29 Aralık 1995: Kardak Kayalıkları yüzünden az kalsın savaş çıkıyordu

29.12.2016 - 07:37
Haberi paylaş

Her şey 27 Aralık günü Ege Denizi'ndeki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturan bir Türk teknesinin Türkiye mi, yoksa Yunanistan tarafından mı kurtarılacağı meselesiyle başladı. Her iki ülke, kayalıkların kendisine ait olduğunu iddia etti. Türkiye, 29 Aralık günü Yunanistan'a verdiği bir nota verdi. Irkçılar ve milliyetçiler savaş çığlıkları atmaya başladı.

Figen Akat adlı bir Türk gemisi 25 Aralık 1995 günü Ege Denizi'ndeki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturdu. Bu olaydan sonra Yunanistan, deniz kazasının kendi karasularında olduğunu ileri sürdü. Türkiye ise 29 Aralık'ta verdiği bir notayla söz konusu adaların kendisine ait olduğunu belirtti. Yunanistan, bu notaya Kardak'a kayalıklarına asker çıkarıp bayrak dikmek suretiyle cevap verdi.

Bunun üzerine iki ülkenin deniz kuvvetleri, adanın çevresinde konuşlandı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, "O asker gidecek, o bayrak inecek!" dedi. 30 Ocak 1996 gecesi adaya asker çıkarıldı. Türkiye'nin SAT ve SAS Komandoları, Yunanistan'ın bayrak çektiği adanın yanındaki daha küçük bir adaya çıkarak bayrak çektiler.

Üzerinde birkaç keçinin yaşadığı birkaç kayalık yüzünden –büyük toprak parçaları olsa da fark etmezdi- savaş çıkmasına ramak kalmışken, neler olup bittiğini anlayabilen devletlerin araya girmesiyle kriz aşıldı.

Tüm bunlar olup biterken Türkiye'de ırkçılar ve milliyetçiler savaş çığlıkları atmaya başladılar. Gazetelerde nefret söylemleriyle dolu manşetler yayınlandı. Bu esnada insan hakları ihlallerinde, yargısız infazlarda, işçi sınıfına, Kürt halkına saldırılarda hızlı bir artış yaşandı. Ergenekon açık faaliyet yürütmeye başladı. Nitekim 1996'nın son aylarında Susurluk kazası olacak, Tansu Çiller bu defa "Bu vatan için hem kurşun atan, hem kurşun yiyen şereflidir!" diyerek kontrgerilla katillerini savunacaktı.

Ergenekon davasıyla birlikte Kardak Krizi'nin Ergenekoncuların katkısıyla yaratıldığı ortaya çıktı. Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davanın sanıklarından Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, ''Kardak Kayalıkları'na çıkarken benzin parasını cebimizden ödedik" dedi.

2013 yılında ise Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonuna gelen belgeler arasında, MİT'ten gelen bir raporda, Genelkurmay Başkanlığı'nın 1996 yılında Habur'da görev yapan Seferberlik Tetkik Kurulu bünyesindeki MAK (Muharebe Arama Kurtarma) kuvvetlerini Kardak'a kaydırdığı belirtiliyordu. 6-7 Eylül gibi Kardak da Özel Harp işi çıkmıştı.

İki ülkenin halklarını hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bu sahte kriz, işçi sınıfına ve ezilenlere saldırmakta bir bahane olarak kullanıldı.

Ege'nin iki yakasında egemen sınıflar bugünlerde Kardak Kayalıkları etrafından tekrar bir kriz yaratmaya ve milliyetçiliği körüklemeye çalışıyor.

Bültene kayıt ol