1990'lı yılları mumla ararsınız

07.08.2015 - 15:09
Şeref Işıldak
Haberi paylaş

24 Temmuz’da Erdoğan’ın emriyle yeniden başlatılan PKK’ye karşı savaşa dair, son günlerde basında bol bol 90’lı yıllar benzetmesi yapılıyor.

"90’lara geri mi dönüyoruz?", "90’lı yıllar yeniden mi?" vb. birçok soru soruluyor ve yazı yazılıyor.

Karl Marx, Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i isimli eserinde, Hegel’in “Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki defa tekerrür eder” sözlerine atfen “Hegel eklemeyi unutmuş, ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak” der. Marx’ın kinayeli bir şekilde dillendirdiği bu ifade, tarihte tekrarın mümkün olmadığına işaret etmektedir esasen. Tarih tekrar ettirilmek istenebilir belki ancak tekrar etmez, edemez. Ancak bununla beraber tarihte kimi gelişmeler ve eğilimler geçmişin tekrarı gibi gözükebilir ya da onları andırabilir.

Ağızları ile Saray’ın bahçesinde kuş da tutsalar, ne Erdoğan ne de onun 4 ayaklı şürekasının memleketi 90’lı yıllara geri dönderebilmesinin imkanı yoktur.

Kısaca bunun nedenlerini açıklamak gerekirse...

İlk olarak ve de her şeyden önce, ne Kürt hakının ne de Türk halkının eski Kürt eski Türk halkı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Her ne kadar havuz medyası ve hizaya çekilmiş Doğan medyası saklamaya çalışsa da mızrak çuvala sığmıyor, tepkiler saklanamıyor. Van’dan Bursa’ya, Adıyaman’dan Afyon’a bu Saray Savaşı’nda kurban olan asker-polis ailelerinin tepkilerine dikkat ediniz. Doğrudan Erdoğan’ı ve AKP’yi hedef alan büyük bir öfkeyi göreceksiniz. Eskisi gibi bir avuç ülkücü gönderip amiyane tabir ile milleti gaza getirmek için “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganı artık atılmıyor ve de attırılmıyor. Aksine, ”Oğlun Bilal’i gönder askere” diyorlar. “Çözüm süreci diyerek halkı oyaladınız” diyorlar. “Ülkeyi Suriye’ye benzer bir duruma sürüklüyorsunuz” diyorlar. “Ben yandım sizler de yanın, satılmış medya yazın bunları” diyorlar. “Rabia için gözyaşı döken adam bizim çocuklarımız için ne gözyaşı döküyor ne başsağlığı diliyor” diyorlar.

Yani kısaca; halkın savaş konusundaki bilinci tahmin edilenden oldukça yüksek. Ve halk bu savaşın (Demirtaş’ın deyimi ile) bir Saray Savaşı olduğunun farkında.

İkincisi; 90’lı yıllardaki iktidarın karşısında Kürt özgürlük hareketi bu kadar etkili ve güçlü değildi. Ancak şimdi, hem siyasal hem askeri olarak hem de uluslararası konjonktürel dengeler bağlamında Kürt özgürlük hareketi 90’lı yıllara nazaran oldukça güçlü bir durumdadır. Kerkük’ten Afrin’e kadar (70 km’lik Cerablus-Azaz arasını şimdilik saymazsak) 1200 km den daha uzun bir sınır hattı boyunca IŞİD’e karşı tüm dünyaca doğrudan ve/ya dolaylı olarak desteklenen, dünya genelinde sempati ile izlenen haklı ve meşru bir savunma savaşı yürütmektedir.

Erdoğan’ın ve AKP’nin karşısında siyasal olarak daha tecrübeli, sayısal olarak ise çok daha da büyümüş bir hareket vardır.

Kanaatim odur ki, saray efradı da bunun farkında aslında. Ama yine de “Bir erken seçim deneyelim, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok” diyorlar. Artık kendilerine ait bir idealleri, hedefleri de yoktur, tek dertleri Erdoğan’ı ve şürekeasını koruma altına almaktır.

Şimdilik kamuoyunun bilmediği, ancak çok da uzak olmayan bir zaman içerisinde herkesin duyacağı ve öğreneceği gerçeklerden korkuyorlar. O kadar çok suç ve günaha girdi ki Saray’ın delisi, artık tek derdi iktidarda kalmak ve soruşturmalardan muaf kalabilmektir. "400 vekili verin" diyen zat, şimdi tek başına iktidarı garantileyecek milletvekili sayısını erken seçimle yakalama derdine düştü.

Lakin korkunun ecele faydası yoktur, işlediği bütün suçların hesabını mutlaka bir gün ödeyecek.

Bu nedenledir ki; Sarayın Savaşı'na karşı öyle güçlü bir barış kampanyası yürütülmelidir ki, bu kampanya aynı zamanda olası erken seçimlerdeki HDP’nin seçim kampanyasını da büyütebilmiş olsun.  

Artık herkes biliyor ki; “bugün barışı savunmak, katillerden ve de hırsızlardan hesap sormak” demektir.

Nefes aldığımız her an her dakikayı barış için, usanmaksızın, bıkmaksızın savunmak, ve de haykırmamız gerekmektedir.

Zaman, “Barış hemen şimdi!” diye haykırma zamanıdır.

Selahattin Şeref Işıldak

Bültene kayıt ol