Marx'ın Kapital'i: Kanınızdan beslenen vampirler

22.09.2015 - 08:27
Haberi paylaş

Ruth Lorimer, Karl Marx'ın ilk kez 14 Eylül 1867’de basılan dev eseri Kapital’de, kapitalist sistemin iç işleyişini nasıl ortaya çıkardığını açıklıyor.

Baş yapıtı olan Kapital'de Karl Marx, kapitalizmin anlamını açıklamaya çalıştı. Bunun nedeni yalnızca bilimsel merakı değil, kapitalizmin tam olarak anlaşılmasının kapitalizmden kurtulmaya yardım edeceğine inanmasıydı.

Ana akım, ekonomiyi statik ve değişmeyen bir sistem olarak kabul eder. Buna karşın Marx, kapitalizmi tarihsel bir sistem olarak görür -her zaman var olmuş bir sistem değildir ve sürekli gelişmektedir.

Marx, kapitalizmin, örgütlü toplumun daha önceki ve çok farklı yollarından nasıl ortaya çıktığına bakar. Böyle yaparak, kapitalizmden yeni bir tür toplumun nasıl ortaya çıkabileceğini gösterir.

Marx tarafsız bir gözlemci gibi davranmamıştır -insanın sömürülmesine karşı duyduğu ahlaki infial, değerlendirme boyunca net bir şekilde ortadadır. Kapitalizm altındaki fabrika sistemini, çalışanların hayatını yok eden "bir mekanik canavar" olarak tarif etmiştir.

Marx'ın Kapital’deki başlangıç noktası, kapitalizm altında ve daha önceki sistemlerde üretim şeklinin ayırdedici özelliğinin ne oldugunu sormasıdır. Yanıtı, ürettiğimiz hemen her şeyin bir ticari mala -alınacak ya da satılacak bir şeye- dönüşmesidir.

Kapitalizm altında üretim, malların piyasada satılması için yapılır. Ama bu ticari malların değerini ne belirler?

Altının alüminyumdan daha değerli olduğu gerçeği hakkında iki kez düşünmeyiz, ama daha mı faydalı?

Değer, malın ne kadar faydalı olduğuna göre değil, üretiminde ne kadar iş gücü kullanıldığına göre belirlenir. Tabii ki makineler ve hammadeler de üretimde kullanılır. Ancak bunlar en başta makineleri üreten ve hammadeleri çıkaran iş gücünün ürünüdür.

Marx'in deyimiyle "ölü iş gücü" ile "yaşayan iş gücü" -yeni mallar üretmek için şimdi çalışanların iş gücü- birleştirilmelidir.

Marx, kapitalizmin, yüzeydeki insan kontrolünün dışında kendi kuralları olan bir sistem olduğunu, ama aslında çalışmasının insanların faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu ve bu nedenle de değiştirilebileceğini göstermiştir.

"Mal/meta fetişizminin" -cansız objelerin bizi domine etmesi durumunun- esrarlı bir hâle bürünmesi sürecinin, paranın gücü ile en yüksek seviyesine vardığını görmüştür.

Marx devam eder ve sorar, eğer değer iş gücünden kaynaklanıyorsa, tüm işi yapan insanlar neden toplumun en zenginleri değil? Üretim araçlarının -fabrikalar, çağrı merkezleri, petrol çeteleri- kapitalistler tarafından sahiplenilmiş olması nedeniyle, iş kapasitelerini veya "iş güçlerini" kapitalistlere satmazlarsa insanların çoğunun çalışamayacaklarını açıklar.

Ama iş gücümüz ürettiğimizle değil, üretime katılanlarla değerlendirilir -herhangi bir mal gibi. Ücretiniz, basitçe hayatta kalmanıza ve her gün işe geri dönmenize yetecek kadardır. Yarattığınız değerin geri kalanına veya "artık değere" patronunuz tarafından el konur.

Kapitalizmin muhteşem dolandırıcılığı budur -işçi sınıfının kapitalist sınıf tarafından sömürülmesi. Marx daha sonra kapitalistlerin kendi aralarındaki ilişkiyi  değerlendirir -her biri bir diğeri ile yarışan "düşman kardeşler çetesi."

Kapitalistler zenginliklerini biriktirmek zorundadırlar, yoksa rakipleri tarafından yarışın dışına itilirler, işsiz kalırlar. Sömürü, patronların seçmeyebileceği bir yol değildir, bir ölüm kalım gerekliliğidir.

Ve birikim süreci, topluma yayılacak şekilde koordine edilmez: yatırım kâr getirecek yerlere yapılır. Halkın neye ihtiyacı olduğunun bir anlamı yoktur.

Kapitalizmin dinamizminin ve krizlere olan eğiliminin arkasında birikim için yapılan bu kör sürüş yatar.

Üretimin plansız anarşisi, krizlerin kapitalizmin sürekli tekrar eden bir özelliği olduğu anlamına gelir.

Kapital'i okumak göz korkutucu görünüyor, ancak Marx'ın argümanlarının netliği ve zengin tarihsel detayları, okumayı çok sürükleyici hâle getiriyor.

Kapital, toplumu değiştirme savaşında -üretimi ve işçi sınıfını toplumun tam kalbine koyan- güçlü bir silah.

Kapitalizmin, bu çürümüş sistemin devrilmesi için gereken gücü nasıl yarattığını ortaya koyuyor.

Çeviri: Ayça Sezer

Bültene kayıt ol