İşgalci Türkiye, Kıbrıs'tan elini çek!

08.05.2015 - 16:16
Arife Köse
Haberi paylaş

Geçtiğimiz haftalarda oyların yüzde 60,5’ini alan Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın yeni cumhurbaşkanı oldu. Akıncı’nın seçim kampanyasının en önemli unsuru Kıbrıs’ta yeniden çözümün önünü açma vaadiydi. Annan Planı’nı yeniden canlandırmaktı.

Akıncı, bu sonucun ardından yaptığı konuşmada Türkiye’den “kardeş” diye söz edince Erdoğan’ın “sen kim oluyorsun da…” diye başlayan cümlelerinden o da nasibini aldı. “Kıbrıs yavru vatandır, öyle kalacaktır” sözleriyle kendisine haddi bildirildi.

Ancak Erdoğan’ın bu sözlerinin ardında bir sinir krizi değil, işgalci bir devlet geleneği yatıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kıbrıs’taki ‘derin’ faaliyetleri, 1950’lerde adada kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı ile başladı. Türkiye Devleti’nin 1958 yılında Rauf Denktaş’a kurdurduğu bu paramiliter örgüt, adanın bölünmesi ve kuzeyde bir Türk devleti oluşturulması için çalışmaya başladı. Bunun için yoğunluklu olarak Rumların yaşadığı adanın kuzeyini Türkleştirmesi gerekiyordu. Bu Türkleştirme projesinin ilk adımı, kuzeydeki Rumların evlerine ve dükkanlarına saldırılarak, cinayetler ve tehditler yoluyla Rumları korkutarak onları güneye kaçırmak oldu. Kaçanların mallarına el konuyor ve bunlar Türklere dağıtılıyordu. Böylece kuzeydeki Rum nüfusu giderek azaldı. Ancak Rumları kaçırmak yetmiyordu, çünkü Kıbrıslı Türkler de Türkiye tarafından “yeterince Türk” olarak görülmüyordu. Yıllarca Rumlarla iç içe yaşamış, dostane ilişkiler  kurmuş olan Türklerin de “Türkleştirilmesi”, yani asimile edilmesi için benzer bir cinayet, saldırı, tehdit faaliyetleri gerçekleştirildi. Bugün bile hala adada bu terör dönemi “TMT ruhu” olarak adlandırılır.

Türkiye 1974’te Kıbrıs’ın kuzeyini işgal etti. Uluslararası yasalara göre işgal altındaki topraklara nüfus kaydırmak savaş suçu sayılmasına rağmen, Türkiye’den Kıbrıs’a on binlerce Türk yerleşimci olarak gönderildi. Bunlarla birlikte adanın Türkleştirilme politikasına hız kazandırıldı. Bugün Kuzey Kıbrıs’taki Türk nüfusun çoğunluğunu, işgal sonrası Türkiye’den gönderilen Türkler oluşturuyor.

İşte bugün Erdoğan’ın vazgeçmek istemediği bu işgalci devlet zihniyetidir. Bu zihniyete göre Kıbrıs “kardeş” değil, “yavrudur” ve öyle kalmalıdır. Bizler ise işgalcilerin değil, her zaman olduğu gibi, bu işgale karşı direnenlerin, yani “adada çözüm” diyen Kıbrıs halkının yanındayız. Türkiye devleti Kıbrıs’tan elini de dilini de çekmelidir.

Arife Köse

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol