George W. Erdoğan'a karşı barış kazanacak

16.01.2016 - 08:50
Şeref Işıldak
Haberi paylaş

Yalanla her yere gidebilirsiniz ama geri dönemezsiniz. (Sibirya Ekspresi)

Makarayı biraz geri saralım, Ortadoğu'da devam eden bu uzun ve kanlı son filmin baş kısımlarını anımsayalım. Beylik söylemle resmin bütününe durup yeniden bakalım.

Soğuk Savaş döneminin ürünleri olarak Birleşmiş Milletler ve NATO gibi uluslararası kurum ve kuruluşların varoluş gerekçesi bir zamanlar, anti-komünizm konsepti üzerine inşaa edilmişti. Bu kurumlar, Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku ülkelerinin dağılmasından sonra esasen varoluş gerekçelerini yitirmiş ve konseptsiz kalmışlardıBu durum 11 Eylül 2001'deki New York'ta bulunan İkiz Kuleler'e saldırı sonrasında gündeme gelen “ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi”¹ ile değişikliğe uğradı.

Bu saldırının ardından, dönemin ABD devlet başkanı ve onun neo-con (yeni muhafazakârlar) olarak adlandırılan ekibi öncülüğünde “teröre karşı savaş”, “teröre karşı önleyici savaş”, “teröre karşı misilleme savaşı” gibi adlandırmalarla uluslararası alanda muazzam büyüklükte bir kampanya yürütüldü. İlk olarak 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan'a yönelik savaş başlatıldı.

Bu kampanyanın bir sonucu olarak, eski Doğu Bloku ülkelerinden Çekoslavakya'nın başkenti Prag'da 21-22 Kasım 2002 tarihinde düzenlenen NATO'nun genişleme zirvesinde, NATO hem bünyesine yeni ülkeler kattı hem de kabuk değiştirerek, yeni bir “konsept” ile kendini yeniledi.

NATO'nun varoluş amacı ve devamlılığının ana gerekçesi, artık komünizme karşı mücadele değildi. İkiz Kuleler saldırılarındaki gibi “küresel terörizme, radikal islami terörizme” karşı “evrensel demokrasi değerlerini savunmak” olarak yeniden tasvir edildi. Dünya çapında milyonlarca savaş karşıtının eylemlerine, BM'in Irak'ta savaş hayır demesine rağmen, ABD'nin başını çektiği bir uluslararası koalisyon “evrensel demokrasi” değerlerini korumak adı altında 16 Mart 2003 tarihinde Irak'ı işgal harekâtı başlattı. Başta Irak olmak üzere tüm Ortadoğu'yu bir cehenneme çeviren ve bugün hâlâ devam eden bu savaşı başlatmak için akla hayale gelmeyecek binbir türlü yalan-propaganda tüm dünyaya aralıksız olarak medya aracılığı ile pompalandı.²

“Medeniyetler arası çatışma” söylemi ile medeniyetlerin beşiği olan Mezopotamya toprakları kan gölüne çevrildi. Aradan geçen 13 sene içerisinde milyonlarca insan öldü, milyonlarcası yaralandı, evinden yurdundan oldu. O zamanlar, sadece Afganistan'da varolan El Kaide dünya sathına yayıldı, dahası El Kaide'yi mumla aratan IŞİD gibi bir bela da bütün dünyaya böylelikle yayıldı.

Bilenler hatırlarlar; George W. Bush hemen hemen her konuşmasında “ya bizle teröre karşı savaşacaksınız ya da teröristlerden yana olacaksınız, teröre karşı savaşımız gerekirse yüzyıl sürecek” derdi. Ne kadar tanıdık geliyor şimdi değil mi? Bizdeki saray meczubu da “bu topraklar şehit kanı ile yoğrulmaya devam edecek. Teröre karşı savaşımız gerekirse bin yıl sürecek” diyor.³

Bush'un, dünya çapında izlediği bu “teröre karşı savaş makro stratejisi” bugün “mikro” düzeyde bizim sarayın meczubu Erdoğan tarafından, dahası onu Kürtlere ve cemaate karşı bir koçbaşı gibi kullanan, avuçlarında oynatan eski Ergenekon/JİTEM/derin devlet ekibi tarafından yürütülüyor, yürütülmek isteniyor.³ Nasıl o zamanlar dünya çapında bütün medya aracılığı ile yalan ve propaganda içerikli haberler yapılıyorduysa, şimdi de benzer bir şekilde aynı şeyler “havuz medyası” denilen bir foseptik çukurunda yapılıyor. Biraz daha küçük çaplı, daha acemi ve daha çirkin bir üslupla.

Ancak sarayın meczubu ne yaparsa yapsın; 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları ile açığa çıkan hırsızlıklarını ve MİT TIR'larının durdurulması ile ortaya çıkan terörist gruplarla yapılan silah ticareti dosyalarını kapatamayacak, unutturamayacaktır. Çok kolay bir şekilde “derin devlet” ekibinin tetikçisi (ortağı) olmasının ana sebepleri bunlar zaten. Erdoğan'ın muktedir ve hakim olduğuna inanılmaktadır ama aslında çaresiz bir konumdadır, kullanılıp atılacağı güne kadar gönüllü bir maşa olarak görev icra etmektedir. Ergenekon/JİTEM/derin devletten oluşan esas ekip, öfkenin hedefi olmayıp önlerinde perdeleyici bir kalkan olarak sarayın meczubunu kullanmaktan büyük ihtimalle hem memnunlardır hem de keyif alıyorlardır.

George W. Bush öncülüğünde yürütülen “teröre karşı savaş” siyasetinin, 15 sene sonra başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı getirdiği durum ortadadır. Bunun alaturka tarzda kötü bir taklidinin varacağı yeri tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Kürt halkı ayrılmak istemiyor, özerklik istiyor, eşit koşullarda bir arada yaşamak istiyor. Bunu çarpıtmanın, savaş isteyenler için anlamı olabilir sadece. Zaman, Kürt halkının uzattığı barış ve bir arada yaşama elini tutmanın zamanıdır.

Zaman, çok geç olmadan, barışın bu topraklarda da yeşermesi için ara vermeksizin mücadele etme zamanıdır.

Bu gidişatı durdurmak bizlerin elindedir. Barış çağrısına imza atan ve sonrasında sarayın meczubunun hedefi olan akademisyenlere destek her geçen gün daha da artmaktadır. Edebiyatçılar, gazeteciler, sinemacılar, dünya akademisyenleri, avukatlar, STK’lar ve barolardan art arda destek açıklamaları geliyor. Bütün tehditlere, baskılara rağmen giderek yayılan, destek bulan barış talebinin tüm ülke sathına yayılması için mücadele edilmelidir. Barış talebini, geniş kitlelerin, emekçilerin-işçilerin ekmek gibi aş gibi bir talebi haline getirilmesi için mücadele etmekten başka bir yol yoktur. Barış mücadelesi psikolojik anlamı ile kritik bir aşamadadır, bu nedenle geri adım atmaksızın barış talebini daha gür bir sesle haykırmak gereklidir.

Bir kırılma yaşanacaktır.

Bu kırılmanın savaş isteyenlerin mi, yoksa barış isteyenlerin mi taleplerine göre olacağını ise verilmekte olan irade savaşı belirleyecektir.

S. Şeref Işıldak

¹ – Alex Callinicos: Amerikan İmparatorluğunun Büyük Stratejisi http://www.dsip.org.tr/index.php/kutuphane/168-brouerler/817-alex-callinicos-amerikan-imparatorluunun-bueyuek-stratejisi?showall=1&limitstart=#.VpkXLvnhCUl

² – Bağlamı IŞİD'in doğuşunu anlatmak olsa da bu konuya ilişkin olarak iki sene önce biraz daha ayrıntılı bir yazı yazmıştım. Bknz. http://arsiv.marksist.org/yazarlar/seref-isildak/15145-isid-nasil-dogdu-musul-nasil-dustu

³ – Bunu ilk farkettiğimde bizim meczup muhtarlara sesleniyordu. Bknz. http://marksist.org/icerik/Yazar/2660/Kaybetmeye-mahk%C3%BBm-ve-mecbursunuz

Bültene kayıt ol