Yolsuzlukları AK’lama aracı olarak Diyanet

05.01.2015 - 10:17
Kemal Başak
Haberi paylaş

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk ve Sünni Müslüman olmadığı için sistematik soykırım ve asimilasyon politikalarına maruz kalmış kesimlerin derin şüphe ile baktığı devlet kurumlarından biri.

Bu şüphenin son derece haklı nedenleri var. 1915 Ermeni Soykırımı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran egemenler, “tek dil, tek din, tek vatan” ülküsüne karşı tehdit olarak gördükleri Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Kürtleri ve Alevileri zapturapt altına almak ve bu arada çoğunluğu oluşturan Sünni nüfusu devletin tedrisatından geçirerek terbiye etmek için çok vahşi uygulamalara imza attılar. Türk ve Sünni Müslüman olarak yaşamayı kabul etmeyen on binlerce kişi katledildi, yüz binlerce kişi sürgüne gönderildi. Bu dolaysız devlet terörü, idam sehpası ve mermi ile nadiren karşılaşan geniş Sünni kesimlere devletin istediği şekilde Müslümanlık yapmamaları durumunda başlarına gelecek olanı gösteriyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı, işte bu “tek”çi zihniyetin resmi “tek dini”ni şekillendirmek üzere kuruldu. Cumhuriyet’in diğer kurumları gibi kökenine sadık kalmayı da ihmal etmedi (1).

Diyanet, kurulduğu günden itibaren devletin iç düşman olarak gördüğü kesimlere karşı ayrımcılığı körüklemek ve bu yolla Sünni nüfusu resmi ideoloji etrafında bütünleştirmek için etkin bir şekilde kullanıldı. Her dönemin politik ihtiyaçlarına denk düşen fetva / hutbe / vaazlarda döneme göre değişmeyen tek argüman “iç düşmanlara karşı vatanın bölünmez bütünlüğünün korunması”  oldu.

Bu önemli misyon, Diyanet’in hep el üstünde tutulmasını sağladı.AKP’den önceki hükümetlerde debütçelerden aslan payını Diyanet kapar, öğretmen / sağlık çalışanı / teknik eleman atamalarının yapılmadığı dönemlerde Diyanet’e kadro atama önceliği verilirdi.Kuruluşundan itibaren örgütlenmesi ve mali yapısı sürekli gelişen DİB, AKP iktidarı ile günümüzdeki muazzam gücüne ulaştı. Pek çok bakanlık, Diyanet’in yedi genel müdürlük (Din Hizmetleri, Hac ve Umre Hizmetleri, Dış İlişkiler, İnsan Kaynakları, Eğitim Hizmetleri, Dini Yayınlar, Yönetim Hizmetleri), beş başkanlık (Din İşleri Yüksek Kurulu, İç Denetim Birimi, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu, Rehberlik ve Teftiş, Strateji Geliştirme), bir müdürlük (Döner Sermaye) ve bir müşavirlikten (Hukuk) oluşan on dört ana bölümlü bu devasa örgütüyle boy ölçüşemiyor (2). Ve tabi bütçeden ayrılan pay söz konusu olduğunda (% 1,37 – 5.743.383.000 TL), Enerji, Orman ve Su İşleri, Kalkınma, Gümrük ve Ticaret, Gençlik ve Spor, Ekonomi, Çevre ve Şehircilik, Bilim Sanayi Teknoloji, Avrupa Birliği, Kültür ve Turizm, Dışişleri bakanlıklarından daha fazla ödenek alan bir kurumdan bahsediyoruz(3).

Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumun belirli bir kesimine hizmet eden ve geri kalanını ayrımcılığa maruz bırakan yapısı ile çokça tartışılan bir kurum olmasına rağmen, bütçe görüşmeleri dışında çok nadir olarakkamuoyunun gündeminde kalmayı başarıyor,bu görünmezlik zırhı zaman zaman Alevi Örgütlerinin yaptığı çıkışlar ile darbe alsa da, esas olarak işini “sessizce” hallediyordu.Ancak son günlerde Diyanetbu “sessizliğini” terk etti ve iktidarın kutuplaştırma siyasetine denk düşen fetva ve hutbelerlegündelik siyasete doğrudan müdahil olmaya başladı..Ankara’nın Kurtuluş semtinde Hüdaverdi Camii imamının cuma hutbesinde, iktidarı eleştiren tweetler atılmaması ve Konya'da bir lise öğrencisinin tutuklanmasının doğru karar olduğunu söylemesi,  İstanbul Müftülüğü’nün hazırladığı cuma hutbesinde iş güvenliği tedbirlerinde aşırılık 'Yüce Allah’a güveni sarsan bir davranış haline dönüşür' denmesi, yine İstanbul Müftülüğü’nün internet sitesinde yer alan, yılbaşı kutlamalarını “gayri meşru tutum ve davranışlar” olarak tanımlanması sadece son bir hafta içinde gerçekleşti.

“Paralel yapı” ve “darbe” söylemlerinin sadece parti örgütlerinde ve medyada kullanılmasının yolsuzlukların üzerini örtmekte yetersiz kaldığını fark eden iktidar partisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı artık ön saflarda görevlendiriyor.

Kemal Başak

[email protected]

(1)1923’te kurulduğu söylenen Cumhuriyetin kurumları, ne hikmetse, kuruluş tarihlerini hep geçmişte buluyor. Bir cumhuriyet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı da, Milattan Önce 209’da kurulduğu iddia edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı kadar “geri” gidemese bile, köklerini geçmişte bulmuş:

“Cumhuriyetin bir kurumu olmakla birlikte tarihsel kökeni itibarıyla Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi, kuruluş kanunu olan 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı Kanun’da ‘İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek’ şeklinde ifade edilmiştir.”

Diyanet İşleri Başkanlığı resmi internet sitesinde http://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/kurulus-ve-tarihce/8#

(2)Diyanet İşleri Başkanlığı resmi internet sitesindehttp://diyanet.gov.tr/tr/kategori/teskilat-semasi/72

(3) Maliye Bakanlığı resmi internet sitesinde http://www.maliye.gov.tr/Documents/2015-2017_ovm_ekler.pdf

Bültene kayıt ol