VW krizi üzerine

24.09.2015 - 08:50
Memet Uludağ
Haberi paylaş

"Dünya ayağa kalktı… Volkswagen’in dizel araçlarındaki emisyon değerlerinin manipüle edildiği iddiası tüm dünyada konuşuluyor."

Hürriyet gazetesi VW krizini böyle haber etmiş. Evet tüm dünya -ayakta olmasa bile- bu konuyu konuşuyor. 

ABD'de başlayan kriz, Avrupa ve Uzak Doğu'ya kadar sıçramış durumda. 

Almanya ve diğer Avrupa hükümetleri, bunun yaratacağı ekonomik krizden endişeli. 

VW'nin zengin hissedarları endişeli. Son birkaç gün içerisinde şirket 25 milyar Euro değer kaybetmiş. Alman borsasında hisse senetleri %35 düşmüş.

Şirketin yöneticileri kendi geleceklerinden endişeli. CEO Martin Winterkom istifa etti. ABD hükümetinin VW'e 18 milyar dolar ceza kesmesi bekleniyor. Hissedarlar bundan da endişeli. 

Haklı olarak VW işçileri de endişeli. Bu cezaların faturası 2-3 yöneticinin kellesi götürülerek ödenemez. İşçilere bunun nasıl yansıyacağı belli değil.

Diğer otomotiv sektörü devlerinin henüz sesi çıkmadı. Rakipleri, henüz VW'e atıp tutmadılar. VW'in krizi, başka bir otomobil üreticisinin bulunmaz fırsatı olabilir. Ama medyaya yansıdığı kadarıyla rakip şirketler de endişeliymiş. 

Acaba...? Neyse, komplo teorisi yapmayalım. Belki de endişelenecek bir durumları yoktur...

Tüm dünya ayakta değilse de devletler, zengin hissedarlar, CEO'lar, yani VW'den kâr elde edenler endişeli. 

İşinden olma korkusu yaşayan işçileri saymazsak, bu endişelerin hepsi kâr için duyulan endişeler. 

VW'nin yaptığı, şey çevreye daha uyumlu, daha az kirleten motor üretiyorum diye yalan söyleyerek bunun tam aksini yapmak. Emisyon dediğimiz şey sonuçta çevre kirliliği ve iklim değişikliği sorunu ile ilgili bir şey; borsa, hisse senedi vs. ile ilgili değil. 

Henüz "bile bile iklim değişikliğini/çevre kirliliğini hızlandıracak bir halt yedik. Bunu yaparken de yalandan iklim değişikliğini önemsiyor ve umursuyor gibi davrandık, arabaları yalan reklamlarla pazarladık, küresel ısınmaya hız verdik" diye endişelenen bir CEO, hissedar ve devlet başkanı görmedik. 

Tüm endişeler şirketin kârlılığı ile ilgili. 

Bunun nedeni belli: Yukarıda saydığımız kişi ve kurumlar, adına kapitalistler dediğimiz zengin zümreler. Hangi ibadethaneye gittikleri önemli değil, bunların dini imanı para ve tapınakları da kapitalist sistemdir. 

VW'nin krizi bize şunu gösterdi:

Dünyanın en dev şirketlerinin ilk sıralarında petrol, petrole dayalı üretim yapan ve otomotiv şirketleri bulunuyor. 

Bunlar ve bunların çıkarlarını koruyan devletler, bir yandan iklim değişikliği ve buna bağlı milyonlarca sıradan insanı etkileyen felaketleri umursamazken, diğer yandan da bir pazarlama tekniği olarak yalandan bir 'çevrecilik' kılıfına bürünüyorlar. 

Oysa ki birbiriyle kâr amaçlı rekabette olan bu şirketler, iklimi, çevreyi etkileyen üretim biçimlerinden, kullandıkları hammadde ve teknolojilerden gerçek anlamda vazgeçmiş değiller. Bu rekabet ortamı ve çıkar yarışında hiçbiri reklamlarda söylediğini yapmıyor. 

Zenginliklerinden 1 kuruş bile feda etmek istemeyen kapitalistler, eski bildiklerini okumaya devam ediyorlar. 

VW krizi bir iklim değişimi ve çevre krizidir. Sebebi şirketteki bir kaç yöneticinin 'ahlaksızlığı' ya da bir kaç mühendisin bir yazılımı manipüle etmesi değil, içinde yaşadığımız kâr için her şeyin mübah olduğu kapitalist sistemdir. 

Kapitalizmin iklim değişikliği ve çevre sorununa bir çözüm getirmesi beklenilmez. 

VW'nin zengin hissedarları borsa kayıplarına üzüledursun, dünyada milyonlarca insan iklim değişikliğine bağlı nedenlerle fakirlik içinde yaşıyor, ölüyor, yerinden yurdundan göçmek, mülteci olmak zorunda kalıyor. Ve bu sistem değişmezse bu felaketlerin dahası da gelecek. 

VW'nin CEO'sunu değiştirmek sorunu çözmez. Sistemi değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Kâr değil insanı, doğayı merkezine alan yeni, antikapitalist bir dünyanın mücadelesine girişmeliyiz. 

Bu mücadele aynı zamanda sosyalizm mücadelesidir. 

Kolay değil ama başka çaremiz yok.

Ya giderek yaşanmaz olacak, milyarlarca insanın yaşamını cehenneme çevirecek kâr için bir dünya, ya da insan için bir dünya.

Bu mücadeleye katılmak bizi özgürleştirecektir.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol