Yabancılaşma: Marx'ın teorisine bir giriş

26.12.2014 - 22:30
Haberi paylaş

Gündelik tecrübeler epeyce bunaltıcı olabilir. İster vasat işinizin zorunlu bir parçası olan tuvalet temizleme rutini, ister –aslında önlenebilir olan- iklimin çöküşü ihtimali, hatta isterse Kardashian ailesinin düşüncesiz ahlaksızlığı olsun hayat bizim kendi eylemliliğimiz ve bireyselliğimizle ilgisiz gibi gözüküyor. Tüm bunlar, Dan Swain'in Karl Marx'ın yabancılaşma anlayışının onun tüm hayatı boyunca ürettiği eserlerin arasında nasıl geliştiğini göstermeye çalışan kitabının temelini oluşturuyor.

Swain yabancılaşma fikrinin kendisinin köklerini inceleyerek, onun Rousseau, Hegel ve Feuerbach'daki temellerini ana hatlarıyla belirterek başlıyor. Marx'ın, yabancılaşmayı sadece ideolojik bir fenomen olarak gören bu fikirlere karşı, yabancılaşmayı toplumdaki maddi güçler üzerinden açıklayarak bu düşünceyi geliştirmesine göz atıyor.

Marx'a göre yabancılaşmayı yaratan güçler aynı zamanda ondan kurtulma olasılığını da yaratmıştır. Büyük paradoks budur. İşçileri yabancılaştıran işin tam da kendisi aynı zamanda onları kendi sömürülerine karşı koymak için kolektif eyleme geçmeye zorlar. Dahası, işin kolektif niteliği, içinde etkili sosyal alternatifler çıkarma –grev komitesi, sendika ve de devrimci parti– potansiyelini de barındıran siyasi sonuçlara yol açıyor.

Felsefenin kendisi hakkında gerçekten somut bir açıklama sağlayan kitap, felsefeyi somut deneyime, modern işçi sınıfı hayatı bağlamına oturtmaya geldiğinden gerçekten öne çıkıyor. Modern çalışmanın bizi ne şekillerde küçük düşürdüğü ve insanlıktan çıkardığı sadece detaylandırılmıyor, açıklanıp kapitalizmin objektif gereksinimleri ve değişimleri bağlamına oturtuluyor. Yazar aynı zamanda bu kavramların tüketimcilik, iklim değişimi, ünlü kültürü ve depresyon ile nasıl bağlantılı olduklarını da gösteriyor.

Bunun bir parçası kapitalizmin yabancılaştırıcı etkileriyle mücadele etmeyi amaçlayan liberal ve ahlakçı girişimlerin –market zincirlerinden alışveriş yapmayı bırakarak ya da daha çok geri dönüşüme giderek dünyayı değiştirebileceğimiz fikrinin– yeni bir eleştirisi. Gerçekte bu fikirler hem yabancılaşmanın bir belirtisi hem de onu sağlamlaştırmanın bir yolu. Değişmesi gereken tek tek bireyler olarak biz değiliz, toplum.

Benzer şekilde Swain depresyon ve anksiyetenin, çoğu zaman bize hissettirildiği gibi, insanları daha da kötü duruma, bir kısırdöngüye iten bireysel başarısızlık ve zayıflıkların belirtisi olduğu düşüncesini yerle bir ediyor. Bu kitap kendi başına akıl hastalıklarıyla ilgili olmasa da konu hakkında en iyi kendine yardım kitaplarından biri olduğu söylenebilir.

Çözüm radikal ve basit, sadece toplumun kitlesel devrimci hareket yoluyla tam anlamıyla altüst edilmesi ve dönüşümü gerekiyor. Yakın zamanda bu mücadelenin içinde bulunmuş biri bunun kendileri ve çalışma arkadaşlarının dünyayı görüşü hakkındaki etkilerini bilecektir. Swain'e göre Tahrir Meydanı'nın ruhu, sosyal ilişkilerdeki yabancılaşmanın üstesinden gelmenin nasıl her zamankinden çok daha mümkün olduğunu gösteriyor.

Yabancılaşma
Dan Swain
Durak İstanbul Yayınları

Soren Goard

(Socialist Review'den Türkçeye Onur Devrim çevirdi)

Bültene kayıt ol