18 Ocak 527: “Nika” ayaklanmasında on binlerce yoksul öldü

18.01.2017 - 17:52
Haberi paylaş

527 yılında Doğu Roma imparatoru olan Jüstinyen, tahta çıktığında tamtakır olan hazineyi doldurmak için tasarruf tedbirlerine gitti. Vergileri artırdı, devletin halka yaptığı geleneksel yardımları azalttı. Ayrıca soyluların güçlerini azaltmak için imparatorluğu merkezileştirme girişimlerinde bulundu. Bunun sonucu olarak hem yoksul halk, hem de soylular birlikte Jüstinyen'e isyan ettiler.

Jüstinyen, 483 yılında Köstence civarında Toresium adlı bir köyde doğdu. Babası bir köylüydü. İmparator olmadan önceki ismi Flavius Anicivo'dur. Amcası Justin, Kostantinopolis'de yüksek bir memurdu. Yanına getirttiği Jüstinyen'i okuttu ve çeşitli devlet kademelerinde görev almasını sağladı. Amcası I. Justin namıyla imparator olunca, Jüstinyen'i konsül ve ordu komutanı ilan etti. Amcasının ihtiyarlaması üzerine imparatorluğun yönetimine yardım etti. I. Justin 527 senesinde ölünce, onun yerine imparator oldu.

Jüstinyen tahta geçer geçmez, boşalmış olan hazineyi doldurmak için tasarruf tedbirleri uygulamaya başladı. Bu tedbirler halka vergilerin artırılması ve geleneksel yardım azaltılması şeklinde yansıyordu. Bu durum, özellikle yoksullar arasında hoşnutsuzluğa neden oldu.

Ancak hoşnutsuz olan kesimler sadece yoksullar değildi. Soyluların güçlerini azaltmak ve imparatorluğu merkezileştirmek isteyen Jüstinyen, bu planını adım adım uygulamaya başladı. Yetkilerinin her geçen gün biraz daha kırpıldığını anlamakta gecikmeyen soylular, toplumun hoşnutsuz olan ikinci kesimini oluşturuyordu.

Bu iki kesim, şartlar olgunlaştığında isyan etmekte gecikmediler. 13 Ocak - 18 Ocak 532 tarihleri arasında gerçekleşen bu isyan, tarihte "Nika Ayaklanması" olarak anılmaktadır. Ayaklanma büyük hipodromda, at yarışları esnasında başladı. On binlerce yoksul "Zafer!" (Nika) sloganıyla hipodromdan çıktı ve şehri yağmalamaya başladı. İmparatorun gönderdiği birlikler kısa sürede alt edildi. İşin asıl ilginç yanı, yoksulların can düşmanı olan soyluların da isyana katılmasıydı. Ayın 18'ine gelindiğinde bütün şehir isyancıların eline geçmişti.

İmparator, son bir çare olarak bir gizli geçidi kullanmak suretiyle isyancıların karargahına dönüşmüş olan hipodroma gitti. Burada eline İncil alarak, isyanın son bulması durumunda yaşananların unutulacağı ve kimsenin cezalandırılmayacağı sözünü verdi. Oysa isyancılar kontrol altında tutabilecekleri ve kendi dümen sularında olan bir imparator görmek istiyorlardı. Bu nedenle de eski imparatorlardan I. Anastasius'un yeğeni Hipatius'u hipodroma getirterek, yeni imparator sıfatıyla ona biat ettiler.

Tüm bu gelişmeler sonucunda ümitsizliğe kapılan Jüstinyen kaçmaya karar verdi. Sarayın Marmara Denizi'ne bakan sahilinde kendisi için bir gemi hazırlattığı gibi, yanına taşıyabileceği kadar da para ve değerli maden almayı planlamıştı. Fakat bu plan hiç beklenmedik bir engele takıldı. Saraydan kaçma konusunda son hazırlıklarını yapan imparator, eşi Teodora'yı da hazırlanması konusunda uyardı. Ancak Teodora ona karşı çıktı ve üzerindeki erguvani imparatorluk pelerinini kefeni olarak görmeyi tercih edeceğini söyleyerek, kendisinin de aynı şeyi yapmasını önerdi.

Bunun üzerine fikir değiştiren Jüstinyen, sarayda geleceğin İtalya ile Kuzey Afrika fatihi ünlü komutan Belisarios'un yanı sıra, o esnada Konstantinopolis'te bulunan Arnavutluk valisi Mundus ile bir toplantı yaptı. Toplantının sonucunda imparator, eldeki tüm askeri imkânları kullanarak isyanı kanla bastırmaya karar verdi. Kendisine sadık kalan birliklere, isyancılara saldırma emri verdi.

18 Ocak 532'de harekete geçen birlikler, isyancıları hipodroma sürmeyi başardılar. İsyancıların hepsi içeri girdikten sonra tam bir insan kıyımı başladı. Daha önceden hipodromun üst tarafında mevzilenen okçular, alt taraflarda yer alan isyancılara ok yağdırırken, kapıları tutan mızraklı askerler de asilerin dışarı çıkmasını engellediler. Akşama doğru şehir halkının neredeyse onda birini oluşturan 30-35 bin insanın cesedi hipodromda üst üste yığılmıştı.

Jüstinyen'in başlayıp da tam olarak başaramadığı işi, Konstantinopolis'i ele geçiren II. Mehmet başardı. Kendisini Sultanı İklimi Rum, yani Roma imparatoru ilan eden II. Mehmet, soyluların tümünü ortadan kaldırarak tam anlamıyla merkezi bir imparatorluk inşa etti.

Bültene kayıt ol