Mülteciler denizde ölüyor, dünya kafasını kuma gömüyor

22.04.2015 - 23:02
Arife Köse
Haberi paylaş

Geçen hafta pazar sabahı tüm dünya, Libya açıklarında alabora olan teknenin batması sonucu 700 mültecinin daha ölmüş olabileceği haberi ile uyandı. Daha geçtiğimiz hafta, yine Akdeniz’de kendilerini taşıyan geminin batması sonucunda 400 mülteci ölmüştü. Yani sadece on gün içinde 1100 kişi.

Mültecilik sadece rakamlarla ifade edilemeyecek kadar katmanlı, boyutlu bir sorun tabii ki ama ilk elden yapılması gerekenleri anlamak için yine de önce rakamlara bakalım.

Akdeniz’de sadece geçen yıl dört bin mültecinin cesedi bulundu. Tabii ki bunların sadece bulunabilenler olduğunu unutmamak lazım. Akdeniz yoluyla İtalya’ya giriş yapanların oranı 2014 yılında yüzde 300 arttı. Ve AB’nin buna yanıtı, mültecileri kurtarmak üzere organize edilmiş bir program olan Mare Nostrum’u iptal etmek oldu.

Dolayısıyla sadece şu 10 gün içinde ölen 1100 kişinin katili bizzat Avrupa Birliği’dir, Troyka’dır. Ve Libya’da hâlen yarım milyon insan Akdeniz’i geçmek için bekliyor.

Kapitalizmde mültecilik sorununun iki temel kaynağı var.

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu, geçen hafta yayınladığı bir raporda, Dünya Bankası’nın politika ve projeleri sonucunda geçtiğimiz son beş yılda 3.4 milyon kişinin göç etmek zorunda kaldığını ortaya çıkardı. Bu plan ve projelerden kastımız özelleştirmeler, arazilere el koymalar, baraj yapımları, tecavüz, cinayet ve işkence ile suçlanan büyük şirketlere destek olmak ve sosyal olarak geri döndürülemez etkilere sahip yüksek risk taşıyan projelere 50 milyar dolar aktarmak gibi işler. Dolayısıyla mülteci sorununa son vermek için yapmamız gereken işlerden birisi, giderek büyüyen bu Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası mafyasını ortadan kaldırmak.

Günümüzde mülteci sorununun ikinci temel kaynağı ise Ortadoğu’daki giderek yayılan savaş. 2003’te başlayan ve günümüze kadar devam eden savaş ve işgal artık sadece Irak’tan ibaret değil. Bu savaş Suriye’ye, Yemen’e, Libya’ya yayılmış durumda ve daha da yayılma tehlikesi taşıyor. İşgal ve savaş, Ortadoğu’nun bütün altyapısını yok etti. Geriye sadece savaş lordları tarafından yönetilen ve batı tarafından manipüle edilen altı boş devletler kaldı. İşgalci devletler, bir yandan ülkelerini bu insanlar için yaşanamaz hâle getirirken, diğer yandan onları Akdeniz’de ölüme terk ediyor. Dolayısıyla ikinci yapmamız gereken Ortadoğu’daki bu savaşa ve emperyalizmin oyunlarına son vermek.

Yani mültecilerin gözyaşlarımıza değil, onların mülteci olmalarına son verecek bir şeyler yapmamıza ihtiyaçları var.

Arife Köse

[email protected]

Bültene kayıt ol