilere’ gibi sloganlara oy toplamaya çalışanlar ve bunların aslen temsil ettiği milliyetçi-kapitalist düzen.

Dahaları da var ama sorun bunlardan başlıyor.

...

6 Şubat, Avrupa’da ırkçılığın-faşizmin değil, uluslararası dayanışmanın şöleni olacaktır.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol