İstikrarsızlık ve mücadele dönemi

05.06.2015 - 09:33
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

7 Haziran seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, istikrarsızlıkla belirlenen bir döneme girdiğimiz açık. Burjuvazi ve işçi sınıfı arasında ekonomik büyümeye dayalı uzlaşma sona erdi.

Son iki yılda birçok işkolunda kendini gösteren, yasaklanan metal grevinin ardından Renault ve Tofaş başta olmak üzere birçok otomotiv fabrikasından Petkim’e sıçrayan mücadeleler gösteriyor ki, darbecilerin yargılanıp aradan çekilmesi, Batı’da işçi sınıfı hareketinin bastırılmasının aracı olan Kürt sorununda çözüm görüşmelerinin başlaması, AKP hükümetinin 1 Mart 2003 tezkeresinin çöpe atılmasından sonra Gezi Parkı’nda en büyük sokak muhalefetiyle çatlaması, emekçilerin önünü açtı.

Şimdi işçi hareketi tabandan örgütlenerek, hem patrona hem de işbirlikçi sendikalara kök söktürüyor. Bu, 12 Eylül darbesi ile kurulan, 28 Şubat darbesi ile pekiştirilen işyerlerindeki statükonun aşağıdan yerle bir edilmesidir.

Şişecam ve metal grevlerinin yasaklanmasına karşı, Bursa’daki otomotiv işçileri fabrikaları işgal etti ve “yasadışı grev” yaptı. Bu, tabanda sımsıkı örgütlenmiş ve planlanmış bir hareketti. Seçimlere az kala direnişe geçen otomotiv işçileri, bu dönemin talep etme ve kazanma fırsatı verdiğini biliyordu. Seçimler hükümetin elini kolunu bağladı, iki yıldır yükseltilen devlet terörü kullanılamadı ve direnişler yayıldı.

İşçiler aralarına hiç kimseyi almadı. Bu, sola karşı bir hareket olarak başlayıp böyle görülse de, hükümetin Gezi direnişine hayasızca saldırısından çıkan acı dersin sonucu. İşçiler bölünmemek, siyasi partiler ve güçler tarafından istismar edilmemek, ekmek için verdikleri kavgayı sağa sola çektirmemek, bolca piyasaya sürülen provokasyonlara gelmemek için çok katı davrandı.

Fabrikaların içine işçilerden başka kimsenin alınmaması, direnen işçilerin siyasete ilgisiz, sola ve sosyalistlere karşı tepkili olduğunu göstermez. “DirenReno” yazan Bursa metal işçileri, Gezi direnişinin diliyle konuşuyor. Petkim işçileri “Her yer Bursa, her yer direniş” diyerek açıkça politik tutum alıyor. Bunlar, 13 yıldır işini kaybetmemek adına istikrarı seçip AKP’ye oy veren işçi kitlelerinin bu sermaye partisinden kitlesel kopuşunun ilk adımları.

Oyumuzu birden fazla gerekçe ile HDP’ye vereceğiz. Fakat toplumsal dönüşümün alanı parlamento değil, her gün işyerlerinde süren sınıf mücadelesidir. AKP ve tüm sermaye partilerinin nihai sonunu işçiler getirecek.

Volkan Akyıldırım

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol