“Büyükada ajanları” gazeteciliği: Ayrıntılı döküm...

30.10.2017 - 09:05
Alper Görmüş
Haberi paylaş

“Büyükada ajanları” haberciliğine, şimdi bir kısmını unuttuğumuz manşetler ve haber başlıkları üzerinden bir kez daha bakmak, bu türden gazeteciliğin desteklemek istediği siyasi harekete gerçekte ne kadar büyük bir zarar verdiğini görmek bakımından faydalı olabilir. Bu amaçla, “Büyükada ajanları” haberciliğinde başı çeken beş gazetenin performanslarının bir dökümünü çıkardım.

Eskiden, bir bilginin doğruluğunun ölçüsü olarak kullanılan bir cümle vardı: “Gazetede okudum...”

Böyle deyince akan sular dururdu. Bahsi geçen bilgiye kuşkuyla yaklaşanlar “tamam o zaman” der, kuşkularının tamamını geri çekerlerdi.

Şimdi artık bu cümlenin tedavülden tümüyle kalkması bir yana, neredeyse tam tersinin geçerli olduğu bir vasata geldik... Bunun son derece basit bir nedeni var. Böyle oldu, çünkü haber yazımında “gerçek”in yerini “siyasi yarar”ın temel alındığı tuhaf bir gazetecilik çizgisi hâkim oldu.

Bu gazeteciliğin bir benzerine 28 Şubat günlerinde şahit olmuştuk, şimdi onun yerini, siyasi iktidarla arasında hiçbir mesafe kalmayan ve bununla da övünen yeni bir medya öbeği aldı.

Yalandan bir “yarar...”

Bu tür gazetecikte ahlaki boyut önemsizleştiği için, “gerçek” olmasa da “siyaseten yararlı” olduğuna inanılan haberler, herhangi bir ahlaki rahatsızlığa yol açmaksızın serâzâd kullanılabilir. Dolayısıyla bu tür gazeteciliğin temsilcilerini girdikleri yoldan vazgeçirecek etkili eleştiri “ahlak” temelli değil “yarar” temelli olmak zorundadır: Yani eleştiri, “yararlı” olduğunu düşündükleri şeyin, gerçekte destekledikleri siyasi çizginin zararına sonuçlar doğuracağına ikna etmeye yönelik olmalıdır.

Öyle ya, bu türden haberler doğal sürecini yaşayıp çöktüğünde, başlangıçta yaratılan manipülatif etki de çökmeyecek midir? Bunlar biriktikçe inandırıcılık berhava olmayacak, “yalancı çoban”lık damgası yenmeyecek midir? Öte yandan, kendisini destekleyen böyle bir gazeteciliğin sağladığı enformasyonu kullanarak hatalar yapan siyasetçiler, haberler doğal ömürlerini tamamlayıp çöktüğünde kamuoyu karşısında güç duruma düşmeyecekler midir? (“Böyle bir gazetecilik, zaten iktidar ondan hoşlandığı için var olabiliyor, bile bile lâdes” diyenler tamamen haklı.)  

Okurlar neden cezalandırmıyor?

Normal koşullarda, okurların, kendisini “siyasi yarar” için aldatan gazeteleri cezalandırmaları gerekirdi... Fakat Türkiye “normal” değil, aşırı ölçüde kutuplaşmış bir ülke... Böyle toplumlarda kutuplar, hakikat yerine yüreklerini soğutacak şeyleri duymak isterler. Mesela kutuplardan biri, ülkenin bir iç-dış düşman koalisyonu tarafından kaosa sürüklendiğine inanıyorsa, bu inancını pekiştirecek haberleri -o haberler “ben palavrayım” diye bağırıyor olsa da- inandırıcı bulmakta zorluk çekmez, sorgulamayı hele aklından bile geçirmez.

Kutuplaşmış toplumlarda gazeteciler siyasi yarar uğruna gerçeği tahrif ettiklerinde ya da düpedüz yalan söylediklerinde, yaslanmış oldukları kutbun koruyuculuğuna sığınırlar ve böylece bu tuhaf pozisyonu pek az riskle sürdürme imkânı elde ederler. Pervasızlıkları esasen buradan kaynaklanır.

İşba noktası...

Yine de, her şeyde olduğu gibi burada da bir “işba” noktası vardır. O nokta aşıldığında, yaslanılan kutbun sağladığı koruyucu zırh zayıflamaya, “bu kadar da olmaz ki” sesleri yükselmeye başlar.

Büyükada’da bir otelde toplantı yapan insan hakları savunucularının gözaltı ve tutukluluk süreçlerine dair habercilik, onların Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyen “ajanlar” olduğu yönünde yayın yapan gazetelerin  okurlarının yüreğine su serpmiş olabilir. Fakat tahliyeler de, aylar boyunca böyle bir manipülasyon yağmuruna mâruz kalmış aynı okurlar üzerinde büyük bir şaşkınlık yaratmış olmalı.

Böyle hikâyeler biriktikçe, “yalancı çoban” algısının giderek kökleşeceği ve o hikâyeleri inandırıcı bulan okurların zaman içinde azalacakları muhakkak...

“Büyükada ajanları” haberciliğine, şimdi bir kısmını unuttuğumuz manşetler ve haber başlıkları üzerinden bir kez daha bakmak, bu türden gazeteciliğin desteklemek istediği siyasi harekete gerçekte ne kadar büyük bir zarar verdiğini görmek bakımından faydalı olabilir. Bu amaçla, “Büyükada ajanları” haberciliğinde başı çeken beş gazetenin performanslarının bir dökümünü çıkardım.

Tahliye sonrası sessizlik

Fakat sizi bu performansla başbaşa bırakmadan önce, bu gazetelerin, tahliyelerden sonra girdikleri derin sessizliğe dikkat çekmek isterim.

Doğrusu, dökümü okuyup bitirdikten sonra siz de benim gibi çok şaşıracaksınız... Eminim, siz de benim gibi, “Bu kadar tantanadan sonra, tahliye kararları karşısında böylesine derin bir sessizlik yakışık alır mı” diye soracaksınız...

Hakikaten çok tuhaf: Ülkenin altını üstüne getirmeye ant içmiş, kaos planları bütün belgeleriyle ortalığa saçılmış ajanlar ve casuslar serbest bırakılacak ve bu gazeteler “yargıya saygı” diyerek susacaklar, olacak şey mi?

Herhalde bunun başka bir nedeni olmalı. Bilmiyorum, belki de ortalıkta dolaşan “Eski Almanya Başbakanı Schröder’in ricasıyla oldu bu iş” söylentileri doğrudur; gazetelerimiz bu işin arkasındaki gerçek iradenin yargı olmadığı bilgisine sahiptir ve dolayısıyla faza kurcalamamanın daha doğru olacağını düşünmüşlerdir.

Artık, geçtiğimiz temmuz ayı boyunca beş gazetenin birinci sayfalarında yürüttüğüm kazı çalışmasının sonuçlarına geçebiliriz...

İşte, gözaltı ve tutuklama amalarında AkşamStarGüneşTakvim ve Türkiye gazetelerinin manşetleri ya da haber başlıkları...

7 Temmuz

Akşam: ‘Tertip’ komitesi Büyükada’da / Kılıçdaroğlu İstanbul’a yaklaşırken sinsi plan deşifre oldu. Büyükada’da gözaltına alınan 11 kişinin, yeni Gezi provokasyonuna hazırlandığı belirlendi.

Takvim: Büyükada’da lobiye baskın...

Türkiye: Casusluğa bu defa af yok...

8 Temmuz

Akşam: Harita üzerinde yakalandılar / Büyükada’daki sır toplantıya katılanların, önlerinde açılmış büyük bir Türkiye haritası üzerinde kaos planı yaptıkları sırada yakalandıkları belirlendi.

9 Temmuz

Akşam: Türkiye, ihanet toplantısını Akşam’dan öğrendi... Büyükada 15 Temmuz’un devamı / Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükada’daki karanlık buluşmayla ilgili ilk kez konuştu: 15 Temmuz’un devamı niyetinde bir toplantı.

11 Temmuz

Star: Büyükada’da İngiliz parmağı / İnsan hakları savunuculuğu görüntüsü altında Gezi benzeri kalkışma planlanan Büyükada’daki ihanet buluşmasının ardından ABD’nin CIA ve İngiltere’nin MI6 örgütleri çıktı.

12 Temmuz

Türkiye: Büyükada baskınının şifreleri... 24 Temmuz planı çöktü / Erdoğan’ın, “15 Temmuz’un devamı niteliğindeydi” dediği toplantının detaylarına ulaştık...

18 Temmuz

Güneş: Büyükada casuslarına Amerika desteği...

Star: İhanet toplantısına ABD’li Bass’tan itiraf gibi destek...

19 Temmuz

Güneş: Büyükada’dan FETÖ ve PKK çıktı... 6 casus cezaevinde / Darbe toplantısı yaptıkları Büyükada’da kıskıvrak yakalanan 6 casus çıkarıldıkları mahkemede tutuklandı.

Star: Aktivist görünümlü terör destekçilerine altı tutuklama...

Takvim: Ascot tutuklaması / Türkiye’yi kaosa itecek eylemleri planlamak üzere Büyükada’daki Ascot Otel’de buluşan 6 provokatör hapse atıldı...

20 Temmuz

Akşam: Bu deliller affedilmez... Akşam, Büyükada tartışmasını bitiriyor / Büyükada’da Uluslararası Af Örgütü’nün organize ettiği toplantıda konuşulan hain planların tüm detaylarına Akşam ulaştı.

Star: Bu telaş niye? / Büyükada’daki ihanet toplantısına katılan aktivist görünümlü terör destekçilerinin tutuklanması Almanya ve ABD’yi rahatsız etti.

Takvim: Nota mermer NATO kafa / Peter Steudtner Büyükada Ascot oteldeki sır toplantıda yakalanıp hapse gönderildi. Ortalık yine birbirine girdi.

21 Temmuz

Akşam: Akıl hocaları Ajan Dündar / Casusluk davası sanığıyken soluğu Almanya’da alan Can Dündar, Büyükada’da olduğu gibi Türkiye’de ajanlık faaliyeti yürüten insan hakları kuruluşlarının en sadık partneri...

Güneş: İşte zaman ayarlı kaos planı/ Büyükada’daki toplantıya dair kan donduran detaylara her geçen gün yenileri ekleniyor. O masada yapılan plana göre kaosun fitili 24 Temmuz’da ateşlenecek, HDP ve CHP’den destek alınarak sokaklar karıştırılacak, bir büyük banka ve fabrika üzerinden ekonomiye operasyon çekilecekti.

Star: AB’nin yeni kriteri: Ajanlara özgürlük / Terör destekçilerinin tutuklanması Almanya’yı panikletti.

TakvimPeteral Almanya / Terör sevici Almanya, Peter Steudtner’in tutuklanmasını hazmedemedi.

Türkiye: Almanya çıldırdı, Türkiye böyle cevap verdi: Bizde yargı bağımsız Hans / Büyükada’daki ajanların tutuklanması Almanya’yı gerdi.

22 Temmuz

Akşam: Büyükada ittifakı / Büyükada’daki ajanların yakalanması Avrupa’yı panikletirken, serbest bırakılması için kampanya düzenleyenler arasına PKK yandaşı Yeşiller ve FETÖ de ortak oldu.

Türkiye: Büyükada casusları... Serbest bırakmaya savcıdan itiraz...

23 Temmuz

Akşam: Kaos çıkartacağız, gazı kesin / Büyükada’daki toplantıda yakalanan Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye direktörü İdil Eser’in üzerinden kaos planına nasıl hazırlandıklarını gösteren dilekçe çıktı. Eser’in, Güney Kore’nin Ankara Büyükelçiliği’ne gönderdiği dilekçede, yeni Gezi planının her ayrıntısının düşünüldüğü ortaya çıktı: Türkiye’nin biber gazı kullanmada kötü sicili bulunuyor. Ülkeye biber gazı ve toplumsal olaylara müdahale teçhizatının derhal durdurulmasını talep ediyoruz.

25 Temmuz

Akşam: Casuslara Alman çipi... Büyükada sorgusunda şok tespit / Büyükada’da tutuklanan Alman vatandaşı Steudnter’in ifadesine Akşam ulaştı: Telefonumuzdaki program sayesinde konsolosluk bizi adım adım izliyor.

Güneş: Kirli plan işliyor / Büyükada’daki casus toplantısında planı yapılan sokak gösterileri için HDP düğmeye bastı.

Star: Konsolosluk bizi izliyordu / Büyükada’daki toplantının şifreleri çözülüyor... Alman Konsolosluğu’nun Türkiye’de başlatılacak ayaklanmanın hazırlığını safha safha izlediği ortaya çıktı.

30 Temmuz

Güneş: Büyükada planını işletiyorlar / Diyarbakır’daki eylemle sokakları karıştırmayı başaramayan HDP Büyükada planını devreye soktu.

31 Temmuz

Güneş: Adım adım Büyükada / Kadıköy’de bir grup kadın durup dururken “kıyafetime dokunma” diyerek sokaklara çıktı... Maçka parkındaki güvenlikçi, kıyafetinden dolayı bir kadına saldırdı. Siverek’te ise sakallı, cüppeli biri Atatürk heykelini kırmaya çalıştı. Büyükada’da yakalanan ajanların planları tıkır tıkır işliyor.

NOT. Yukarıda “tahliye sonrası sessizlik” dedim ama, beş gazete, çoğu iç sayfalarda ve tek sütunluk haberlerle olsa da tahliye haberini okurlarına duyurdu. En güzel başlığı da Güneş atmıştı: “Büyükada sanıkları ülkelerine kaçtı / Büyükada davasında ilk duruşmada tahliye edilen Alman Bilişim Uzmanı Peter Steudtner ve İsveçli Ali Gharayi ülkelerine döndü.”

Alper Görmüş

[email protected]

(Serbestiyet)

Bültene kayıt ol