Sömürge tipi medya

01.10.2015 - 16:08
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Geçmiş dönemlerin kudretli medyasıyla, bu günlerin kudretli medyası, esasında birbirlerinin kopyası gibi. Aralarında çelişki varmış gibi görünse de “işin esasına” dair tam bir uzlaşma içindeler.

Bu dönemin kudretli medyası, Erdoğan’ın hık deyicisi gibi. Manşetleri hep Erdoğan, daima Erdoğan’ı savunuyorlar, Erdoğan’ı haklı çıkartmaya çalışıyorlar.

Erdoğan “Gülen terör örgütü”nden mi bahsediyor, Erdoğan medyası hazır. En azından ana sayfalarında bu henüz varlığı, nasıl bir terör işine bulaştığı kanıtlanmamış olan yapı hakkında mahkeme yargıcı gibi davranan manşetler atıyorlar.

Erdoğan çözüm sürecinin ilk günlerinde barışçıl açıklamalar yaparken bu medya da barışçıl manşetler atıyor, Eroğan Kürt sorunu yoktur dediğinde bu gazeteler de Kürt sorunu yoktur diyor. Erdoğan Aydın Doğan’a saldırdığında, bu gazeteler de Aydın Doğan’a saldırıyor.

Çok sistemli bir şekilde Aydın Doğan medyasının yıllardır oynadığı rolü oynamaya başladılar.

Evet! Doğan medya grubunun, uygun deyimle yatacak yeri yok.

Doğan medya grubu ırkçı. Evet, bildiğimiz ırkçı. Nefret söylemi bu grubun uzmanlık alanı gibi, farklı olan, farklı düşünen pek çok insanı, aktivisti hedef gösterdi, bugünün Erdoğancı medyası gibi yargıladı, linç örgütledi ve bazı isimleri sürgüne yolladı. Hrant Dink gibi bazı arkadaşlarımızı ödüren ideolojik iklime katkı yaptı, Ahmet Kaya’yla ilgili nefret yüklü haberciliği unutulamaz.

Bugünün Erdoğan’ın hık deyicileri gibi, dün askerin hık deyicilerinin merkezi deolojik üssü gibiydi Doğan grubu. Yılmaz Özdil, Emin Çölaşan, Ertuğrul Özkök gibi isimler, Kürt düşmanlığının bayraktarlığını yapıyorlardı.

Bu nedenle, gazetecilik değil de tetikçilik yapanlar bugün birbirine girmiş gibi görünüyor ama aslında birbirlerinden farkları yok. Erdoğan’ın kendisini suçlaması karşısında Aydın Doğan’ın cumhurbaşkanına hitaben yazdığı mektup, zaten birbirlerinden farkları olmadığını anlatmaya çalışıyor.

Ortada gazeteciler arasında bir savaş yok. Ortada çıkar grupları arasında bir mücadele var ve gazeteci gibi görünenler, bu çıkar gruplarının kamuoyunu ikna etmesinin aparatları olarak ortada geziniyorlar.

Dün Erdoğan Esad’la bu iş olmaz derken, Esad’la bu işin olmayacağını söyleyenlerin, Erdoğan Esad’lı bir geçiş süreci olabilir dedikten sonra, konumlarındaki radikal değişimi açıklama zahmetine girmeksizin Erdoğan’ı tekrarlayan makaleler yazacak olmaları durumun vahametini açığa çıkartıyor.

Askeri vesayetin hegemonik olduğu dönemle günümüz arasında bir fark var kuşkusuz ama bu fark medyaya yansımış değil.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol