(15-16 Temmuz dosyası) Almanya'da darbeye karşı işçi mücadelesi

24.07.2016 - 12:56
Haberi paylaş

Dünya tarihinde darbelerin halk seferberlikleriyle engellendiği birçok örnek var.

General Franco’nun İspanya İç Savaşı’nı başlatan darbesinden, 1991’de Sovyetler Birliği’ndeki darbe girişimine, 2002’de Chavez’e karşı girişilen darbeye karşı sıradan insanların özellikle darbelerin ilk saatlerinde sokağa çıkması çoğu zaman çok etkili olmuştur. İşçi sınıfının engellediği darbeler arasında belki de en önemlisi Mart 1920’de Almanya’da gerçekleşen Kapp darbesine işçilerin direnişidir. Bu direniş bir yandan sosyal demokrat SPD ve Komünist KPD üyesi işçilerin potansiyelini ortaya koyarken, diğer yandan bu darbenin yenilgisinin bir işçi iktidarıyla sonuçlanmaması devrimci bir örgütün eksikliğinin nelere yol açabileceğini de gösteriyor.

Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya, savaşın sonlarında ve savaşın hemen sonrasındaki dönemde derin bir bunalım içine girmişti. Savaşı bitiren Kiel’deki denizcilerin Kasım 1919’deki isyanının tüm ülkeye yayılması, aynı Rusya’daki gibi işçi ve asker komitelerinin kurulması, bunların alternatif iktidar odakları haline gelmesi olmuştu. Monarşi devrilmiş, Alman Komünistleri sosyalist bir cumhuriyet ilan ederken burjuvazi ile işbirliği yapan SPD, bunu engellemek için bir burjuva cumhuriyetinin kurulduğunu ilan etmek zorunda kalmıştı. Ancak komünistler kendiliğinden başlayan bu devrime yeterince hazırlıklı değillerdi. Ocak 1919’da savaştan dönen askerleri karşı devrimci bir ordu olarak örgütleyen burjuvazi isyanı bastırmış, KPD’nin liderleri olan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i öldürmüştü. Binlerce kişi öldürülmüş, Bavyera’da kurulan kısa ömürlü Sovyet Cumhuriyeti kanla bastırılmıştı. Ancak işçi sınıfının patronlar için yarattığı tehlike o kadar büyüktü ki kendileriyle işbirliği yapan SPD’yi bile gözden çıkarmışlardı. Darbe, Mart 1920’de gerçekleşti.

13 Mart 1920 gecesi ağır silahlarla donanmış askeri birlikler Berlin’e girerek hükümetin dağıtıldığını ilan ettiler. Daha önce işçilerin ayaklanmasının bastırılmasında SPD’nin kullandığı tüm komutanlar şimdi ona karşı dönüyordu: Rus devrimine karşı savaşta kendisine güvenilen Erhardt, Ocak ve Mart 1919’da Berlin işçilerine karşı hareketleri yöneten von Luttwitz, Rosa Luxemburg’un katledilmesinde organizatör rolü oynayan Pabst ve Sovyet Bavyera’sının ezilmesine liderlik yapan von Oven.

SPD hükümetinin başında bulunan Ebert ve Noske Berlin’den kaçarak Dresden’e sığındılar ama buradaki komutan da onları Stuttgart’a gitmeye zorladı. Bir darbe yapılacağı epeydir konuşulmasına rağmen SPD yöneticilerinden Noske bunları hiç dikkate almamıştı.

İşçi sınıfı ise SPD yöneticilerinden çok daha başka bir havadaydı. Alt düzey SPD üyeleri, sosyal demokrat işçiler, sendikacılar ve komünistler tabandan darbeye bir direniş örgütlemeye çalışıyorlardı. Berlin’de kalan USPD  (Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra SPD’den ayrılan SPD’nin sol kanadının oluşturduğu parti) ve SPD liderleri bir genel grev çağrısı yaptılar. Darbe sabahı saat 11’de dağıtılan grev ilanı öğleye doğru tamamen etkili oldu. Trenler işlemiyor, elektrik ve gaz şebekeleri çalışmıyordu. Cumartesi günü Berlin’de başlayan grev pazartesi bütün ülkeye yayılmıştı; Ruhr, Saksonya, Hamburg, Bavyera ve Thuringia’nın sanayii bölgelerine hatta Prusya kırsalındaki arazi sahiplerinin malikânelerine kadar.  

Hareketin liderliğini her yerde sanayi işçileri yürütüyordu. Önemli bir sanayi havzası olan Ruhr bölgesinde önce genel grev başlamış daha sonra grev işçilerin silahlanmış, örgütlenmiş ve bir Kızıl Ordu’nun kurulmuştu. İşçiler polislerin ve sağcı milislerin silahlarını ele geçirdiler, şehir merkezlerini ele geçirdiler ve burjuva basına sansür getirdiler. İşçiler ve ordu arasındaki çatışmalar giderek genelleşerek neredeyse iki ayrı ordu arasındaki bir mücadeleye dönüştü. İşçiler kısa sürede Ruhr bölgesinin tamamına hakim oldular. Bir işçi disiplini içerisinde hareket ediliyordu. Yoklamalar, birliklerin bölünmesi, silahların dağıtımı, ekmek dağıtımı, birimlerin yönetilmesi. Kızıl Ordu üyesi olmak için bir işçi partisine veya sendikasına 12 ay boyunca üye olmuş olmak ve cephede altı aylık savaş deneyimine sahip olmuş olmak şartları aranıyordu.

Kızıl Ordular genel işçilerin kurdukları yürütme komitelerine bağlı çalışıyorlardı. Bu komitelerde genelde USPD, Komünistler ve sendikalistler etkindi. Ancak Kızıl Ordular merkezi bir liderlik etrafında birleşmiş değillerdi. Hepsi kendi bölgesindeki darbeci güçleri geriletmeye çalışıyor ama tüm Almanya’yı kapsayacak yeni bir alternatif öne süremiyorlardı. Ancak buna rağmen darbeye karşı işçilerin mücadelesi ülkenin hemen hemen her yerinde ilerleme kaydediyordu. İşçiler Gotha ve Jena’yı aldıktan sonra Chemnitz’i de ele geçirdiler.

Tüm bunların sonucunda darbeye başkanlık eden muhafazakâr bir bürokrat olan Kapp gücü elinde daha fazla tutamayacağını anlayıp SPD ile uzlaşma yoluna gitti. SPD tarihi bir fırsat yakalamış, sağ unsurları ordudan tasfiye etme şansı bulmuştu. Bunun yerine orduyu değil, orduya karşı ortaya çıkan grev ve işgal hareketlerini hedef aldı. Dağıttıkları bildirinin başlığı “Bolşevizme karşı – Greve birlikte son verelim” idi. SPD diğer yandan kendi solundaki güçlere hükümete girme çağrısı yaparak onları ehlileştirmeye çalıştı. Komünistler bu tuzağa düşmezken USPD hükümete katıldı ve yapılan muğlak bir anlaşmaya karşılık grevin bitirilmesi çağrısında bulunuldu.

Darbenin önünü açan askeri güç yapılanmasında köklü bir değişim olmaksızın, darbeye karşı devam eden birleşik mücadeleye son verilmesi orduya cesaret ve güç verdi. Sonuç işçilerin militanlığını yok edecek katliamlar ve saldırılar oldu. Thrungia’da 15 kişi öldürüldü ve parçalandı. Hamm’da 65 kanal işçisine el bombalarıyla saldırıldı. Daha sonra Nazi döneminde sıradanlaşacak toplu mezarlar ilk kez bu dönemde görüldü. Sonuçta darbe başarısız olsa da SPD’nin yardımıyla burjuva düzeni yerinde kaldı. 1920 Kapp darbesi, darbeye karşı mücadelenin o darbenin koşullarını hazırlayan iktidarlardan bağımsız bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ortaya koydu. Darbeyi başarıyla durduran işçiler sonunda SPD’nin etkisinden çıkamadıkları için kitlesel hareketlerini bir devrime dönüştüremediler.

Onur Devrim Üçbaş

(Sosyalist İşçi)

Fotoğraf: Darbeciler Berlin'de: "Dur! Durmayan vurulacaktır"

Bültene kayıt ol