Paris saldırısının ardından

26.11.2015 - 12:33
Arife Köse
Haberi paylaş

Paris’te gerçekleşen korkunç katliamın tüm dünyada savaş çığırtkanlığı yapan ve özellikle göçmenlere karşı ırkçı politikaları savunan siyasi hat açısından büyük bir fırsat yarattığı çok açık.

Geçen hafta Pazar günü Fransa cumhurbaşkanı Hollande Fransa’daki bütün partilerin temsilcilerini Elize sarayında bir araya getirdi.

Toplantı çıkışında Sarkozy poliste kaydı olanlara ev hapsi ve elektronik kelepçe önerisinde bulundu. Faşist partinin lideri Le Pen ise, “Fransa ve Fransızlar artık güvende değil” diyerek “hükümetin terörle mücadelede daha kararlı ve sert tedbirler almasını” istedi. Le Pen Fransa’nın ulusal sınırlarını AB’ye rağmen serbest geçişlere kalıcı olarak kapatması gerektiğini savundu.

Fransa’da Paris saldırısının hemen ardından ilan edilen olağanüstü hal üç aya uzatıldı, bütün gösteriler yasaklandı. Hollande Fransa’nın artık savaşta olduğunu ilan etti.

Ancak Fransa zaten savaştaydı.

Fransa’nın geçmişi ise işlediği savaş suçlarıyla dolu. 1830’ da sömürge olarak işgal ettikleri Cezayir’ de her türlü insanlık suçunu çekinmeden işleyen Fransızlar, 1962’ de bağımsızlığını kazanana kadar ülkede çeşitli soykırımlar ve katliamlar gerçekleştirdi.

Bağımsızlık savaşı veren yüzbinlerce Cezayirliyi katleden Fransızların 2.5 milyon Cezayirliyi tehcire tabi tuttukları biliniyor. Cezayir’ de 100 yılı aşkın süre her türlü insanlık suçunu işleyen Fransızların bağımsızlık savaşında 8 bin köyü yok ettiği de bir gerçek.

Fransa’nın işlediği insanlık suçu sadece Cezayir ile sınırlı değil. Ruanda’ da 1994 yılında yaşanan soykırımda yüzbinlerce Tutsinin Hutular tarafından öldürülmesi insanlık tarihinin en korkunç olaylarından birisidir. Bu katliamda Fransızların parmağı olduğu tüm dünya kamuoyu tarafından biliniyor. Ruanda’ da görev yapmış emekli bir Fransız subayı, Fransa askerlerinin, 1994’te Ruanda’ da soykırım yapmakla suçlanan Hutu milislerine silah eğitimi verdiğini itiraf etmişti.

Fransa tarihinin bir yüzü sömürgecilik, ırkçılık ve katliam iken diğer yüzü de devrimlerdir. Fransa işçi sınıfının Paris Komünü’nden başlayarak devam ettirdiği devrimci geleneği ve hafızası hala varlığını koruyor.

Fransa’da aktivistler olağanüstü hal adı altında eylemlerin yasaklanmasını kabul etmeyeceklerini ilan ettiler. Fransa’da CGT sendikası ‘ulusal birlik’ adı altında işçi sınıfı ve egemenler arasında bir uzlaşmayı kabul etmeyeceklerini söyledi.

Fransa işçi sınıfı özgürlük mücadelesinde bir kez daha içinden geldiği özgürlük geleneğine sahip çıkıyor. Bize düşen onlarla enternasyonel dayanışmayı dünyanın her yerinde örmek, kendi hükümetlerimizin savaş ve ırkçı politikalarına karşı çıkmaktır.

Arife Köse

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol