Yalan makinesi, şiddet makinesi

22.05.2015 - 09:16
Yıldız Önen
Haberi paylaş

HDP seçim stantlarına yönelik saldırılar, sonunda HDP’nin iki ilde binalarına bombalı paket yollanmasıyla sonuçlandı.

Bekleme odasına alınan çözüm süreci boyunca, süreç açısından en tehlikeli, en gergin günlerden geçiyoruz ve bu gerginliğin temel kaynağı Erdoğan’ın başkanlık hırsı. Erdoğan, başkanlığının önündeki en önemli engeli HDP’nin barajı aşması olarak görüyor ve HDP’ye karşı tüm gücüyle saldırıyor. Cumhurbaşkanı olarak yaptığı seçim kampanyasının ana vurgusu, “Yeni Türkiye’nin kuruluşu” ve bu Türkiye’nin önündeki temel engel olarak HDP!

HDP’nin “paralelle” ittifak yapmasından tutun da CHP-MHP-HDP ittifakının kurulduğuna kadar her türlü yalan, AKP ve AKP-Erdoğan mitinglerinde miting kürsülerinden boca ediliyor.

Bu yalan fabrikasının kurulmasının amacı, HDP’nin barajı aşmasının engellenmesi. Ama sorun sadece yalanlarla sınırlı kalsa, dert etmezdik, “Bunlar yalancı” der geçerdik. Politikada işler böyle yürümüyor ne yazık ki! Bu yalanlar, doğrudan fiziki şiddete zemin hazırlıyor. Devlet ve hükümet bir partiyi, bir grubu bu kadar şiddetli bir dille hedef gösterdiğinde, bazı aklı evvellerin de çıkıp HDP’ye şiddet uygulaması çok kolay oluyor. Arkasında devletin, hükümetin ve cumhurbaşkanının olduğunu düşünen ırkçılar, milliyetçiler ya da arkasında devletin olduğunu bilen derin güçler, durumdan vazife çıkartmaya her zaman hazırlar.

Yalan ve şiddetin içiçe bu kadar girdiği başka bir seçim süreci yaşanmamıştır muhtemelen. Yine de, çözüm süreci bekleme odasına alınmış olsa da, bu sürecin tek bir garantisi olduğunu biliyoruz ve bu bilgi ne yapmamız gerektiğini de gösteriyor. Barışın garantisi, barışa ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyan Kürt halkı. HDP. Abdullah Öcalan.

Barış sürecinin bir başka garantisi daha var. Sürecin kendi dinamiği, siyasetin savaş yerine devreye girmesinin yarattığı hava. Bu havanın önemini, en iyi Demirtaş anlattı. NTV’de, HDP’nin beklenmedik ölçüde kitlesel destek ve sempati toplamasının nedeni sorulduğunda, bu gelişmede silahların susması ve çözüm sürecinin belirleyici olduğunu açıkladı. Bu sürecin kendi iç mantığının bir yanı daha var. O da batıda da halk kitlelerinin savaş yerine barış sürecinin giriş adımlarının tadına varması. Çözüm sürecinin toplumsal meşruluğu yani.

HDP’nin barajı aşması, bu meşruluğa güç katacak ve sürecin geri döndürülmesi teklif dahi edilemez bir evreye ulaşması anlamına gelecek.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol