Terörist kim?

05.04.2015 - 02:03
Mustafa Çolak
Haberi paylaş

Yunanistan’da “Ateş Hücreleri” örgütünün tutuklu üyeleri, C tipi hapishanelerin kapatılması, “örgüt üyelerini gizlemekten” tutuklanan –örgüt üyesi– Çakalos kardeşlerin annesi ve %93 oranında sakat olan “17 Kasım” örgütü üyesi Savvas Ksiros’un serbest bırakılması gibi bir dizi taleple, açlık grevine başladılar, Mart ayı başında...

Ve kendileriyle dayanışmak için sokağa çıkan gruplar, “Gerillalar Atina’ya girdiğinde, Sintagma, Kufondinas Meydanı olacak” şeklinde sloganlar attılar...

Dimitris Kufondinas, Yunanistan’da egemenlerce “terör örgütü” olarak adlandırılan “17 Kasım” isimli devrimci örgütün liderlerinden...

Geçtiğimiz yıl yayımlanan “Ben 17 Kasım’da Doğdum” adlı kitabında, doğduğu yerlerden politikaya girişine, “legal/geleneksel” soldan “illegal/silâhlı” sola geçişine, “17 Kasım”ın nasıl kurulduğundan işledikledikleri cinayetleri nasıl işlediklerine/örgütlediklerine değin anılarına geniş şekilde yer veriyor...

(17 Kasım, Yunanistan için önemli bir tarih: Albaylar Cuntası’na karşı Politeknik Üniversitesi ayaklanması tarihi ve bu tarih “demokrasiye yeniden dönüş”ü sembolize ediyor.)

“17 Kasım” örgütü, yabancı diplomatlardan yerli siyasîlere kadar birçok kişiyi öldürdü. Fakat –dikkat buyurunuz– öldürdüğü kişilerin hepsi, ülkeye zarar verdiklerine inandıkları kişilerdi. Ülkeyi –gizli veya açık şekilde– yöneten, yönetmeye çalışan egemenlerdi.

Tabii bu tip örgütlerin temel “klâsik” bir sorunu var: Yurtseverlik. Bu “17 Kasım”da da vardı: Ülkeyi “ABD sömürgesi” olarak görüyor; tüm kötülüklerin “anası” olarak ABD ve NATO’yu görüyor, kendi egemen sınıfını ise sadece onların “uşağı” olmakla suçluyordu. Bu Kufondinas’ın kitabında da açıkça belli oluyor zaten.

*

“Şehir gerillası” olarak adlandırılan bu tarz hareketleri, taktiksel olarak, benim desteklemem mümkün değil.

Halk için savaştığı, öldüğü, öldürdüğü taktire şâyân olmakla birlikte, bu tarz örgütlerin başarılı olduğu, tarihte görülmemektedir. (Ya da oldular da, ben karacahil olduğum için bilmiyorum!)

Diğer yandan, egemenlerin dilini kullanarak bu tarz örgütlere “terör örgütü”, üyelerine de “terörist” dememi de –affedersiniz– kimse beklemesin!

Terör, “bilinmeyen, öngörülmeyen bir tehlike karşısında duyulan aşırı korku, dehşet” anlamında. Dolayısıyla, terörist de, bu korkuyu yayan kişi. “17 Kasım” örgütü birkaç egemen dışında kimseye böyle bir korku yaymamış olmakla birlikte; aksine, halk düşmanlarını, örneğin cunta dönemi işkencecilerini katlederek halkın sempatisini kazanmıştır.

Ama gelgelelim medya(ğ) apolitik insanların gözünde bu örgütü “terör örgütü” olarak vaftiz etmiş, halkı, sanki namlunun ucunda herkes varmış gibi “bilgilendirerek” asıl terörü estirmiştir.

*

Nereye bağlayacağım:

Geçtiğimiz günlerde rahatsızlarak hastaneye kaldırılan Dimitris Kufondinas’ı, Domokos Hastanesi’nde bir kadın SyRizA Milletvekili ziyaret etti. Bu ziyaret sonrasında “17 Kasım”ın öldürdüğü siyasîlerden Pavlos Bakoyannis’in oğlu –ki şu anda Bölge Genel Başkanı– Kostas Bakoyannis, “Duyduğuma göre babamın katiliyle medenîce sohbet etmişsiniz” diye çıkıştı kadın vekile...

Aynı Kostas Bakoyannis’in annesi, Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Yunanistan’ı sefalete sürüklerin politikaların altında imzası olan; memorandumların hepsine oy vermiş; milyonlarca kişiyi sefalete, yüzlerce kişiyi intihara sürüklemiş bir siyasî...

Fakat... bu durumda Kufondinas “terörist”, Bakoyanni “demokrat”.

Yemezler!

Max Steiner, “Devlet kendi şiddetine hukuk, bireyinkine ise terör adını verir” diyordu. Kesinlikle doğru.

Asıl terörist, insanları açlığa, sefalete sürükleyen; doğayı katleden, insan onurunu ayaklar altına alan, “kâr” için insanları ölüme sürükleyendir.

Gerisi lâf-ı güzaf!

Mustafa Çolak

[email protected]

Bültene kayıt ol