1 Mayıs 1929: Almanya'da “Kanlı 1 Mayıs”

01.05.2017 - 07:05
Haberi paylaş

Demokrasinin, sosyalizmin ve işçi sınıfının düşmanı güçlerin 1 Mayıs'ı kana bulamaları sadece Türkiye'ye özgü bir durum değil. Dünyanın başka pek çok yerinde olduğu gibi, Almanya'da da 1 Mayıs 1929'da yapılan kutlamalara işçi düşmanlarının müdahalesi çok sert olmuş, çok sayıda işçinin yanı sıra, sokaktan geçen ilgisiz insanlar da öldürülmüş ve yaralanmıştı. Sosyal Demokrat Parti de 29 Nisan'da yaptığı yayınlarda "komünistlerin hain planlarından" söz ederek katliama çanak tutmuştu.

Almanya'da açık havada yapılacak 1 Mayıs gösterileri daha 1924 yılında yasaklanmış, ancak 1929'a kadar ciddi bir olay yaşanmamıştı. 1929 yılında faşistlerin giderek güç kazanması, katliama yol açan nedenlerin başında geliyordu.

Nazi Partisi'nin lideri Adolf Hitler'e getirilen konuşma yapma yasağı, 28 Eylül 1928'de Prusya İçişleri Bakanı Albert Grzesinski tarafından kaldırıldı. Bunun üzerine Hitler 16 Kasım'da Berlin Spor Sarayı'nda ilk konuşmasını yaptı. Konuşmanın ardından Nazilerle sosyalistler arasında çıkan çatışma, çok sayıda kişinin ölümüyle sonuçlandı. Berlin Emniyet Müdürü Karl Friedrich Zörgiebel (SPD) bunun üzerine 13 Aralık 1928'de açık havada yapılacak siyasi toplantıları yasakladı. Bu yasak 21 Mart 1929'da bütün Prusya'ya yayıldı.

Nisan 1929'da 1 Mayıs da yasak kapsamına alındı, ancak KPD 1 Mayıs çağrılarında bulunmaya devam etti. Bunun üzerine SPD yayın organı Vorwaerts gazetesinde "komünistlerin 1 Mayıs'ı kana bulamaya hazırlandığı" yolunda yayınlar yapılmaya başlandı. Bu yayınların esas nedeni, SPD'nin KPD ve sendikaların 1 Mayıs'a kendilerinden fazla insan taşıyacağı endişesiydi.

Berlin polisi derhal 1 Mayıs gösterilerinin yapılacağı alanda ve alana açılan sokaklarda barikatlar kurmaya ve gösterileri engelleme hazırlıkları yapmaya başladı.

Üç gün sürecek çatışmalar başlıyor

30 Nisan 1929'da KPD 1 Mayıs yasağının kaldırıldığına dair gerçek dışı bildiriler dağıtmaya başladı. 1 Mayıs sabahı Wedding ve Neukölln işçi semtlerinden 8.000 kadar insan, irili ufaklı gruplar halinde şehir merkezine doğru yürüyüşe geçti. Bu sayı KPD'nin beklediğinin çok altındaydı. 1 Mayıs Çarşamba gününe denk düşüyordu ve Almanya'nın diğer eyaletlerinin aksine Prusya'da resmi tatil değildi.

Polis daha sabahın erken saatlerinde cop ve tazyikli su kullanarak göstericilere saldırmaya başladı, ayrıca bazı sokaklarda silah sesleri duyuldu. İlerleyen saatlerde polisin saldırısı şiddetlendi. Akşam olduğunda 33 işçi öldürülmüş, 198 sivil ve 47 polis yaralanmıştı. Polis, göstericilerin ateşli silahlar kullandığını iddia etmiş, ancak bu iddiayı destekleyen tek yaralı polis memurunun, olaydan birkaç gün önce yanlışlıkla kendisini vurduğu ortaya çıkmıştı. Yine resmi kaynaklara göre polis 1 Mayıs günü tam 11.000 mermi yakmıştı.

Neukölln'de barikatlar kuruluyor

SPD ve sendikalar, 1 Mayıs kutlamalarını yasağa uygun şekilde salonlarda yapıyordu. SPD üyesi Max Gmeinhardt, bir salon toplantısından eve döndüğünde, kendisinden evinin penceresini kapamasını isteyen polisin emrine derhal uymadığı için polis tarafından vurularak öldürüldü. Bunun üzerine insanlar olay yerinde toplanmaya ve polis taşıtlarının girişini engellemek için barikatlar kurmaya başladılar. Bunun üzerine polis akşam saatlerinde panzerler ve makineli tüfeklerle barikatlara saldırdı. Pencerelerinde kızıl bayraklar asılı olan binalara ateş açıldı.

2 Mayıs günü KPD polis şiddetine tepki olarak genel grev çağrısında bulundu, yaklaşık 25.000 işçi bu çağrıya uydu. Bunun üzerine polis 2 ve 3 Mayıs günlerinde işçi mahallesinde çok sayıda evi basarak onlarca insanı gözaltına aldı. Parlamentoda ise KPD liderlerinden Wilhelm Pieck, Emniyet Müdürü Zörgiebel'e katil derken, SPD milletvekilleri polisin saldırısını destekliyordu. Zörgiebel ise polise daha ölçülü olmasını söylerken, bir yandan da Berlin'de olağanüstü hal ilan ediyordu: Şehrin büyük kısmına sokağa çıkma yasağı konuldu, sokağa bakan pencerelerin açılması ve odaların aydınlatılması yasaklandı, KPD merkezi yayın organı Kızıl Bayrak'ın (Rote Fahne) yayımı 3 hafta için durduruldu.

3 Mayıs 1929'da geceyarısından hemen önce Charles Mackay adında Yeni Zelandalı bir gazeteci, polis tarafından sokaktan ayrılması emrine uymadığı için öldürüldü. Bu olaydan sonra, 6 Mayıs'a kadar irili ufaklı çatışmalar devam etti.

Sonuç

1 Mayıs olayları, KPD ile SPD arasında yaşanan yarılmanın derinleşmesine neden oldu. KPD, polisin saldırısını destekleyen SPD'yi sosyal faşist ilan etti ve işçi sınıfı arasında zaten yok olmak üzere olan birlik paramparça oldu. Bu durum 12 Mayıs'ta yapılan seçimlere de yansıdı ve nasyonal sosyalistler pek çok seçim bölgesinde çoğunluğu ele geçirdiler.

Bültene kayıt ol