Tarihle yüzleşeceksiniz, inatlaşmayacaksınız

15.12.2017 - 16:18
Ohannes Kılıçdağı
Haberi paylaş

Tarihle yüzleşmenin, yani zamanın uzun akışı içinde nispeten yakın tarihte olmuş haksızlıkları, zulümleri, katliamları bilmenin, tanımanın, yerli yerine koymanın ve mümkün olduğunca telafisinin farklı kimlik ve kültürlerin bir arada, barış içinde yaşaması, demokrasinin yerleşip, gelişmesi için ne kadar önemli olduğunu söyleyip duruyoruz ama Türkiye toplumu, özellikle devleti, bu konuda gittiyse ancak bir arpa boyu yol gitti. Bu arada, sivil toplumun bu konuda devletin ilerisinde olduğunu düşünüyorum. Bizim devlet ricali, biz tarihle yüzleşmekten söz ettikçe, tarihle inatlaşıyor. Bunun son örneğini, tarihle yüzleşme konusunda geçmişte yarım ağız da olsa bir-iki ümit veren söz söyleyen Recep Tayyip Erdoğan, Trump’ın Kudüs kararına çıkışırken verdi.

Erdoğan şöyle dedi: “Bu milletin geçmişinde asla Holokost yoktur, soykırım yoktur, bunu böyle biliniz. Bu milletin tarihinde etnik temizlik yoktur. Katliam, zulüm, işkence yoktur.” Holokost’tan, soykırımdan başlayarak, tabiri caizse çıtayı işkenceye kadar indiriyor. (İşkence hafife alınır bir şey diye söylemiyorum ama soykırımla kıyaslayınca ölçeği, şiddeti, kalibresi hayli düşük kalır.) Hani, nerdeyse kimse kimseye fiske vurmamış. Zannedersin hippiler ülkesi... Bütün o pogromları, katliamları da içimizdeki İrlandalılar yapmış, sonra da geldikleri yere gitmişler, biz şimdi pirüpakız. E peki, madem bu milletin tarihinde hiç katliam yok, üç-beş sene evvel Dersim Katliamı sebebiyle neden özür diledin, daha doğrusu diler gibi yaptın? Madem, etnik temizlik, soykırım, sürgün vs. yok, 1912’de %20 olan Hıristiyan ve Musevi nüfus oranı bugün nasıl binde bir mertebelerine düştü? Bakın, öyle az buz bir azalmadan bahsetmiyoruz. Nasıl oldu bu? Eğer “Ben Yahudilere böyle şeyler yapılmamıştır” demeye getirdiyse, kusura bakmasın, o da mevcut. Sıkışırsan “O işleri CHP yaptı” diyorsun, öyle de olsa “Bu milletin tarihinde böyle şeyler yok” diyemezsin. CHP hangi milletten, hangi ülkenin partisi, hangi ülkenin tarihi? Patagonya’nın değil herhalde. Hadi 1930’ları, 1940’ları CHP yaptı; bu lafların söylendiği Sivas’ta 33 kişiyi de mi CHP yaktı? O katliamı yapanlar ne adına yaptılar? Laiklik için değildi sanırım. Neyse, say say bitmez.

Tarihinde sayılamayacak kadar katliam ve zulmün olduğu topraklarda, Erdoğan bu söyledikleriyle ancak kendini kandırır diyebilmeyi çok isterdim ama maalesef bu söylediklerine inanan, inanacak olan ve inanmayı isteyen milyonlar var. Gelin görün ki, bu masallara inandığınız zaman, ‘biz’ olarak tarif ettiğiniz grubu böyle hatasız, lekesiz olarak konumlandırdığınız zaman, yani kendinizin iyi, sizin dışınızda kalan bütün grupların şeytan olduğuna inandığınızda, haliyle onlarla birlikte ortak bir yaşamı ne tahayyül edebiliyor, ne de kurabiliyorsunuz, onlarla olan sorunlarınızı çözemiyorsunuz. Tarihle yüzleşme, bugün kolektif özeleştirinin önünü açtığı için de önemli. Tarihle inatlaşma ise bir yalanı, yani ‘hatasız, vakur, güçlü, adil biz’ imajının, aynen bugüne yansıttığı için tehlikeli oluyor. Öyle ya, biz madem hep hatasızdık, hep vakur ama mağdurduk, şimdi niye hatalı olalım? Tarihte hiç olmamış bir şey şimdi neden olsun? Onun için, bugün de başkalarıyla olan sorunlarımızda taviz vermemize de gerek yok... Mantık silsilesi böyle işliyor.    

Tabii, ‘tarihle inatlaşma’ veya ‘tarihe yamuk bakma’, her zaman ve sadece güçlülerle, iktidarla sınırlı bir durum değil. Bu hayhuy içinde çok dikkat çekmese de, Hasip Kaplan’ın attığı bir tweet örnek olarak verilebilir. Kaplan şöyle yazmış: “Kudüs için bir Selahattin’i Eyyüb’i lazım, o da ancak Kürt Halkının doğuracağı bir evlat olur..!” Nereden tutsan elinde kalacak bir laf. Militarizmi, hamaseti, milliyetçiliği üstelik en kof ve klişesinden, sadece Türkler yapınca yanlış olmuyor; Kürtler, Ermeniler vs. yapınca da yanlış oluyor. Birilerinin devamlı Atatürk’ü çağırması gibi, Kaplan da yeni Eyyübiler çağırıyor. Hadi bırakalım yenisini, orijinali mezarından kalksa gelse ne yapacak Kudüs için? Bugün Kudüs’te ve Filistin’de ihtiyaç duyulan, herhangi bir komutanın çıkıp, bir yerleri zaptedip kendi meşrebince ‘temizlik’ yapması değildir. İhtiyaç duyulan, yukarıda bahsettiğimiz ortak yaşamın yollarını aramaya çalışmaktır. Eyyübi’nin mitik Kürtlüğü üzerinden bugünkü Kürt kimliğine pay çıkarmak ise, en bilinen milliyetçi klişelerden biri. Tarihten kahramanlar çıkarma ve onu bugün için kullanma hemen hemen her milliyetçilikte görülen bir durum. Bu bakışa göre, olumlu bir figür olarak konumlanan Eyyübi’yi doğursa doğursa gene bir Kürt anası doğurur. Kendi grubuna, kategorik, mitik, doğal bir üstünlük, imtiyaz tarif etme... Kürt siyasi hareketi Türkiye’de çok çekti, çekmeye de devam ediyor. Siyasi olarak da, felsefe olarak da, teorik bilgi birikimi ve görgüsü itibariyle de olgun bir hareket. Dolayısıyla, Kaplan’ın bu ifadeleri o olgunluk düzeyini temsil etmiyor belki ama özellikle tarihe bakışta, muktedirlerin söylemlerini, klişelerini, hamasetini kullanmama konusunda dikkatli olmak gerekir.

Ohannes Kılıçdağı 

(Agos)

Bültene kayıt ol